Daha Üretken ve Çalışkan Olmanın Önündeki Engel: Zaman Kaybı Olan Şeyler

0
shares
Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+
Bu Nedir?

Geçenlerde instagramda benden istediğiniz yeni yazı konuları için anket yaptmıştım. Pek çok kişi sözleşmiş gibi verimli çalışma, üretkenlik ve çalışma motivasyonu konularında istek yaptılar. Ben de “aa bu konuyu zaten yazmıştım” diye düşünerek 2019 yılı başında yazdığım Daha Motive & Verimli Çalışmak İçin Öneriler yazımı paylaştım. Paylaşmışken yazımı bir daha okudum ve hala söylediklerimin arkasındayım! Ancak yazıda bahsetmediğim kocaman bir eksiği farkettim. Çalışma & verimlilik ve motivasyon konuşurken.. ayın ışık vurmayan karanlık yüzü gibi bir konu daha var ve onun hakkında da konuşmamız lazım. Bu konu nedir? Tabii ki de hepimizin başına bela olan zaman kaybı olan şeyler.

Evet, şimdi pek çoğumuz için ortak zaman kaybı olan şeyler listesinden ve nasıl üstesinden geliriz konularından bahsetmek isterim. Ama sakın listeyeceğim bu şeylerin bana zaman kaybı olmadığını be hepsini aştığımı sanmayın. Hepimiz kadar ben de zamanımı boşa harcamaktan suçluyum tabii ki de. Zaten kişi kendinden bilir işi sözü aşırı doğru söylenmiş bir söz. O zaman elinize içeceğiniz alın ve gelin birlikte hepimize en çok zaman kaybı olan şeyler listeme bakalım. Ve bu şeyleri en aza indirmek için neler yapabiliriz düşünelim..

1.İnternette Amaçsızca Gezinmek.. Hatta Kaybolmak: gelin birlikte çok olası bir senaryo üzerinden geçelim… Sıradan bir hafta içi sabahı.. mesaiye başlamadan haberlere, özel e-maillere, alışveriş sitelerine ve takip ettiğmiz bir kaç siteye baktık. Bu sürede belki kahvaltı ettik veya bir şeyler içtik. Sonra konu konuyu açtı. Reklamlara, verilen linklere, youtube’a, ekşi sözlüğe vb girdik…Onlarca tab açtık. Yüzlerce haber ve görsel gördük. Hatta en son bulunduğumuz sayfaya nasıl geldiğimizi bile hatırlamıyoruz. Peki bu kadar içerik gördük de ne oldu? Ertesi haftaya kadar aklımızda durmayacak haberleri aldık da elimize ne geçti?

En iyi ihtimalle bize ilham verecek bir kaç içerik bulduk. Ama bu en iyi ihtimal. Daha büyük ve kötü olan ihtimalle.. zamanımızı boşa harcadık. Hatta biraz da online alışveriş yapıp belki paramızı da.. Bir de işlere ve güne başlamadan zihinsel enerjimizi de boşa harcadık. Bu internetin sonsuz boşluklarında kaybolma seansında yürüyüş yapsak, on sayfa kitap okusak, güne verimli ritüellerle başlasak iyiydik… olmadı. Bu sabah da bitti ve gitti artık. Hedef yarına!

2.Sosyal Medya: internette amaçsızca gezindiğimiz zamanların belki de en büyük bölümü sosyal medyada timeline’da zombi gibi aşağı inerek tüm içerik ve story’lere bakarak geçirdiğimiz zamanlar. Sosyal medyada yok olan zamanlardan şikayetçiyseniz veya tam tersi “Ben sosyal medyada / internette çok zaman geçirmiyorum aslında” diyorsanız gelin ufak bir gerçeklik testi yapalım…!

Akıllı telefonunuz ayarlar bölümünden “Ekran Süresi” kısmına gidin ve son haftalık, aylık, yıllık ortalamalara bakın. Gün içinde minik minik aralar verip telefonu ele alıp gezindiğimiz zamanların toplamını görünce şok geçirebilirsiniz! Ben geçen sene ilk sosyal medya detoksumu yapmadan burada 3 küsür saat görüp bir fenalaşmıştım!

Özellikle zamansızlıktan şikayet ediyor ve işleri yetiştiremiyorsanız kendi telefon ekranınızdan size gülümseyen rakama iyi bakın. “24 saat yetmiyor.. günler 30 saat olsun” demeden önce günde kaç saatimizi amaçsızca ve kazançsızca öldürdüğümüzü kontrol etmekte fayda var. Zaten ihtiyacımız olan ek zaman bizde var.. ama bilmeden onu öldürüyoruz. Hayır bir sürü saat yatırıyoruz bir şey öğrensek & kazansak içim yanmayacak. Ama işler öyle olmuyor… hayatımızı daha parlak ve süslenmiş (çoğunlukla kurmaca) hayatlarla kıyaslıyoruz. Sonuç olarak kendimizi az (başarılı, güzel, zengin, yaratıcı, sosyal, etkili, güçlü vb vb) hissediyoruz ve popomuzun üstüne kös kös oturuyoruz…Hem akıl sağlığı hem de zaman kaybı önüne geçmek için sosyal medya tüketimimiz hakkında bilinçli olmak ve limitlemek bana sorarsanız çooook önemli.

3.Aynı Anda Birden Çok İş Yapmaya Çalışmak: nam-ı diğer “multi-tasking”. Aslında çok uzun yıllar bunun olabileceğine inansam da sonunda (yoga ve meditasyonun büyük yardımları ile) anladım ki böyle bir şey yok. Zaten daha kısa sürede, daha kaliteli işler çıkarmak için işleri tek tek ele almak en iyi strateji. Yani bir yandan toplantıya girip bir yandan tamamlaya çalıştığım sunum/rapor gerçekten iyi olmuyor. Ne toplantıya odaklanıp dinleyebiliyor ve gerekli cevapları veriyoruz ne de kaliteli bir iş çıkarabiliyoruz. İnsan türü olarak bir anda bir iş yapabilme kapasitemiz olduğunu kabul edip ona göre ilerlemek bence en iyisi.

4.Netflix, YouTube vb Kanalları Abartmak: Sosyal medya ve internette geçirilen süreye ek olarak, ekran başında en çok uçup giden zamanlardan biri de bir şeyler izlemek için ayırdığımız zamanlar. Ben görece şanslıyım kitapları her zaman dizi – filmlere tercih eden azınlıktanım. Ama Gilmore Girls, Sex and The City ve Friends gibi çok sevdiğim dizileri iyi hissetmediğim zamanlarda defalarca izlemek gibi kötü bir huyum var.

Çalışmadığımız zamanlarda tabii ki bir şeyler izlemek ve rahatlamak en doğal hakkımız. Ama bu zamanları mümkünse saat bazında bilip kontrolden çıkmamalarına izin vermek de eşit derece önemli. En harika film bile gerçek hayatın yerini tutmaz. Sırf zaman kazanmak için değil ama sosyalleşmek, dinlenmek veya fiziksel hareket etmek için bile acımadan bir şeyler izleme zamanlarınızdan kısın gitsin derim. 😀

5.Ters Giden Şeyler İçin Uzun Uzun Söylenmek: bu sene evlere kapanıp özellikle evden çalışma düzenine geçince gün içinde konuştuğum insan sayısı çok dramatik şekilde azaldı. İnsanlara ve sosyalleşmeye erişim olmayınca şöyle bir şey farkettim: bir şeye kızınca veya memnun olmayınca eskisi kadar söylenemiyordum. Karşındakini görüntülü ara, durumu anlat ve söylen. Benim için çok büyük işti. O yüzden dijital iletişimin organik iletişim kadar kolay olmaması (en azından benim için) nedeniyle pek çok şeyin söylenmeden gitmesine izin verdim.

Baktım bu çok işe yarıyor hayatın diğer alanlarında da bunu uygulamaya başladım. Sizlere de süper tavsiye ederim! Zaten söylenmenin bir işe yaradığını asla görüp deneyimlemedim. İnsanlar kendileri değişmek isterse değişiyor zaten. Yoksa ne kadar söylensek boşa!

6.Haberleri Çok Yakından Takip Etmek: öncelikle bilimsel bir gerçek ile bu maddeyi desteklemek isterim. Bizim avcı – toplayıcı beynimiz günümüzdeki anlık haber alışlarını ve bilgileri almaya programlı değil. Mağarada veya basit köylerde yaşayan atalarımızın 10 yılda aldığı haberi ve bilgiyi şimdi 10 dakikada alıyoruz. Belki farketmiyoruz ama beynimize bu kadarı fazla geliyor.

Eğer haberleri 7/24 takip etmeyi gerektiren bir işiniz yoksa gerçekten bir süre haberleri takip etmeyin veya limitli takip edin. Zihninizde ortaya çıkan netliğe, sakinliğe ve verimlilik patlamasına inanamayacaksınız. Şimdi şurada biz bizeyiz. O yüzden dürüst olalım: haberlerin çoğu aşırı negatif ve 99.9%’u da ertesi gün unutacağımız nitelikte zaten. Takip etmemek asla kayıp değil!

7.e-Maill’leri Dakika Başı Kontrol Etmek: e-mailler dedim ama bu her hangi bir istatistik olur, mesajlar olur, google analytics olur.. olur da olur. Dakika başı takıntılı şekilde kontrol ettiğimiz her ne varsa kontrol aralıklarını açmak ve koşullar elveriyorsa günde bir kaç sefere indirmeyi bir deneyin. Stres seviyenizin azalması, daha verimli çalışma ve işleri daha hızlı bitirme benden size garanti!

8.Mükemmeliyetçi Olmak: 100% kusursuz olmayacak korkusu ile bir işe başlamamak veya başlayıp yarıda bırakmak en büyük düşmanlarımızdan biri. Ve biliyor musunuz bu düşman, sadece kafamızın içinde yaşıyor ve ona güç kuvvet veren tek kişi biziz! Aslında dünya bizden mükemmel işler beklemiyor veya bizim yaptıklarımıza bakınca gördüğümüz DEVASA hataları görmüyor.

Ayrıca bir işe başlayıp, üzerinde çalışırken her zaman geliştirebiliriz. İş bitti tamamdır demeden onu son haline getirme kontrolü bizde. Uzun yıllar iş hayatında yer alan herkes bilir ki bitmiş iş > mükemmel fikirler. Zaman zaman beni de etkisine alan mükemmeliyetçiliğe karşı önerim hiç bir işimizin mükemmel olmayacağını en başından kabul etmek, kendimizle bol bol dalga geçmek ve kafamızın içinde kurmayı bırakıp ellerimizle yapmaya başlamak.

9.Erteleme Hastalığı ( Yemek, Temizlik, Alışveriş Gibi Ev İşlerinin Arkasına Sığınmak olarak da dışavurabilir..): Mükemmeliyetçiliğin veya psikologlara göre “kendini yeterince değerli bulmamanın” bir diğer dışarı vurumu da işleri ertelemek. Daha iyi hissedeceğimiz, daha fazla ilham gelecek, kahvemizin daha lezzetli olacağı vb zamanlara işleri ertelemek yer yer hepimizde görülen bir sıkıntı.

Özellikle bahsi geçen işin belirli bir teslim zamanı varsa ertelemek ilham perileri yerine stress bombalarını üzerimize çekmekten başka bir işe yaramıyor. Bir de ertelememize ev işlerini, yapılacak ufak tefek günlük işleri bahane etmeye başladık mı… tebrikler profesyonel bir erteleyici olduk!

Erteleme hastalığına çözümüm şöyle: yüzümü en ekşiten, en çok ertelemek istediğim ne varsa o işten başlamak! Başta acıyor ama sonrası rahatlık.

10.”Hayır” Diyememek + Ufak Beyaz Yalanlar Söylemek: ..ve sonunda bu yalanları unutmaya ve karıştırmaya başlamak! Hem zaman kaybı gördüğümüz işlere/aktivitelere hayır diyememek çok kötü bir durum. Bir de hayır dememek için “aa kesin katılırdım ama xxx var” deyip beyaz yalanlar söyleme kısmı var. Sonra bu yalanları ve dahil etiiğiniz kişileri karıştırmak falan filan. Aman evlerden uzak!

Gene bilimsel bir gerçekte sizleri ikna etmeyi denemek isterim: insanlar net sınırları olan ve “hayır” demekten çekinmeyen insanlara daha fazla saygı duyuyorlar ve daha az taciz ediyorlar. Önce ufak başlayın hayır demeye. Sonra işleri büyütün. Giderek kolaylaşacak söz veriyorum.. hatta açıklama yapmadan, sebep sunmadan hayır diyecek hale geleceksiniz!

politik olarak yanlış olsa da hayatın gerçeği: bazı insanlar! ayrı madde olarak yazmadım ama bazı insanlar hayatımızda gerçekten külliyen zaman kaybı olabiliyor. sadece bir şey istediğinde ve derdi olduğunda size yapışan, sürekli kendisi hakkında konuşan, içinizi açmak yerine sürekli kapayan, söylenen, negatif enerji yüklü bu insanları nazikçe hayatımızdan çıkarmak (çıkaramıyorsak iletişimizi minimalde tutmak) en büyük zaman & enerji kazancı olacaktır.

Şimdi söz sizde.. Daha Üretken ve Çalışkan Olmanın Önündeki Engel: Zaman Kaybı Olan Şeyler listem ve üstesinden gelme önerilerim hakkında ne düşünüyorsunuz? Size en çok zaman kaybettiren şey nedir? Ve üstesinden gelmek için sizin önerileriniz, ritüelleriniz nelerdir? Özellikle deneyip başarılı veya başarısız olma hikayelerinizi meraktayım. Mutlaka yoruma bekliyorum.

View this post on Instagram

🪐✨Geçmişten kendime işaret gönderme dönemini yaşıyorum. 🪐✨Geçen hafta 2018'de kendime yazıp unuttuğum bir notu buldum ve tüm haftam iyi yönde değişti! 🪐✨Bu hafta da Atıl 13-14 sene önce (wow!!!) ona yazdım bazı emailleri bulmuş. 🪐🤭O zamanki bilgimle, yazım dilimle blog yazısı tadında veya baya sansürsüz ve samimi şeyler yazmışım 🪐🙆🏻‍♀️2005 yılında 100 maddelik bir liste yazmışım: ileride yapmak istediklerim. Hepsi de kalpten, samimi, deneyim odaklı şeyler. Çoğunu da yapmışız. 🪐🙋🏻‍♀️2006 yılında içimde barındırdığım çoklu kişiliklerden bahsetmişim. Her birine isimler verip detaylıca tanıtmışım. 🪐💛Geçen yıllarda bu kişilikler evrildi ve değişti ama benim kendimi tanıma merakım ve bitmeyen analizlerim değişmeden devam ediyor. 🪐✨Yaşım, farkındalığım, gördüğüm ülke sayısı, deneyimlerim giderek arttı. Ama günün sonunda özümde gene aynı kişiyim. 🪐🌳Kendisini ve dünyayı anlamaya çalışan. Daha dolu, kalpten ve gerçek bir hayat yaşamaya çalışan. Kitapları, kelimeleri ve yazı yazmayı çok seven. Aynı kişiyim. 🪐💛Tam da biraz boşlukta ve amaçsız hissettiğim bu dönemde bana geçmişteki kendimden gelen bu yazılar nasıl moral verdi ve yeniden yolu gösterdi anlatamam. 🪐💛Ve en önemlisi içimde bir yerlerde yaştan, deneyimden, statüden, paradan puldan bağımsız, doğuştan gelen ve herkeste olan bilge bir ruh barındırdığımı hissettirdi. 🪐✨14 sene önce yazdıklarım bugün bile bana huzur verip yolumu aydınlatıyorsa bu benden büyük ve bilge bir ruhun işidir. . . . #thisisasign #universehasyourback #fantasticuniverse #cosmospeople #wisdomofsundays #sundayvibes

A post shared by Zeynep Cansoylu 🪐✨ (@zeyneppcans) on

Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bumerang - Yazarkafe