Seyahate Dair En Çok Özlediğim Şeyler

0
shares
Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+
Bu Nedir?

Hatırlar mısınız… bundan çok değil en az 7-8 ay önce seyahat ederdik biz. Seyahatin önündeki tek engel vize, uçak bileti, konaklama ayarlamalarıydı. Uzun dönemli vize alma taktiklerini konuşurduk. Uygun fiyatlı bilet kovalardık. Konaklamayı daha ucuza getirecek kampanya ve kuponlara bakardık. Bazen hafta ortasından karar verip hafta sonu kendimizi hiç bilmediğimiz ülkelere uçarken bulurduk. Bazen de hayallerimizi süsleyen yerin biletlerini aylar önceden alır ödeye ödeye seyahat gününü beklerdik. Kalpten inanırdık ki seyahatin önündeki tek engel gerçekten de kapının eşiğidir. Uçaklarda, trenlerde, otobüslerde veya kiraladığımız arabalarda gönül rahatlığı uyurduk. İstediğimiz yüzeye hiç düşünmeden dokunurduk, kafayı koyardık. Tezgahlardan, büfelerden ve karavanlardan korkusuzca lezzetli sokak yemekleri yerdik. Otomatlardan kahveler alırdık. Eğer uygunsa o şehrin çeşmelerinden su içerdik.

Hepsi de bir anda elimizden nasıl alınıverdi. Hiç bir şey yapamadık,. Hatta ilk günlerde, haftalarda, hatta aylarda gittiklerini farkedip düşünemedik bile! Daha büyük dertlerimiz vardı çünkü. Makarna ve tuvalet kağıdı stoklayıp internetten uçuk fiyatlarla N95 maske kovalamaktaydık o sıralar. Eve gelen market alışverişlerini yıkamak, dezenfekte etmek ve endişeyle gündemi takip etmekle meşgulduk. Sağlığımıza, ailemize, sevdiklerimize ve işimize – gelirimize ne olacağı belli değildi. Şimdi bu durumda seyahati nasıl düşünebilirdik? Biz de düşünmedik…!

Ama bu düşünmeme hali bir kaç ay sürdü en fazla. İnsan gerçekten de en zor, en pislik koşula bile adapte olabilen esnek bir varlık. Pandemiye ve sokağa çıkma yasaklarına da alıştık. Kimimiz hayata küstü, kimimiz netflix’e düştü, kimimiz sanal müze gezdi..vb vb. Ama Haziran ayı gelip normalleşme süreci (artık ne kadar “normalleşebilirsek” o ayrı konu…) başlayınca wanderlust geni ağır basanlar olarak kıpırdanmaya başladık.

Henüz dış ülkelere psikolojik ve (sınırların kapalı olması gibi) somut bürokratik nedenlerden açılamıyoruz. Ama hava alanına gidip saatler sonra başka ülkeye ayak basmayı ve yepyeni yerler keşfetmeyi çok özledik. Şahsen ben 55 TL diye kızdığım devasa yurtdışı çıkış harcı pullarını bile özledim! O yüzden oturup sevgiliye onu sevme nedenleri listesi yazar gibi (ben her sene kendisine yazıyorum.. biraz komikli oluyor genelde) seyahata dair özlediğim şeyler listesi yazmak istedim. Hazırsanız başlıyorum & sizin katkılarınızı da yorumlara bekliyorum… <3

  • Uçağın yerden havalanıp İstanbul’a tepeden baktığım o ilk anlar: O sırada kendi fani dertlerimde geride kalıyordu. Kitap okuma, yazı yazma, gidilecek yeri araştırma, gezilecek yerler listesi hazırlama gibi işlere gömülüyordum. İlginçtir ki gerçek hayatta canımı sıkan, üstüme fil gibi çöken dertler & konular teker yerden kalkar kalkmaz yok oluyorlardı.
  • Defalarca gittiğim yerlere yeniden gitmek: Başta Hollanda ve Birleşik Krallık olmak üzere defalarca gittiğim ülke ve şehirle gitmek gizliden gizliye en favori seyahatlerimden biriydi. Neden mi? Çünkü artık yapılacaklar listesi, görülecek yerleri tamamlamanın verdiği rahatlık vardı. Sadece sevdiğim yerlere gidecek ve acele etmeyecek olmak süperdi. Yeni mekanları keşfetmek ve eski favorilerimi yeniden görmek. Ahhh çok kalp. <3
  • Yarım günde mevsim değiştirivermek: Burada kara kışın ortasında 8-10 saatlik bir uçuşla kendimi favori kıtam Asya’da tropik bir ülkede bulmak.. an-la-ya-maz-sın-ız! Bu şimdi en uzak gelen en özlediğim kavram olabilir. Sokak satıcılarından buz gibi coconut alıp içmek, tuktuk’lara binmek ve tezgahlardan noodle bazlı sokak yemekleri yemek.. anısına bir dakikalık saygı duruşunda durmak istiyorum.
  • Uzun Süredir Hayalini Kurduğum Bir Ülkeye İlk Giriş Anı: Çok uzun süredir görmeyi çok istediğim bir ülkenin gümrüğünden ilk geçiş anı. Kapıdan geçtikten sonra pasaportumu açıp o ülke giriş damgasını görüp saf mutluluk ve aşırı duygulanma deneyimi… Bana en son Filipinler’de olmuştu.
  • Kafayı Bir Deneyime Takıp Peşinden Seyahat Etmek: İskoçya’da İskoç viskisi damıthanesi gezmek olur, Las Vegas’ta evlenmek olur, Güney Afrika’da kafesli köpek balığı dalışı olur, Paris’te macaron yapımı dersi almak olur, Tayland’da ışık saçan planktonlarla yüzmek olur, Londra’da Sherlock Holmes’ın izini sürmek olur, Münih’te Oktoberfest olur.. olur da olur.. En güzel seyahat deneyim odaklıdır diyorum ve ilerliyorum.
  • İş Seyahatleri ve Başını – Sonunu Bağlamak: Konu seyahat olmasın sırf kendi iş seyahatlerimi değil eşimin, hatta arkadaşlarımınkini bile itina ile planlayıp bağlayabilirim. Zaten iş seyahatleri sayesinde hep normalde aklıma gelmeyecek ama bayıldığım yerleri keşfettim. Bu listenin en başında da iş için gittiğim Manchester’a trenle yakınlığı ile Edinburgh geliyor.
  • Çok Farklı Hikayeleri Olan İnsanlarla Tanışmak ve Sohbet Etmek: Aslında benim için seyahat etmenin en keyifli yanı çoook farklı hayatlar yaşayan, düşünce yapıları – konuları çok farklı insanlarla tanışmak. Bunu bu maddeye kadar nasıl hatırlamam kendime kızıyorum! Plajda, cafe’de, yolda adres sorarken, parkta vb vb tanıştığım ve konuştuğum insanlar seyahatlere dair en önemli anılar bence.
  • Yemek & Yemek & Dünyaları Yemek: Seyahatlerin en değerli ve önemli kısmı demişken.. yeme & içme konusunu asla atlayamam. Farklı bir ülkede iple çektiğim zamalar genelde yemek yediğim anlar. (#truestory) Yemek sevgimi paylaşanları Seyahat Etmenin Asıl Nedeni: Dünyadan Denemeniz Gereken 15 Yemek ve Mutfak yazımı incelemeye beklerim.
  • Beklenmedik Sorunları Çözdükçe Gelen “Yenilmezlik” Hissi: Aynı dili konuşmadığımız, farklı kültürlere sahip olduğumuz yerlere gidince en sıradan ve basit işler bile bazen sarpa sarabiliyor. Veya hastalanabiliyoruz. Veya önemli bir eşyamızı kaybediyoruz. Veya uçaklar, trenler vb taşıyor. Bence bu tarz terslikler çok normal. Asıl konu tersliklerin olması değil. Bizim bunların üstesinden gelip sorunları çözmemiz. Kendi deneyimlerimden söyleyebilirim ki çok seyahat etmek = çok sorun çözmek. Türlü türlü sorunun üstesinden gelince insana bir “her şey hallolur” hissi geliyor. İşte o his paha biçilemez! Benim başıma gelen türlü aksilikleri okuyup gülmek isteyenleri Seyahat Ederken Deneyimlediğim Epic Fail’ler yazıma beklerim.
  • Yalnız Seyahat Etmenin Dayanılmaz Hafifliği: Seyahate dair en değer verdiğim, herkesin en azından senede bir defa deneyimlemesini dilediğim bir şey yalnız seyahat etmek. Gerçekten kendi istediklerimi yapıp kimseleri düşünmediğimiz, bol bol kendi kendimize kaldığımız ve kendimizi daha yakından tanıdığımız harika bir deneyim bu. Evet insan asla kendisini %100 tanıyamaz ama kendimizi tanıma %’mizi artımak için iyi ki de yalnız seyahat var! Bu konuda biraz daha düşünmek isteyenleri Yalnız Seyahat Etmenin Avantajları yazıma alayım.
View this post on Instagram

Hachiko 💖🐶

A post shared by Zeynep Cansoylu 🪐✨ (@zeyneppcans) on

Şimdi söz sizde.. Uçağa binip başka bir ülkeye gitmek sizlere da uzak bir hatıra gibi geliyor mu? Seyahat etmeye dair en çok neleri özlediniz? Düşüncelerinizi yoruma bekliyoruuum. 

Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bumerang - Yazarkafe