Hamileliğin en sevilen, en keyifli geçen ve “hamileliğin balayı” diye övülen ikinci trimester deneyimim yazısına hoş geldiniz! Baştan söyleyeyim hamileliğin 14. ile 26. haftalar arası bu dönemi gerçekten de güzelmiş. Artık kendisini ufaktan gösteren göbek, -bilmek isteyenler için- bebeğin cinsiyetini öğrenme, azalan bulantı – iştahsızlık – sürekli uyku hali şikayetleri, artan fiziksel ve pozitif enerji ve genelde herkese bebek haberlerini güvenle ilan etme durumu bu döneme denk geliyor. İkinci trimester deneyimim mevsim olsa kışın tamamen bahara döndüğü o büyülü bir kaç hafta olurdu. Bu yazıda kendi deneyimlerim üzerinden ikinci trimesterı anlatacağım ama “hiç mi negatif şey yok?” derseniz olmaz olur mu diye cevaplıyor onları da yazıya ekliyorum. Haydi başlıyoruz…!
ps: başlamadan önce ilk trimester deneyimimi süper detaylı anlattığım Yazlar Sıcak ve Kurak & Kışlar Soğuk ve Yağışlı: İlk Trimester Deneyimim yazımı okumayanları o yazıya beklerim.
Halsizlik, bulantı, pek çok yemeği yiyememe gibi fiziksel zorlukları artı kendim gibi hissetmeme ve mod düşüklüğü duygusal zorlukları 12. – 14. haftalar arasında tamamen geride bıraktığımı farkettim. İkinci trimester denen bu döneme girerken sanki son aylarda üzerimi kaplayan karlar eriyordu ve altından her zamankinden güçlü ve yenilenmiş olarak tüm gücümle çıkıyordum. Şimdi biraz zaman geçince bu duruma bakarken sadece fiziksel/hormonal olamaz diye düşünmeden edemiyorum. Bence bebeğin varlığını göstermesi, sağlıklı olduğunun onaylanması ve artık bariz şekilde dışarıdan görünmesi de dehşet bir rahatlama sağlıyor. Evet dedim, galiba gerçekten de anne olma yoluna girdim! <3
Fiziken belli olma derken yukarıdaki fotolardan 13 ile 16 haftalar arası durumumu görebilirsiniz. Zaten evden çalıştığım ve pek dışarı çıkmadığım için henüz hamile giysileri almamıştım. Bir de şimdi şurada biz bizeyiz dürüst olayım… hamilelik – bebek konusunda aşırı hevesli ya da uzman sayılmam. (hahaha) İkinci fotoda göreceğiniz gibi bir sabah esnek taytlara bile sığamayıp makasla kesmek durumunda kaldım! 😀 (#truestory) İşte o gün zahmet edip bir kaç parça tayt, pantolon, elbise gibi hamile giysileri aldım sonunda. Son fotonun çekildiği 16. hafta civarı da son kez ve zorlayarak kendi bedenime girdiğim gün oldu. O gün anladım ki ben artık her zamankine +1 beden bir anne adayıyım. <3
İkinci trimester deneyimimin fiziksel özelliklerinden devam edersem ortaya çıkan göbeğe ve almaya başladığım kilolara inat enerjim tam anlamıyla tavan yaptı. Sabah kalkar kalmaz ilk iş olarak 2-3K yürümeye bu dönemde başladım. Tam zamanlı işime ek olarak tüm evin temizliği ve yemek yapmayı da hiç yorgunluk hissetmeden yürütüyordum. (bu saydıklarımı hala yapıyorum.. doğuma kadar da yapmayı hayal ediyorum.. umarım hayaller gerçek olur) Çoğu gün hala enerjik hissettiğim için arabayla gezinmek, maske takıp markette gezinmek, akşam bir daha yürüyüş yapmak istiyordum. Bir de bloga her zamankinden çok yazı yazıp zaman harcayabildim. Ek olarak kitap okumaya da baya bir enerji ve zaman ayırdım. Hatta iki günlük ufak bir kaçamak yapıp Ağva’ya tatile bile gittim. Şimdi geri dönüp bakınca baya enerji patlaması bir dönem olmuş kesinlikle diyebilirim.
Fiziksel konuların en sonuncusu ve önemlisi bu dönemdeki yeme – içme ve yeni yemekler öğrenme konularındaki merakım oldu. Daha önceden “aman yemekler ızgarada, buharda, fırında kendi kendine pişsin. benden ilgi beklemesin.” diye düşünen ben 180 derece değiştim. Şef bıçakları mı almadım, özel kesme tahtaları mı, döküm tencereler mi.. Her gün youtube’da uzun uzun zaman ayırıp bilmediğim ve öğrenmek istediğim tarifleri izledim & çalıştım. Mutfak evde zaman geçirmeyi en sevdiğim alan oldu çıktı!
Bu durum bir yandan çok hoşuma giderken bir yandan “acaba Türk annesine mi dönüşüyorum?” diye beni korkuttu açıkçası. Bu endişelerimi dünya mutfaklarından yemekler öğrenip deneyerek savuşturum. Evden çalışıp & yaşama dönemi ile kesişen hamilelik sayesinde mutfak becerilerimi baya bir ilerlettim. Bu kesinlikle benim için kazanç oldu. Artık herhangi bir zorlu yemeği deneme fikri beni korkutmuyor diyebilirim. Ve o kadar çok tarif deneyim öğrendim ki.. “bugün ne pişirsem?” diye düşünürken içim kararmıyor, aklıma istemediğim kadar fikir üşüşüyor.
20. hafta ve sonrasında bu dönemin benim için en heyecanlı şeyi gerçekleşti: bebo tekme atmaya & içimde dans etmeye başladı! Bu durum benim için o kadar yeni, beklenmedik ve harikaydı ki! İlk tekmelemeler genelde akşam yemeğinden sonra sırt üstü yatıp beklediğimde geldi. Gündüzleri hareket ederken, çalışırken vb bebodan tık yoktu. Akşam olup dinlenme pozisyonuna geçince dansına başlıyordu. İlk günler “acaba mı?” dediğim tekmeler 22. haftadan sonra öyle bir güçlendi ki..! Karnıma elini koyan Atıl “oha bu nasıl bir şey?!” diye şaşırmaya başladı. 😀
Hatta 24. haftadan sonra aniden şiddetli bir tekme gelince boş bulunup çığlık atıverdiğim bir kaç komik an yaşandı. İlk tekmeleri hissedince bende psikolojik olarak ufaktan bir panik hali başladı. Bebeğimizin gelişine yeterli hazırlıkları yapmış mıydım? Hangi eşyaları ne zaman almalıydım? Odasını spor odası olarak kullanan Atıl’ı ve eşyaları o odadan ne zaman göndermeliydim? (hala gönderemedim! #truestory) Doğum hakkında ne biliyordum? Nasıl hazırlanmalıydım? gibi sorular kafamda dönüp dururken sonunda sakinliğimi yitirip paniğe kapıldım.
Zaten 12. haftadan sonra bebek & ebeveynlik kitaplarına çok fena düşmüştüm. Açıkçası farklı ekoller, düşünce yapıları ile kafam biraz karışıktı ve aydınlanmak yerine daha da endişeli hissediyordum. (gelecekten spoiler vereyim.. 28. haftadayım ve kitaplar & ekoller konusunda kafam çok daha net.. ama bu ayrı bir yazının konusu olsun derim) Bu dönemde Ayşe Öner’in tüm süreci çok basit ama bir o kadar detaylı anlatan, mitleri ve gereksiz endişeleri savuşturan Hamilelik, Doğum ve Bebek Bakım Kitabı çok hoşuma gitti.
Gerçekten kitap çok pozitif bir dille, anne adaylarına güç veren şekilde basit ama detaylıca yazılmış. Elinize aldığınız gibi okuyup bitirmek ve aralarda referans için bakmak isteyeceğiniz türden bir kitap. Özellikle anne adaylarına ne kadar özgüven aşıladığını öve öve bitiremem. Özellikle günümüzde “her şeyin en iyisini yapma/olma” yarışına giriyoruz ve sık sık kayboluyoruz. Oysa ki hamile kalmak, doğum yapmak, bebeğimizi bakmak milyon yıllık doğal süreçler. DNA’mızda nasıl olacağını biliyoruz aslında.
Ayşe hocanın kitabına bayılınca sosyal medyada takibe aldım.. ve bir de gördüm ki yeni doğan bakımı üzerine zoom’dan online eğitimler veriyor. Haftayı tam hatırlamıyorum ama daha 10’lu haftalarda arayıp Haziran’daki kayıt olmak istedim. Görüştüğüm kişi en azından 20’yi beklememi söyledi. 🙂 OK dedim, Haziran değil Temmuz’daki eğitimde yerimi aldım. Not defterim, renkli kalemlerim, atıştırmalıklarım, üzerinde bebekmiş gibi çalışacağım peluş oyuncağım (Barley’nin aslanı. fjglkdfglk) ve iki sayfalık soru listemle birlikte eğitime hazırdım!
Hafta sonu iki gün süren bu eğitime tek kelimeyle BA-YIL-DIM. Arkalı önlü 20 sayfa not aldım ve sayısız konuda aydınlandım. Bebek bekleyen herkese zaman yaratıp bu eğitime katılmalarını şiddetle öneririm. İstediğimiz kadar kitaplardan okuyalım.. 30 küsür senelik birikimini damıtarak iki günde anlatan Ayşe hoca seviyesine erişmek mümkün değil! Eğitim başında hazırladığım tüm o sorularım eğitim süresince doğal olarak cevaplandı. Emzirme, ilk emzirme, uyku düzeni, baby wearing, bebeği giydirme, altını değiştirme, gaz masajları, ilk yardım vb vb sayısız konuda çok değerli bilgiler öğrendim. Artık birileri çıkıp “bu çocuk aç.. ondan ağlıyor” derse “çorap giydirelim ayakları üşür” derse, “sütün az geliyor.. ek gıda verelim” , “çok kucağa alıştırıyorsun şımarır” derse, “banyo suyunu iyice sıcak yapalım” derse vb vb gereksiz & bilimsel bazlı olmayan fikirlerini beyan ederse Ayşe hocadan öğrendiklerimi arkama alıp KAPLANLAR GİBİ SALDIRIRIM!
İkinci trimester psikolojisinden devam edersem… “bebek geliyor hazır mıyız?” endişelerime ek olarak internette, sosyal medyada çok fazla şu ürünü alın, bebek alışveriş listenizde bunlar olsun, doğuma giderken çantaya şunları atın gibi 889759 kalem ürün içeren içeriklere maruz kaldım. Hamile ve görece hassas psikolojide olmasam bi’ tarafımla gülüp geçerdim. Ama içime bir kurt düştü.. ben fazla mı rahattım? Üçüncü trimester’da halim olmayacaktı belki.. odasını & eşyalarını şimdiden hazır etmeli miydim?
Bu düşüncelerime ek olarak yeni anne olmuş veya tecrübeli annelerden gün aşırı divan-ı lügat-it türk uzunluğunda tavsiye mesajları almaya başladım. Tabii ki de mesaj atanlar ve ürünleri paylaşanlar iyi niyetliydi. Bilgi ve tecrübelerini bana aktarmak ve onların zaman ve enerji harcayarak zor yoldan öğrendikleri şeyleri kolay yoldan öğrenmemi istiyorlardı. Ama bu aşırı bilgi alışverişi ve iletişim hali beni çok fena bastı! (burcu hava grubu olmayan anlayamaz…terazi, kova ve ikizler burçları eklesin 😉 )
Yerini beğenmiyorsan değiştir, ağaç değilsin diyerekten kendime sosyal medya içerik tüketme & üretme kafa izni verdim. Temmuz ve Ağustos aylarını yıllık izin aldım. Açıkçası annelik – bebek konularında süper iyi geldi. Bir buçuk aydır “ay şunu almam lazım” diye endişe duymuyorum veya gerçek hayatta tanımadığım kimseyle bebek hakkında yazışmıyorum. Yakın arkadaşlarımla karşılıklı kafa ütülüyoruz. O ayrı.. o gönüllü bir aktivite. Sosyal medya konusunda bu dönemde yazdığım yazılarımı incelemek isteyenleri üzerine beklerim: i) Sosyal Medya Detoksu ve Bu Sürede Deneyimlemek İstediklerim ii)Sosyal Medya Detoksu: Sosyal Medyayı Bırakanlar & Deneyimleri iii)Sosyal Medya Detoksu İlk Ay Kapanış Raporu.
Fiziksel hareketlilik, mutfakta bol öğrenme, bebek bakımı konusunda endişe etmek yerine uzmanlardan yardım alma ve beni strese sokan sosyal medya gibi şeyleri hayatımdan çıkarmak bana çok iyi geldi. Gerçekten de çok keyifli bir ikinci trimester geçirdim. Bu arada sosyal medyaya bir ara vermesem bu kadar okuyup, öğrenip kendimi bu kadar rahatlatamazdım diye düşünmeden edemiyorum. Okuduklarımı, öğrendiklerimi biraz daha ilerletip uzuncaaa bir yazıda özetleme niyetindeyim. İkinci trimester kesinlikle “hamileliğin balayı” diye övüldüğü kadar var. Ayrıca tavan yapan enerjime; üretkenlik, verimlilik, yaratıcılık ve bence zeka artışları da eşlik etti. Yani genel medyanın bize anlattığı gibi her şeyi unutan, karıştıran, şaşkın bir insana dönüşmedim. Tam tersine her zamankinden keskin bir zekaya sahip olduğumu hissettim. Bir de hazırlık ve bebek alışverişi konusunda başta Ayşe hoca olmak üzere güvendiğim pek çok kaynaktan kendimce hazırlandım. Ne çok abarttım ne de bu konu önemli değilmiş gibi davrandım. Orta karar bir hazırlık yaptım & hala da bazı eksikleri tamamlamaya devam ediyorum. Özellikle bebeğin ilk aylar benimle yapışık yaşayacağını düşünerek hareket ettim ve her şey bir anda hazır olsun diye zorlamadım.
Sizlere bu satırları üçüncü trimester’dan yazıyorum. Bu dönem de biraz heyecanlı ve bol doktor kontrollü başladı. Bitince detaylıca ve dürüstçe yazmayı çok istiyorum. Her trimester sonunda o deneyimi bir özet olarak yazmak için ilk nedenim kendime anı olarak kalması.. çünkü zaman gerçekten de süper hızlı geçiyor! Yoga taytıma sığmayıp makasla kestiğim gün ile bugün arasında dolu dolu üç ay bile yok! Ve bu kısacık sürede göbeğim bağımsızlığını ilan etti, aldı yürüdü. Trimester deneyimlerimi yazmak için ikincil nedenimse belki okuyan birilerine destek ve ilham olur diye. Belki birileri kitaplardan, sayısız seçenekten, hazırlıklardan, alması – yapması – olması gerekenler listelerinden bunalmıştır. Canı sadece yemek yapmak & yemek ve rahatlamak istiyordur. <3
Şimdi söz sizde. Kendinizin veya yakınlarınızın ikinci trimester deneyimi nasıldı? Benimkiler ortak noktalar var mı? Eklemek & paylaşmak istedikleriniz neler? Yorumlara bekliyoruuum!
Merhabalar:)
Bizim de 4 ayaklı bir dostumuz var, bu süreçte davranışlarında bir farklılık oldu mu Bar’da?
Ya da bebek geldikten sonra şu şekilde hareket edeceğiz diye bir planlamanız var mı?
Rakı biraz şımarık, o yüzden çekincemiz var da:)
Yazar
selamlar
bebeği farketti mi bilmiyorum ama bana daha nazik davranıyor. gezdirirken çekiştirmiyor veya biraz çekiştirese uyarınca duruyor. <3
doğası gereği bebek çocuk çok seven bir köpek o nedenle uyum gösterip seveceğini düşünüyoruz.
özel hiç bir şey planlamadık. ama bebeğe aldığımız bazı şeylerin benzerlerini ona da aldım kıskanmasın diye. misal bebeğe oyun halısı iki tane aldım birini barley'nin odasına sericem gibi 🙂
bence iyi düşünün iyi olsun. köpekler insanlardan çoooook daha iyiler. bebekleri de seveceklerine eminim. <3