Sosyal Medya Detoksu ve Bu Sürede Deneyimlemek İstediklerim

0
shares
Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+
Bu Nedir?

Geçen sene tüm Ağustos ayını kendime sosyal medya & dijital detoks izni almıştım. Aslında biraz hayatımın gidişatındaki yön eksikliğinden ve yeterince iyi hissetmemekten çıkan bir karardı. Ve dijital detokstan ne beklemem gerektiğini bilmiyordum. Tek umudum toplumun beklentileri ve standardları, tanıdığım – tanımadığım herkesin hayatının en iyi açıdan yansıtılan anları, sürekli tüketime yönelendiren reklamları vb vb her türlü dış sesi kapatmaktı. Sonuçta ne çıkacak bilmiyordum ama en azından bir ay kafamı dinlerim ve hiç okumadığım kadar kitap okurum ve yazı yazarım dedim. İyi ki de yapmışım. Bu süreç bana bana çok iyi geldi.. Detaylarını Kendime Bir Ay İzin: Dijital Detoks Deneyimim yazımadan okuyabilirsiniz.

Bu deneyimden sonra dijital detoks işini düzenli olarak yıllık yapacağımı içten içe biliyordum. Çünkü tüm sesleri kısıp kendime dönersem yeni şeyler keşfedip, yeni fikirlerle döneceğimi ve “bunu daha önce neden böyle düşünmedim ki?” diyeceğim bakış açıları kazanacağımı anladım. Ayrıca boşa çıkan zamanda bol bol okumak ve yazmak benim için en büyük hediye. Bu sene Ağustos’u bekleyemeden kendimde sıkılıp daralma belirtileri gördüm ve Temmuz – Ağustos’u izin alma fikrim de böylece oluştu. Özellikle pandemi sonrası normale dönmeye çalışırken neyin güvenli, neyin güvensiz olduğuna dair belirsizlik, dünyaya getirmek için ayları günleri saydığımız bebeğimiz için hazırlıklar, yapmak , deneyimlemek, sahip olmak istediklerimin için bir şeyleri kaçırma korkusu (#FOMO)… hepsi bir olup beni bastılar.

Blog yazısı yazmak ve sosyal medyaya içerik üretmek bana hiç bir zaman iş gibi gelmedi ve yormadı. Başka bir zaman diliminde yaşasam ve internet olmasa gene yazardım, notlar alırdım ve çevremdekilere bir şeyler anlatırdım. Beni asıl yoranlar: time line’daki içeriklere bakıp gidemediğim tatiller için endişe duymak, neden Ege koylarında birinde bir yazlığım yok diye dertlenmek, her bir yerden pörtleyen ve hepsi en iyisi olduğunu iddia bebek eşyaları reklamları, bu eşyaları almalı mıyım?, geç mi kalıyorum? endişeleri, doğum – bebek bakımı üzerine sayısız koldan hepsi en doğrusu benimki diyen düşünceler & uzmanlar, doğum – bebek konusunda günlerce haftalarca süren online dersler (ve bu dersleri almadaki isteksizliğim), bu konuda soru sormama karşın uzun uzun mesaj atma zahmetine giren ve belki de iyi niyetle beni darlayan insanlar, cilt bakımı – giysi – ev & dekorasyon konusunda günde 9983543 defa uzun uzun ürünleri övüp yukarı kaydırın diyenler… Sürekli bir şeyler yapmalıyım, bir yerlere gitmeliyim, şu ürünleri almalıyım… Bunlara yetişemezsem bir şeyleri kaçırıyorum psikolojisi özetle.

Ve en kötüsü tüm bu saydıklarımın aklıma girmesine izin verip endişe duymaya başladım. Gerçekten de ruh halimiz için çevreyi suçlamak yersiz, gücümüzü elimizde tutup kendi iç dünyamızı huzurlu seviyede tutma görevi bizim. Psikolojik olarak daha güçlü ve “kendim gibi” hissettiğim zamanlardan biliyorum ki: benim harika bir hayatım var ve kendime yeterim. Hiç bir şeyi kaçırdığım yok, tüm bu endişeler benim dışımda ve benden bağımsız. O yüzden önümüzdeki güzel iki yaz ayını gündemi takip etmeyerek, sosyal medya içeriklerini tüketmeyerek izin alıp kendime ayırmaya karar verdim.

İlk bir kaç günümde mesai saatleri dışında tamamen dinledim. Okumak istediğim kitapları, yazmak istediğim yazı konularını listeledim. Hakkında yazacağım ve araştırma yapacağım şeyler için uzun zamandır ilk defa heyecanlandım. Bebekle ilgili yapmak istediğim hazırlıkları da doktorumuzla konuşup süper rahatladım. Hepsini yapmam gerekli diye kendimi darladığım kocaman listemin gereksiz olduğunu söyledi. Bana güven verdi ve birlikte 2-3 maddeye indirip nasıl/ne zaman yapılacağını netleştirdik. Sakin, kafası rahat ve alanında gerçekten tecrübeli insanlara bayılıyorum. <3

Tam da hayatımı basitleştirdiğim bugünlerde hiç beklenmedik kötü bir gelişme oldu. Ailemizde büyük bir sağlık sorunu yaşadık ve çok korktuk. Çok şükür haberler iyi ve riskli kısımları atlattık. Bir kez daha deneyimleyerek gördüm ki endişenlediğim, dert edindiğim pek çok şey özünde dert değil. Sağlıklı olmak, hayatta olmak ve sevdiklerimizle birlikte olmak en önemli şey. Geriye kalan her şey çözülür, bir şekilde üstesinden gelinir. Bir yol bulunur.

Şimdi önümüzdeki iki ay telefonun mavi ışığına ve sanal dünyalara dalıp gitmekten kurtaracağım zamanlarda deneyimlemek istediklerimi listeliyorum. Belki sosyal medya detoksu yapmayı değerlendiren birilerine ilham olur. Veya aklının ucundan bir geçmeyenlerin aklına bir soru işareti düşer.

1.Günlük veya haftalık bazda şu iki soruyu cevaplamak: i)bugün ne kadar “kendim” olabildim? ve hangi durumlarda? ii)bugün yeni neler öğrendim? – kendim olmaktan kastım.. fikirlerimi ne kadar ifade edebildim (sözlü, yazılı), inandığım şeyleri ne kadar dile getirdim, kendi değerlerimle paralel işler yaptım vb. Bence türlü gruplara (iş, aile vb) dahil olmanın sonucu gün içinde sosyal ilişkileri zedelememek için her zaman kendimiz olamıyoruz. Uzun vadede de bundan en çok biz zarar görüyoruz. Üzerinde düşünülmesi ve yakından takip edilmesi gereken bir konu.. Özellikle benim için hayattaki en büyük konum & kafayı taktığım alan diyebilirim. 🙂

2. Ailemle ve sevdiklerimle geçirdiğim zamanları planlamak ve ölçmek: her zaman ölçülen şey gelişir. O yüzden bu konuda kendime sayısal hedefler verip takip edeceğim.

3.Her Pazar günü yeni bir kitap bitirmek ve hakkında düşünüp ileride hatırlamak için kendime bir kaç cümlelik notlar & özetler yazmak.

3.Her hafta ilgimi çeken, araştırıp yazmaktan hoşlandığım (bazen de yazarken zorlandığım) konularda 2-3 içerik üretmek. Çarşamba ve Pazar günlerini yeni yazı günleri olarak planladım ben duyurmayı atlasam da merak edenleri bloga beklerim. <3

5.Vücuduma her zamankinden iyi bakmak: iyi beslenmek, bol hareket etmek, bol su içmek, çok sevdiğim cilt bakımı ritüllerimi yapmak. Her sabah erken kalkıp orman yürüyüşü sonrası duş ve çatlak kremlerimi sürdükten sonra dans ederek giyinip süslenip güne başlamak. (evden çalışıyorum)

6.Gerçek hayatta, insanlarla daha fazla zaman geçirmek: pandemi koşullarının izin verdiği kadarı ile ailem, arkadaşlarım hatta komşularımla daha birebir vakit geçirmek. Yazışmak, telefonda konuşmak yerine gözlerinin içine bakarak iletişim kurmak. Özellikle instagram hikayeler sayesine arkadaşlarımızın – sevdiklerimizin hayatında olan bitene hakimmiş gibi hissediyoruz. Sporlarını, kahvelerini, yemeklerini, paylaştıkları haberleri vb görmek aslında çok yüzeysel. O gün mutlu mu? Nasıl hissediyor? Kafasını neler kurcalıyor? gibi daha derin konulara girmeden ve o kişi ile konuşmadan 15 saniyede kayıp giden hikayelerine bakıp görüşmüş gibi hissetmek çok aldatıcı olabiliyor. Belki o kişinin sosyal medyasında her şey yolunda gözüküyor ama hayatının en zor dönemini geçiriyor. Onunla birebir konuşmadan bilemeyiz. Bu araçlar kesinlikle gerçek iletişimin yerini tutmuyor!

7.Kendimle konuşurken ve düşünürken kelimelerime ekstra dikkat etmek: en iyi arkadaşımla konuşur gibi nazik ve anlayışlı olmak. Mart ayından beri üzerinde çok düşündüğüm ve okuyup yazdığım bir konu. Bir süredir kendi üzerimde uyguluyorum da. Her zaman %100 başarılı olamasam da kendimle konuşma ve kullandığım kelimeleri baya iyileştirdim. Okuma – yazma ile kafayı bozmuş biri olarak kelimelerin güçlerine sonuna kadar inanıyorum.

Maya Angelou’nun dediği gibi: ” Kelimelerin somut şeyler olduklarına inanıyorum. Bir gün kelimelerin gücünü ölçebileceğiz. Duvarlarımıza sızıyorlar, döşemelerden giriyorlar, boşlukları dolduruyorlar. Giysilerimize sızıyorlar. Son durak olarak bizlerin içine giriyorlar.”

Bu aşırı haklı hedefimi gerçekleştirmek için bazı fiziksel hatırlatıcılardan da yardım alıyorum. Banyo aynamada notlar yapıştırıyorum, deftelere güzel kelimelerde olumlamalar yazıyorum ve telefonumun ekran görüntüsünü Alexis Rakun’un harika illustrasyonu yaptım. Her gördüğümde evet diyorum harika bir iş çıkarıyorum.

Önümüzdeki iki ay için kendime çizdiğim yol haritam sizlere yukarıda anlattığım gibi.. Şimdi söz sizde. Sosyal medya hakkında ne düşünüyorsunuz? Hayatınızda ne kadar zaman kaplıyor? Kıyaslamayı ve endişe etmeyi tetikliyor mu? Bir şeyleri kaçırma ve yetememe hissi yaratıyor mu? Ve en önemlisi dijital detoks yapmayı hiç düşündünüz ve denediniz mi? Herkesi yoruma bekliyorum.

Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+

4 Comments

  1. Sevgi
    Temmuz 5, 2020 / 8:06 am

    Sizi çok doğal ve samimi buluyorum. Lütfen her zaman yazın, yazılarınızı okumak bana çok iyi hissettiriyor. Zevkle takip ediyorum. Sevgiler…🧚🍀🧿

    • zeynepcansoylu
      Yazar
      Ağustos 1, 2020 / 7:58 am

      çok teşekkür ederim güzel yorumunuz için <3

  2. Esra
    Temmuz 13, 2020 / 5:43 am

    Güzel bir fikir ama dijital uzun süre yapabileceğimi sanmıyorum, iki aylık bir süre yapabilsem çok iyi olur. Ben de örgü örmeye başlayarak kendimce tedbir aldım. Ördüğüm süre boyunca telefonla ilgilenmiyorum. Sonra da sadece mesajlara bakıyorum.

    • zeynepcansoylu
      Yazar
      Ağustos 1, 2020 / 7:59 am

      an itibari ile birinci ay bitti 🙂 ben de şimdi “kim instagramda gezecek ve içerik üretecek?” diye düşünüyorum 🙂
      insan her şeye alışıyor hele de faydalıysa <3

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bumerang - Yazarkafe