Pandemi. Belirsizlik. Bilinmezlik. Endişe. Kendin için endişe. Ailen için endişe. Tanımadığın insanlar için endişe. Artan rakamlara endişe. Sürekli haberleri takip etmek. Daha çok endişe. Yeni düzen. Evden çalışma ile çalışma saatleri ve mekanlarına dair sınırların yok olması. Evi temiz tutma. Giysilerimizi temiz ve ütülü tutma. Yemek hazırlama. Yemek malzemelerini verimli şekilde planlama. Yaratıcı ve yeni yemekler yaparak evdekileri mutlu etme. Bol bol yemek tarif videosu izleme. Daha çok endişe. Yetersizlik hissi. Bazen günde 12 saat çalışma, üstüne temizlik, üstüne ütü, üstüne yemek yapma. Bazen tüm Pazar gününü boş gözlerle tavana bakarak geçirme. Kaybolmuşluk hissi. Kesinlikle kitap okuyamama hali. Pandemi öncesi kim olduğunu, neler yaptığını unutma. Bir kaç tutam daha endişe. Ev işlerine yetişememe. Bu durumu kabullenme ve birazını bırakmaca. Yerden bana bakan köpek tüyleri ve tozlarla barışma. Kendime izin verme. Sürece az da olsa uyum sağlama. Arada gel gitler yaşama…
Sizleri bilemem ama son iki buçuk ay benim için yukarıdaki gibi geçti. Mart ismiyle andığımız 31 günlük ay, en azından koca bir sene gibi geçti. Geçmek bilmedi. Dakika başı haber, istatistik takip ederek. Her akşam Sağlık Bakanı’nın açıkladığı rakamları bekleyerek. Endişelenmekten ve bilinmezlerden gerim gerim gerilerek. İlk şoku atlattıktan sonra işimde hem eskisinden çok çalışıp hem de evi çekip çevirmem gerçeği suratıma çarptı. İlk haftalar kendimi parçalayıp her şeye yettim. Yemeklerimiz zamanında sofrada, çoraplarımız bile ütülü dolaplarda, en ufak toz tüy ise anında kablosuz elektrikli süpürgemin haznesindeydi. Bu gözü dönmüş ev işleri robotu halimi fiziksel ve ruhsal nedenlerden 2-3 hafta sürdürebildim. (üzgünüm ama söylemesem olmaz: karantina da içinde yaşadığımız düzen gibi kadınlara karşı hiç adil değil!)
Sonra yavaş yavaş kendimi hatırlamaya başladım. Kitap okuyan, yazı yazmayı çok seven, yoga yapan, online eğitimler alan kendimi. İş bilgisayarı ile günlük ilişkimi belirli saatlerde sonlandırmaya özen gösterdim. Yemek yapamazsam dünyanın sonu gelmeyeceğini anladım. Dışarıdan söyler bir güzel dezenfekte ederdik. Yıkanan her şeyi değil de limitli parçaları ütülemeye başladım. Çoraplar, pijamalar ve nevresimler buruşuk daha güzel. Otantik. Tozlar da bir kaç gün beklese bir şey olmazdı. Gün içerisinde kendime 1 -2 saat ayırmaya başlama şansımı da böylece yaratmış oldum.
İlk günler kitap okumak, online eğitim almak gibi şeyler çok zor geliyordu. Ben de iç güdüsel olarak kendimi “evde” hissettiğim, bana iyi gelen, ilham veren, defalarca okuduğum ve izlediğim içeriklere ve insanlara yöneldim. Bana iyi gelenler (hem de yıllardır iyi gelenler!) sizlere de gelebilir düşüncesi ile daha iyi hissetmeye giden yolculuğumu mini bir liste yapıp paylaşayım istedim.
İlk Adım: Hayalimdeki Mentör’lere Danışma
Yazar, şair, yönetmen, dansçı, şarkıcı, aktivist (öylesine bir sıfat diil Malcom X, Martin Luther King JR ile çalıştı), oyuncu, ahçı, kısa bir dönem için seks işçisi (kitaplarında şeffaflıkla yazıyor), tramvay kondüktörü, anne vb vb sayısız sıfata sahip gene de bu sıfatlarla açıklanamayacak bir kadın benim için. Güneş gibi biri. Enerjisi, bilgisi, sıcaklığı, komikliği… say say bitmez harika özelliği var. Youtube’da kenar köşe tüm röportajlarını izlediğim, derleme videolarını ezberlediğim, kitaplarını defalarca okuduğum bir ilham perim.
Hayatımın farklı dönemlerinde ve ruh hallerinde onu dinlediğimde/okuduğumda hep farklı ve harika mesajlar alıyorum. Geçmişi, hayattaki problemleri benden bu kadar farklı olan bu kadın bana dünya üzerinde en çok ilham veren kişi. Bu yaşam diliminde yüz yüze tanışma şansımız olmayacak ama o benim bir numaralı mentör’üm.
Kendime zaman ayırmayı akıl ettiğim ilk günler Maya’nın video’larına yeniden sardım. Koltukta battaniyenin altına girip tam ekran onun video’larından favorilerimi yeniden izledim. Dondurma yedim, biraz ağladım, çok güldüm. Her zamanki etkisini gösterdi. Biraz daha güçlenip umutlandım. (sonra diğer hayali mentörlerime de sardım tabii ama yazının sonsuza uzamaması için burada duruyorum.. zaten benim için Maya > herkes, her şey)
Eğer ruh halinizi yükseltmek içi kolunuzu kaldıracak dahi gücünüz yoksa şu dünyada size ilham veren, “o keşke benim akıl hocam olsa” dediğiniz her kim/ ne varsa ona dair içeriklerle vakit geçirin. Videolar, kitaplar, TV programları, podcastler.. o içerik her ne ise… Hiç yerinizden kalkmadan, duygusal veya fiziksel çaba göstermeden enerji yüklenmek garanti.
İkinci Adım: O Andaki Fiziksel Dünyamın Dışına Çıkma
Koltukta veya yatakta yatar pozisyondan oturura geçebildimiz an ikinci adıma hazırız. Burada amacım içimizi sıkan mevcut dünyadan ve gerçekliklerden biraz uzaklaşmak. Belki içerisinde tabaklar, tencereler birikmiş bir mutfak lavabosu, değişmemiş nevresimler veya dolup taşan bir çamaşır sepeti fiziksel gerçeklerimiz. Olsun. Şimdilik bunları geride bırakıp yeni dünyalara açılalım. Seyahatin ve keşfetmenin her türlüsü tüm canlılar için çok faydalı bana sorarsanız.
Size en uygun & sevdiğiniz aracılar ile başka dünyalara açılmaya gidiyoruz. Filmler olabilir, farklı kültürlerin mutfaklarından yemekler olabilir, kitaplar olabilir, müzik olabilir, dil öğrenmek olabilir.. seçenekler sonsuz.
Fiziksel dünyamdan uzaklaşmak için denediğim ve işe yarar bazı kaynak önerilerim şöyle:
- Japonya-severlere: Netflix’teki Studio Ghibli animeleri.. hem de 21 tane. Henüz hiç anime izlemediyseniz en ikonikler: Spirited Away, My Neighbor Totoro.
- Kaçışı filmlerde aramak isteyenlere: Her Şeyi Bırakıp Yola Çıkma İsteği Yaratan Seyahat Filmleri listem, Paris’e Gitmiş Gibi Olmak için Paris Filmleri Önerileri listem ve son olarak İtalya’nın sıcacık turuncu ışığı altında gezinmek için İtalya’da Geçen Film Önerileri listem.
- Farklı kültürlerin müziklerini dinlemek isteyenlere: youtube üzerinden iki önerim var. Ama spotify, soundcloud vb vb üzerinden baya çoğaltılabilir. i)ilki ülkelerin geleneksel müzikleri – Traditional Music Channel ii)ikincisi ise farklı ülkelerin/kültürlerin müziklerinin sadece plaklardan DJ dokunuşu ile çalındığı ve çok sevdiğim bir kanal My Analog Journal. Bu kanaldan favorim USSR Jazz mix’i. Bazı günler cidden her şeyi bırakıp ekrana bakarak bu müzikleri dinledim ve bana çok iyi geldi. Zaten ergenlikte odamıza kapanıp bir albümü baştan sona pürdikkat dinlerken bir bildiğimiz vardı.
- Müzik demişken kendimden bir öneri de paylaşmak isterim. Benim gibi İskoçya ve İskoç kültürü severlere spotify İskoçya playlistim
- Kendi üzerimde en çok işe yarayan kaçış yolu ise farklı mutfaklardan yemekler denemek oldu. Gerçekten işe yarar tarifler için iki önerim var: i)Arda’nın Mutfağı Dünya Yemekleri ve ii) yemek.com’un ülkelerine göre böldüğü dünya mutfakları tarifleri
- Asya yemeklerine saracaklara malzeme almaları ve tarif karıştırmaları için öneri: Asya Gurme
- Son olarak biraz bildiğiniz ve geliştirmek istediğiniz bir yabancı dil varsa. Duolingo uygulaması üzerinden ücretsiz olarak bol bol pratik etmek süper işe yarar bir öneri. Benim İspanyolcam hep gel-gitli olmuştur. Küba’ya giderim açılır, geri dönerim yok olur. Bir kaç hafta çalışırım süper olur sonra her şeyi unuturum vb. O yüzden düzenli olarak pratik etmek hem aklımı süreçten aldı hem de beynimim farklı kısımlarını çalıştırdı. Az da olsa bildiğiniz veya hiç bilmeyip heves ettiğiniz dil neyse çalışmak için ideal zaman!
Hareket etme ve fiziksel aktivite özelinde bir önerim yok çünkü pandemi döneminin ilk aylarında koltuk – yatak – mutfak üçgeninde yaşadım. Fiziken bir şey yapacak enerjim hiç yoktu. Fiziksel bir şeyler yapmak isteyenlere önceki yazılarımdan iki önerim var:
i)Alet Yok, Para Harcamak Yok, İnsan İçine Karışmak Yok – Evde Spora Başlamak
ii)Yogaya Başlamak İsteyenlere Öneriler & Yoga Türleri
Üçüncü Adım: Bir Takım Güçlü Silahları Ortaya Dökme
Enerjiyi biraz da olsa toplayınca sırada zihinsel odaklanma gerektiren aktiviteler geldi. Benim için bu aktiviteler okumak ve yazmak. Hepimiz kendimize özgü ve çok farklıyız. Herkesin favori aktivitesi ve gizli silahları farklı olacaktır. Kimisi müzik yapacak, resim yapacak, elleriyle bir şeyler yapacak, kod yazacak, tasarımlar yapacak vb vb.Benim için en çok “evde olma” hissini veren şey kitaplar ve duygu-düşüncelerimi yazıya dökmemi bekleyen boş beyaz bir sayfa. İkinci şey ise yeni ve bilmediğim bir konu hakkında araştırma yapmak ve öğrenmek.
İşte bu adımda güçlü silahlarım silahlar defalarca okuduğum kitaplar, çılgınca çok sevdiğim yazarlar oldu. Özellikle bazı kitaplar var ki… Onları her sene okumam gerektiğine inanıyorum. Her okuyuşta o zamanki ruh halime ve algı seviyeme göre farklı anlamlar çıkıyor. Moral ve motivasyonumu kitap okuyabilecek seviyeye yükseltmeyi başardığımda ilk iş bu kitaplara sarmak oldu.
Bana her zaman iyi gelmiş kitap ve yazarladran önerilerim:
i)Düz yazı (non-fiction): You’re A Badass, Dört Anlaşma, Düşünce Gücü ile Tedavi ve Kurtlarla Koşan Kadınlar.
Bu beş kitabı her sene okumak hayalim. Pandemi döneminde de özellikle çok negatif ve endişeli hislere kapılınca Düşüncü Gücü ile Tedavi ve Kurtlarla Koşan Kadın’lardan ihtiyacım olan desteği aldım.
ii)Kurmaca (fiction): Keskin Şeyler -Gillian Flynn (süper sürükleyici olması nedeniyle hem elimden bırakamadım hem de mevcut gerçeklikten çok uzaklaştım), Ruhi Mücerret – Murat Menteş (itiraf: kitabı bitirmedim ama okuduğum 100 küsür sayfadan fazlasını okurken çok keyif aldım), Elgar Allen Poe kısa hikayeleri ve Sherlock Holmes serisi.
Online kitapçılara bu yazarların adını yazın ve yazdıkları her şeyi düşünmeden alın dediğim yazar önerilerim:
Maya Angelou, Oprah Winfrey, Brene Brown, Louise Hay, Pema Chödrön, Margaret Atwood, Berrak Yurdakul, Judith Malika Liberman, Defne Suman, Nil Karaibrahimgil.
Thich Nhat Hanh, Don Miguel Ruiz, Malcom Gladwell, Eckhart Tolle, Gary John Bishop, Stephen R. Covey, Meik Wiking, Dale Carnegie, Krishnamurti, Deepak Chopra, Aykut Oğut, Doğan Cüceloğlu, Bora Ercan.
Online eğitim & belgesel & araştırma konusu önerilerim:
Zihni sürekli kriz modundan çıkarıp limitli de olsa bir şeylere odaklamanın harika bir yolu da yeni bir şeyler öğrenmek. Dönem gereği de online eğitimler. Ekonomiden, nöroplastisiteye, aromaterapiye farklı konularda bir şeyler öğrenmek ve notlar almak bana çok iyi geldi. Faydalandığım ve zihnimi başka yere
- Harika Netflix belgeselleri: Explained serisi, History 101, Heal, The Last Dance, Have a Good Trip Adventures in Psychedelics, Pandemic, Minimalism, Salt- Fat- Acid bir oturuşta aklıma gelenler. Kısacası izlerken bir şeyler öğrenip not alma isteği uyandıran her şey.
- Master Class dersleri: Her bir eğitmenin alanında süper-star olduğu masterclass’a yatırım yapıp üye olmak sürekli evde olduğumuz bu dönem için mantıklı. Ben geçen sene Ağustos ayında dolar daha uygunken üye olmuştum. Bu dönemde Paul Krugman’ın ekonomi derslerini, David Lynch’in yaratıcılık ve Ru Paul’un kendini ifade derslerini aldım.
- Sevdiğim Udemy dersleri: Özellikle bu dönem dijital pazarlama, içerik pazarlama vb genel ilgi alanlarımın dışında konulardan dersler almaya özen gösterdim. En son aldığım ve ufak ufak başladığım 5 kursun konuları: Hikaye Anlatıcılığı, Aromaterapi I ve II. seviye, Sanat Terapisi ve Nöroplastisite.
İçinde olduğumuz ve hala tamamen bitmemiş bu dönem gerçekten de çok eşsiz. Ne zaman normalleşiriz, “normal” tam olarak nedir, bu virüs dünyadan silinecek mi, aşısı çıkacak mı, ikinci – üçüncü dalgalar olacak mı.. hiç bir şeyi kesin olarak bilmiyoruz. İnsanlık olarak kolektif şekilde hiç böyle sarsılmamıştık belki de. Bilim ve teknolojideki tüm ilerlemelere karşın olanların bir kısmını anlayabiliyor, anlatabiliyoruz sadece. Yer yüzündeki en akıllı insanlardan Bill Gates bile aşı konusunda ileri tarihler veriyor, bu pandemi bitse yenilerinin olabileceğini söylüyor.
Tek bildiğim her şeyin çok tahmin edilemez olduğu. 2020’ye girişimizi kutlarken bu olacakları hayal edebilir miydik? O yüzden bu dönemi (başta kendim olmak üzere) verimli ve üretken olma, ortaya projeler çıkarma , X Y X işler yapma dönemi olarak görmüyorum. Sırf kitap okumak, online eğitimler almak için bile kendimi 2-3 ay hazırlamak zorunda kalmam sorun değil. Şu anda bu dönemin içindeyim ve ne olduğunu, ne yöne gideceğimi bilmiyorum. Zaman geçecek, yeni normal düzen oturacak ve o zaman geriye bakıp anlamlandıracağız belki de. Motivasyon yazısı görünümlü ama aslen o anki gerçeğimizi kabullenmek ve belirsizliğe teslim olmak üzerine yazdığım yazıyı bitiriyorum. Gerçekten gelecek ne getirir bilmiyoruz. Ama yeniden ve daha büyük sarsılırsak… ben hayatta kalırsam ilk adımdan yorgan altından elimde dondurma ile Maya Angelou video’larını izleyerek yeniden başlıycam onu biliyorum!