Hayatta yaptıktan sonra asla mutsuz olmadığım ve hatta istisnasız hep “iyi ki yaptım” dediğim iki şey var. Birincisi seyahat etmek, ikincisi ise spor yapmak. Bazen ilk adımı atmak zor gelse de ikisinden sonra kesinlikle hep daha iyi hissettim. Beni en zorlayan, en ıslandığım, üşüdüğüm, aç kaldığım, hastanelik olduğum, bazen ağladığım seyahatlerimden bile keyif aldım. Tüm seyahatlerimi “iyi ki”ler kategorisinde görüyorum ve yeni birşeyler öğretip bakış açımı genişlettikleri için çok müteşekkirim. En sevdiğim filmlerden Cloud Atlas’ta dedikleri gibi “Yeterince uzağa seyahat edersen, kendinle karşılaşabilirsin!“. O nedenle konumuz : Her Şeyi Bırakıp Yola Çıkma İsteği Yaratan Seyahat Filmleri.
İster yeni maceralara yol olmak için ilham arayın, isterseniz soğuk kış günlerine güzel vakit geçirtecek filmler.. aşağıdaki listede mutlaka size uyan birşeyler var. 😉
Motosiklet Günlükleri (The Motorcycle Diaries)
Benim için tüm zamanların en ilham verici seyahat filmi budur. Nasıl olmasın? 23 yaşındaki tıp öğrencisi Che Guevara, 29 yaşındaki kimyager arkadaşı Alberto Granado ile tüm Güney Amerika’yı motorsikletle gezmek ve hayatı daha iyi anlamak için Buenos Aires’ten yola çıkarlar. Filmin senaryosu Che’nin yayınlanan günlüklerinden ve Alberto’nun notlarından geliyor.
Filmde sizleri nasıl manzaralar bekliyor? Buenos Aires, Miramar, Karakas, Patagonya, Venezüella, Machu Picchu, Atacama Çölü, Şili… gibi sayısız epik manzara bekliyor. Filmde (ve tabii ki gerçekte) bu yolculuk 8 ay ve 14 bin kilometre sürüyor. Che, bu yolculuğun hayatını, dünyayı anlama şeklini ve ideolojisini şekillendirdiğini söylemiş. Filmi izledikten sonra zaten hayran olduğum adama, sıfır bütçe ile okulu dondurup bir yılını yokluk içinde gezmeye ve dünyayı anlamaya ayırdığı için bin kat daha hayran kaldım.
IMDB linkine şuradan ulaşabilisiniz.
IMBD puanı: 7.8 / 10
Özgürlük Yolu (Into The Wild)
Christopher isimli üniversiteden yeni mezun olmuş Amerikan bir gencin gerçek hikayesi olan bu film belki de “gerçek hikaye” olduğu için beni çok etkiledi. Sayısız defa izlemişimdir. Mezun olduktan sonra Harvard Hukuk master programı ve ailesinin ona sunduğu imkanları reddediyor. Tüm parasını (24 bin dolar) bağışlayıp, eşyalarını terkedip, izini kaybettirerek Alaska’ya doğru otostop ile yolan çıkıyor. Amacı seyahat ederken çevreyi görüp tanımak olduğu kadar kendi içine de yolculuk yapmak..
Filmde sizleri Amerika’dan nefes kesici doğa manzaraları, karavan parkları ve çok alternatif karakterler bekliyor. Son olarak spoiler vermeden Christopher’ın son durağı olan minibüsün bugün yüzlerce gezgin tarafından ziyaret edildiği bilgisini şuracığa bırakayım.
IMDB linkine şuradan ulaşabilirsiniz.
IMDB puanı: 8.2 / 10
Küs Kardeşler Limited Şirketi (Daarjeeling Limited)
Babalarının ölümünden sonra tam bir yıldır hiç konuşmayan üç adet küs ve oldukça zengin kardeşin hikayesi anlatılıyor. Hindistan’ı tren ile gezen üç kardeşin yeniden ilişki kurma, kavga etme ve sorunları ile yüzleşme hikayesi. Arka planda bol bol tren ile Hindistan, Himalayalar görüntüleri akıyor.
En merak ettiğim ülkelerin başında gelen Hindistan üzerine favori aktörlerimden Adrian Brody de gelince ben filmi aşık olarak izledim. Konuyu ve karakterleri fazlası ile gerçekçi buldum. Filmle ilgili tek şikayetim bence IMDB puanı çok düşük. 🙂 İzleyip 8’den az puan verme istemeyeceksiniz, benden size söz.
IMDB linkine şuradan ulaşabilirsiniz.
IMDB puanı: 7.2 / 10
Yaban (Wild)
Annesinin vefatından sonra; sorunlarını çözmek ve hataları ile yüzleşip daha iyi bir insan olmak için 30larındaki bir kadının 1100 millik Pasifik Crest Yolu’nu yürümesinin hikayesini anlatıyor. İnsanlar kitapçılar ve filmciler olarak iki kampa bölünmüş durumda. Ben kitabı okumadan filmi izlediğim sanırım “filmciler” kampındayım otomatikman. 🙂
Filmde bol bol dağlar, ormanlar, nefes kesen göller, çamurlu yollar, yağmurlar ve kar var. Bu harika manzaralar gözlerinizin önünde akarken bir insanın “kendin kabullenme ve sevme” yolculuğu da paralelinde ilerliyor. Bu filmden sonra aynı rotayı yürümek için her gün yüzlerce kadın yollara dökülür olmuş bu arada.
IMDB linkine şuradan ulaşabilirsiniz.
IMDB puanı: 7.1 / 10
Ye, Dua Et, Sev (Eat Pray Love)
Hayatından ve evliliğinden mutsuz olan 30larındaki bir kadın bir yıllık dünya turuna çıkar. Tura bol bol lezzetli yemekler yiyeceği İtalya’dan başlar. Bol bol meditasyon yapıp dua edeceği Hindistan’a gider. Devamında da yeniden aşkı ve sevgili bulacağı Bali’ye gider. Ana karakterin bir yıllık dünya ve iç yolcuğuna tanık olurken bol bol Roma, Hindistan ve harika Bali görüntüleri arka planda akar.
Aynen Yaban (Wild) filminde olduğu gibi burada da kitapçılar ve filmciler ayrışması var. Film çok güzel gişe yaptı, hayran kitlesi çok geniş. Hatta aynı rutu uygulayan pek çok insan var. Ancak pek fazla ödül, yüksek puan ve eleştirmenlerden övgü alamadı. Bence nedeni Julia Roberts’ın ne yaparsa yapsın bir hayat krizinde olduğuna inanmamız. 🙂 Ben de izlerken çok defa “Keşke Cate Blanchett gibi daha iyi bir oyuncu oynasaydı” dedim içimden.
IMDB linkine şuradan ulaşabilirsiniz.
IMDB puanı: 5.7 / 10
Henüz izleyemediğim ancak “izlenecekler listemde” olan şu filmleri sayabilirim:
- Yolda (On the Road) – efsanevi yazar Jack Kerouac’ın aynı isimli ikonik romanından uyarlama. Bu kitabı bayılarak okuduğum içi filmi sevememek gibi bir korkum var. Ancak izleyip karar vermekten başka çare yok. 🙂
- Tracks – Genç bir kadının Batı Avustralya’da dört adet deve ve sadık dostu köpeği ile atıldığı 2000 km üzeri macerayı anlatıyor. Ülkemizden ulaşımın çok kolay olmadığı doğa harikası kıta Avustralya’ya bol bol bakmak için ideal.
- The Darien Gap – Orta Amerika’da genç bir adamın otostop maceraları ve 80 mil uzunluğundaki “Darian Gap” isimli bataklıkla mücadelesini konu alıyor. Sundance Film Festivalinden de Özel Jüri Ödülü var.
- The Bucket List – Baştan söyleyeyim başrol oyuncuları çok sağlam: Jack Nicholson ve Morgan Freeman. Ayrıca tam bir “uzun uçuşlarda izlenesi” film. 🙂 Konusu nedir? Kanser hastalığına yakalanan iki yaşlı kafadar ölmeden önce yola dökülüp tüm “yapılacaklar listesi” hayallerini gerçekleştiriyorlar.
- The Art of Travel – Ana karakterin hayatının aşkı ile evlenme planları suya düşünce tek başına Amerika Birleşik Devletlerinde gerçekleşmeyen balayına çıkma hikayesini konu alıyor. Yolda bol bol maceralar yaşıyor, dostluklar ediniyor ve yukarıda 3 numaralı filmde adı geçen “Darien Gap” isimli devasa bataklığı geçiyor.
Belgesel kategorisinden seyahat aşkınızı köpürtecek ve içinizdeki “wanderlust”ı mest edecek belgesel önerilerim ise şöyle:
- Italy: Love it, or Leave it : fiat 500 ile İtalya’yı gezip tüm klişileri, İtalyan ikonları ve “İtalyan hayat tarzını” iyi ve kötü yönlerinden anlatan bir belgesel. Gözünüzü gönlünüzü Almafi’den Roma’ya harika İtalya manzaralarına hazırlayın.
- Long Way Round : mini- dizi formatındaki belgesel iki arkadaşın Sibirya, Kazakistan gibi ülkeler de dahil dünyayı motorsiklet ile gezme macerasını konu alıyor.
- 180° South: Macera aşığı Jeff Johnson’ın, kendi kahramanları olan Yvon Chouinard ve Doug Tompkins’in izinden Güney Amerika kıtasının en güneyindeki karlar altındaki Patagonya’ya gidişini anlatıyor.
- Encounters at the End of the World : Antartika kıtasındaki McMurdo İstasyonu’na yolculuk ve en el değmemiş doğa harikası kıtadan bol bol manzaralar içiren, içinizi ilhamla dolduracak bir belgesel.
- A Map of Saturday : Sıradan bizler gibi adamın biri işinden istifa edip sırt çantası ile yollara düşüyor. HBO kanalı da sansürsüz ana karakterimizin gezilerini, güzel, zorlu ve çok da güzel olmayan anlarını kaydediyor. 🙂
Sizler de sevdiğiniz & önerdiğiniz seyahate dair film, belgesel, dizi ne varsa yorum bölümünde paylaşın lütfen. Yazıya ekleyerek büyüteyim. 🙂
Bir de özellikle şu şehirde (veya kıtada) geçen seyahat filmleri gibi bir isteğiniz varsa haber edin. Paris üzerine seyahat iştahını kabartan filmler listesi yapma niyetindeyim. 🙂 Ne dersiniz?