Konu “gece hayatı” olunca ideal rehber & kaynak kesinlike değilim diyerekten başlamak istiyorum. Festival-konsere yılda bir uzun uzun düşünerekten giderim; bütün gece ayakta durmak gözümde büyür. Şık giyinip, topukluları, minileri çekip süslü club’lara gitmeyi hiç sevmem. Hadi hata ettim gittim diyelim; bir kilometre öteden oraya ait olmadığımı anlar herkes. 🙂 Elektronik-vari “rave” müzikleri dinleyemiyorum bile. Bu konuda çok doluyum; normal kafa ile dinlenir şeyle değiller bana göre.? Fasılmış, dansözmüş o taraklarda da hiiiç bezim yok.
Ben tamamen bir “pub insanıyım“. Eğlenmeye günlük giysilerimle gideyim. Mümkünse spor ayakkabı giyeyim. Geniş geniş oturalım, çeşit çeşit bira olsun. Arka planda kaliteli müzikler çalsın. Birbirimizi görerekten konuşalım, gülüşelim. Gece 12’den sonra -olur da şarjım bitmezse- masaları çekip belki azıcık dans ederiz. 🙂 Sanırım bu sebeple sık sık seyahate gittiğim ve çok sevdiğim ülkeler; pub’ları veya ufak barları ile meşhur yerler. Ancak Budapeşte’ye gidene kadar “ruin pub” (harabe pub) denen bir konsept olduğunu bilmiyordum. Resmen kafamda bir pencere daha açıldı. En sevdiğim eğlence mekanını buldum. Ruin publar kalp ben.
Peki, Ruin Pub Nedir?
Budapeşte’de ortaya çıkan bu pub çeşidi yaklaşık 10 yıl önce tamamen doğal olarak oluşmuş. Merkezi yerlerde terk edilen binaları kiralayan işletmeciler; renovasyon yapmadan olduğu gibi eski & yıkık dökük bırakmışlar iç alanları. Biraz süslemek için henüz ünlü olmamış sanatçılardan resimler, fotolar, heykeller, parçalar derken.. büyülü bir şekilde sanki çiçek çocukların domine ettiği 70’lere gitmişiz gibi hissettiren ruin publar doğmuş!
Bugün Budapeşte’de sayısız ruin pub, hatta ruin cafe’ler var. Tüm bu mekanların listesini ve açıklık durumunu şu siteden takip edebilirsiniz. Şimdi gelin sizlere kendim gidip gördüklerimden biraz bahsedeyim..
Szimpla Kertmozi
Szimpla Kert, ruin pubları en bilineni ve koskoca Budapeşte’de yapılacaklar listesinde istisnasız ilk 10’a girecek bir mekan. Tüm bina iki katı ve kapalı kış bahçesi ile Szimpla’ya ait. Girişte bir de “Szimpla Tasarımlar” dükkanı var, hediyelik eşya almak isteyenlere.
En yetenekli sanatçılar eserleri Szimpla’nın duvarlarında sergilensin diye kapışıyor. Yeni müzik grupları burda çalmak için sırada. Başlı başına bir ekol burası. Zaten bence de ruin pubları gezmeye buradan başlamak gerek.
Szimpla’yı Gezmeye Başlıyoruz..
Ben ilk gidişimde gündüz gözü ile kalabalık olmadan güzelce gezmiştim. Bar kocaman bir avlu etrafında odalar, oturma alanları şeklinde tasarlanmış. Girişte solda nargile odası var. Nargile içmek için oturma alanları var. Az ilerde viski-vodka gibi ağır alkollü içkiler veren barı var. Girişte sağda bira ve Macar şarapları ağırlıklı bir barı var. Bardan sonraki oda tamamen tuhaf TV’ler ve her yerde yılbaşı ışıkları ile dekore edilmiş.
Avlunun sonunda kış bahçesi var. Bozulmuş arabalara veya bisiklet selelerine oturmak mümkün. Merdivenlerden çıkınca üst katta sizi bol bol alakasız bitki ve oda oda tuhaflıklar bekliyor. Odanın birinde bir kenarı yıkılıp içi minder kaplanmış küvetten koltuk var mesela. O kadar tuhaf, alakasız ve rastgele obje bir araya gelmiş ki.. Kaostan bir uyum çıkmış resmen. Ben bu mekanı ilk gezdiğimde (4 kere gittim sanırım) kendine kendime “burası benim bilinçaltım herhalde!” demiştim. ?
Hafta içlerinde bile akşamları Szimpla’ya girmek için uzun sıralar oluyor. Girişte kimlik kontrolu ve (içinde alkol veya silah var mı diye) çanta arama oluyor. Zaten yer olarak da gece hayatının merkezi bir bölgede. Öyle rahat & salaş bir eğlence anlayışı var ki.. ben evimde hissettim resmen. Bir de hafta sonları Szimpla’nın köşesinde torbacılar oluyor. Evet, doğru okudunuz! Bu arkadaşlar bir yandan satışlarını yapıp, diğer yandan polisler ile pizza söyleyip yiyorlar!! Bana baya değişik geldi 🙂 Neyse, bu gereksiz bilgiden sonra ilerleyelim…
FogazhÁz
Eğer aradığınız şey “rahatlık”sa Fogaz’dan daha rahat bir yer yok. İddia ediyorum! Kar botu, bere, üzerinde kutup ayısı olan kazakla gittim. Beş dakika sonra ortama uymuş ve insanlarla kaynaşmıştım. Buranın bir açık avlusu var (üstteki resim) burada genelde canlı ve rock-vari müzik yapan gruplar çalıyor. Bir de tamamen suntadan dekore edilen. Sunta bar, sunta duvar, sunta dans pisli, sunta koltuklar iç salonu var. (alt resim) Burada da sıra ile DJ’ler çıkıp R&B ve hiphop çalıyorlar.
Fogaz’da diğer ruin publardaki gibi pek fazla oda, değişik objeler, dekorasyon ve genç sanatçı işleri yok. İçki çeşitleri de diğer ruin publara göre çok az ve çok basit. Cuba Libre mi istiyorsunuz? Elinize bi bardak rom, buz, cola (diyet tabii ki de yok ?) ve bir dilim limon verip yolluyorlar. 🙂 Tüm bardaklar da plastik doğal olarak! Cin tonik mi istediniz? bir bardak cin ve soda ile uğurluyorlar. 🙂 Bira? Tek çeşit var, zorlarsanız beelki ikincisi çıkar.
Fogaz’ın bu rahatlığı kitlesine de yansımış durumda. İnsanlar girişken, konuşkan. Birlikte dans etmeye, eğlenmeye müsait. Biz burayı en çok sevdik. Yıl başına girmek için de saat 11:30 gibi koşa koşa yerimizi aldık. Aşağıdaki resimden rahatlıkta son noktada olduğumuz bellidir. 🙂 Neyse, gelin en ünlülerden başka bir ruin pub’a.. Instant’a doğru ilerleyelim birlikte..
Instant
Burası kocaman orta avlu çevresinde iki kat odalar şeklinde tasarlanmış bir ruin pub. Avlunun ortasında sahne var. Sahnenin üzerinde de gözü hepimizin üzerinde olan; melek kanatlı, at bacaklı, güzel göğüslü bir baykuş. ? Baykuş aslında Instant‘ın logosu. Bu arada bu durumu gören girişimci bir Türk tam karşısına “Bykuş Gyros” diye bildiğin kebapçı açmış! 🙂
Biz burada canlı bir rock grubu dinledik güzeldi. Biraz da odaları, katları gezdik. Ancak sonradan araştırdığımda öğrendim ki burası kışın yarı kapasite açıkmış. Bizim görmediğimiz çok daha fazla sahne ve oda varmış. Toplamda 26 oda, 7 bar, 7 sahne ve 2 bahçesi ile “Budapeşte’nin en büyük ruin pubı” ünvanına sahipmiş. Buraya biraz sanatçıları takip edip güzel müziğe gelmek gerek. Kısmet yaza diyor içinde kocaman balinası olan bir sonraki ruin puba ilerliyorum..
Kuplung
Kuplung üstü açık avlusu ile sıcak havalarda dolup taşıyor belli. Genel dekoru okyanus ve okyanusa dair her şey.. ufak bir kaos ve harabelikle tabii! 🙂 Girişte kocaman balina duvarı bizi karşılıyor. Lambalar birer deniz anası şeklinde. Bu durum menüye de yansımış. Güzel balık burger’leri var. Ayrıca burası en eski ruin publardanmış. Yalnış mevsimlerden kış, hava -3 / -7 derece arasında. Biz Kuplung’da donduk resmen fazla kalamadık!
Özetle 5 günümüzde severek bol bol ruin pub gezdik ve bize göre eğlencenin en kasmayan haline doyduk. Budapeşte zaten çok güzel bir şehir. Bu ruin pub işi de beni çok sardı. Kat kat içlik giymeyeceğimiz ve donmayacağımız yaz günlerinde görüşmek üzere. 🙂 Hem bu listeyi büyütme şansım olur.
İyi, Güzel de Fiyatlar Nasıl?
Macaristan’ın para birimi Macar forinti – güncel kurda 1 TL = 76.7 HUF. Daha kolay anlatmam gerekirse 1000 HUF = 12.9 TL. Örneğin bir bardak şarap 4 TL yani 200 HUF altı, bir 500lük bira 3.5 TL, bir kokteyl 8-15TL arası, bir ana yemek 6 TL – 30 TL arası (mekana göre).. gibi bütçe dostu fiyatlar çıkıyor ortaya.
Bu sadece benim deneyimim değil ; Telegraph dergisi de Macaristan’da içkilerin uygun fiyatları ve Avrupa ortalamasının çok çok altında olması üzerine bir makale yayınlamış. Zaten ülkemizde içkiler, vergiler nedeniyle aldı yürüdü. Budapeşte fiyatları yüreğinize su serpecek. 🙂
Şimdi söz sizde… Sizin en sevdiğiniz eğlence şekli nedir? Nedendir? Bir de ruin pubları sevdiniz mi?
Tam aradığım bir gece hayatı, Türkiye’de böyle salaş mekanlar bulmak çok zor. Erasmus için araştırma yaparken denk geldim bu yazıya, umarım burada bu ruin publarda güzel vakit geçirebilme fırsatı yakalarım. Teşekkürler bilgiler için 🙏