King In The North : Kopenhag Gezi Notları

0
shares
Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+
Bu Nedir?

En baştan iki konuda anlaşalım. Birincisi ben Kopenhag’ı fazla sevdim. Tamamen objektif olamayabilirim. Kendisini “kuzeydeki kral” ilan etmemden anlamışsınızdır. İkincisi bu şehirde görür görmez tanıyacağınız simgeler (ecnebilerin “landmark” dedikleri), sayıca çok gezilecek yerler yok. Demeye çalıştığım şudur ki: Avrupa kıtasından alıştığımız Eyfel kulesini, Vatikan’ı, Amsterdam’ın kanallarını, Brugges’ün kuğularını, İskoçya’nın kalelerini, Londra’nın Camden Town’unu, Berlin’in gece hayatını vb beklemeyin. Bunlar yerine sakin, minimal, ama kaliteli ve bizden bir kaç on yıl ileride gibi hissedilen Nordik medeniyeti var.

Kuzeyin korkunç hava şartlarına karşın her yere bisikletle giden insanlar, eğitim ve sağlığın ücretsiz olmasının verdiği güven, asgari ücret alanların bile okyanus aşırı seyahatlere gidebildikleri bir sosyal devlet, kimseyi ırkına ve giyimine göre değerlenmeme durumu, bol bol 3. dalga kahveci, cinsiyet eşitliğine önem verme, lgbt haklarına saygı ve eşcinsel evlilik, şehrin ortasındaki limanda bile yüzülebilecek kadar temiz su vb. pek çok harika şey var.

Buraların kaosuna biraz mola vermek, şarj olmak, tüm mutluluk anketlerinde birinci sırada çıkan ülkenin başkentini dünya gözü ile görmek, “başka hayatlar da mümkünmüş” demek isteyenlere önerim çok net: Kopenhag. Gelin birlikte sadece 2.5 gün geçirmemin aşık olmama yetip de arttığı Kopenhag gezi notları üzerinden geçelim. Ama başlamadan önce kısaca bi’ takım faydalı bilgilere göz atalım.

Kopenhag Hakkında Faydalı Bilgiler

Hava Durumları: Yolu Nordik’lere düşecek her insanın aklını kurcalayan sorulardan biri: “donacak mıyım?”. Aşağıdaki tabloda yılın 12 ayının hava durumu ortalamalarını görebilirsiniz. Kaynak ve daha detaylı inceleme için tık tık. Görüldüğü gibi yazın 20 derecelere pek çıkmayan hava, bir Rusya gibi -30’ları görmüyor çok şükür. Gene de tüm içlik, termal, yün, kaz tüyü neyiniz var neyiniz yok getirin.

Ocak Şub Mart Nis May Haz Tem Ağu Eylül Ekim Kasım Ara
°C 0 1 3 6 12 15 17 17 14 10 5 2

Gün Batımı Saatleri: Nordiklere dair ikinci bir düşünce ise uzun ve karanlık kışlar. Aslında haksız sayılmaz bu şekilde düşünenler. Dünya üzerindeki konumları gereği kış aylarında güneş erken, yaz aylarında ise geç batıyor. Her ayın en orta yani 15. gününü baz alırsak güneş doğuş ve batış saatleri şöyle: 1) Ocak 08:29 /16:09  2)Şubat 07:34 / 17:14  3)Mart 06:25 / 18:12 4)Nisan 06:05 / 20:15  5)Mayıs 04:58 / 21:14 6)Haziran 04:25 / 21:54 (neee?!) 7)Temmuz 04:46 / 21:43  8)Ağustos  05:41 /20:45 9)Eylül 06:41 / 19:27  10)Ekim 07:40 / 18:09 11)Kasım 07:44 / 16:03 12)Aralık 08:32 / 15:36. Siz buradan favori ayınızı seçersiniz… İkinci gidişim için Haziran benim aklıma girdi şimdiden.

Bütçe Konuları:

Evet, Nordikler çok pahalı. Kopenhag da aynı şekilde pahalı. Pahalı ne demek hatta çok pahalı. İnanılmaz ama İsveç – Stockholm bir tık daha pahalı. Fikir vermesi için bazı şeylerin fiyatlarını yazacağım. Ancak ülkede geçerli Danimarka kronu çok alışık olmadığımız bir para birimi, o nedenle TL cinsinden yazıyorum. Örnekler şöyle: havaalanından şehir merkezine standard taksi 300-340 TL civarı, orta karar bir restoranda et/balık türü ana yemek 120-200 TL civarı, McDonalds’ta bir menü 45-60 TL civarı, marketten alacağınız 1 lt su 5-6 TL civarı, büfeden alacağınız yarım litre su 10 TL civarı.. Ana fikri anladınız… Kopenhag pahalı. O nedenle erken planlayarak, önden para biriktirerek gitmekte büyük fayda var.

Havaalanından Şehre Ulaşım:

Beş seçenek var. Pahalıdan ucuza sıralıyorum: 1)taksi ile gelmek (yukarıdaki paragrafta yaklaşık fiyatı yazıyor). 2)uber kullanmak : taksiye göre 20% daha uygun fiyatlı. biz fiyat hesaplaması yaptırıp 150 TL görünce bunu tercih ettik kolaya kaçıp. 3)otobüs ile: merkeze 5A numaralı otobüs gidiyor. 20 ile 30 dakika arası sürüyor. 4)metro ile: aklın yolu bir ve en makul gidiş yolu budur. gideceğiniz noktaya göre information’a sorduğunuz süper yardımcılar. şehir merkezine 15 dakikada gidiyor. Her beş dakikada bir metro var. 5)tren ile: terminal 3’ten kalkıyor, 10 dakikada bir tren var ve 15 dakikada şehir merkezinde (yani Central Station’dasınız).

Kopenhag Konaklama Seçenekleri:

Öncelikle söylemek isterim ki Air b&b’nin en güvenilir ve iyi işlediği ülkelerden biri. Zaten Avrupa kıtasında kuzeye gittikçe gözünüz kapalı air b&b yapın derim. Kiralayacağınız odanın/evin mutfağı da varsa ufak ölçekte de olsa ekonomi yapılabilir. Bir de Kopenjag için air b&b evlerin kendilerini yeterince iyi pazarlayamadığını, güzel açılardan fotolar çekemediklerini duymuştum. Kiraladıkları eve gidenlerin ilk tepkisi “aaa, burası fotolarından güzelmiş” demek olabilir.

Bütçe dostu hosteller de burada mantıklı bir seçenek. Zira hayatta kalmak, yemek yemek vb gibi aktiviteler oldukça pahalı. Kopenhag’ın hosteller listesine şuradan ulaşabilirsiniz. Otel tercih edeceklere tek önerim kahvaltı dahil almayınız. Çok güzel pastaneler, kahveciler var. Zaten büyük keyifle sabah kahvaltısı yapmak başlı başına bir aktivite.

Kopenhag’ın Semtleri 

Hem gezme rotanızı çıkarırken hem de kalacağınız yeri seçerken semtleri az çok bilmek önemli. O nedenle çok kısacık özetliyorum:

  • Kopenhag Merkez: İçerisinde Nyhavn, Belediye binası, müzeler ve alışveriş caddelerini barındıran en merkezi kısım.
  • Vesterbro: Şehrin en hipster bölgesi. Bunu sadece ben demiyorum visitcopenhagen.com diyor! Bu bölge sınılarında devasa eğlence parkı Tivoli Gardens var. Foursquare uygulamasında birinci sırada çıkacak restoranlar ve cafeler var. Bir de en önemlisi şehrin en hip yeri Meat Packing District de burada.
  • Nørrebro: Özellikle çok kültürlü ve çok parklı olması ile bilinen bir bölge. Uygun fiyatlı konaklama, yeme – içme olanakları bir de çok iyi kebapçıları var. Göçmenlerin hipsterlarla buluştuğu ve kaynaştığı bölge olarak da biliniyor. Bir nevi Berlin’deki Kreuzberg.
  • Christianshavn and Holmen: Özgür bölge Christiana’nın da içinde bulunduğu bölgede bol kanallar var. Ayrıca Kopenhag Operası’na da ev sahipliği yapıyor. Özellikle baharda çok keyifli olacağını hayal ediyorum.
  • Østerbro: Bu bölge meşhuur Küçük Deniz Kızı heykeline ev sahipliği yapmasının yanı sıra geniş caddeleri ve zengin sakinleri ile biliniyor. Daha çok çocuklu ailelerin yaşadığı bu bölgede Fælledparken, yani Danimarka’nın en büyük parkı var.
  • Frederiksberg: Yeşili ve posh dükkanları bol bu alan da Kopenhag’ın daha zengin sakinlerinin tercih ettiği yerlerden. Kalmasanız bile bir koktelyini içmeye, gurme yemeğini yemeye gelmeyi düşünebilirsiniz.

Kopenhag Şehir Kartı Almak ya da Almamak?

Kopenhag şehri fiyatları ve hayat şartlarını inceleyince insana bir bütçe hesabını bilme, ekonomi yapma isteği peydah oluyor. Özellikle üç gün ve üstü kalacaksanız ve bol bol müze gezmek veya kanal turu yapmak gibi planlarınız varsa; çok düşünmeye gerek yok Copenhagen Pass’ı alın geçin derim. Şu siteden satın alabilirsiniz: tık tık. Kart 1,2,3 ve 5 günlük seçeneklerle alınıyor. Bir günlükte yetişkin fiyatı 53 euro. Biliyorum kart fiyatı yüksek ama müzeler, turlar, aktiviteler derken 79 farklı yere girmeyi sağlıyor ve toplu taşıma araçlarında geçiyor. Hani tek yön metro bileti fiyatı 8-10 TL civarı olan biletlerden.. İki günlük pass fiyatı 74 euro, üç günlük ise 89 euro. Bu arada Copenhagen Pass satan websitesi, bu üç günlük kartın en çok satan kart olduğunu belirtmiş. Beş günlük kart ise 120 euro..

Kısa zamanınız ve, müzedense sokakları gezme niyetiniz varsa es geçebilirsiniz. Ancak her canlı bir gün Kopenhag’a müze gezme niyeti ile gelecek ve o kartı alacaktır gibime geliyor. Zira müze giriş ücretleri ve toplu taşıma ücretlerini üst üste koyunca baya mantıklı geliyor.

Henüz şehre varmadan sizi her türlü gerekli / gereksiz  bilgi ile donattıysam tamamız. O zaman Kopenhag gezi notları başlasın!!

ps: yeme – içme notlarını ayrıca yazacağım.

Merkezin Merkezi – NYHAVN

Şükürler olsun ki Kopenhag’ın herkesce kabul edilen bir merkezi var. Merkezsiz veya çok merkezli şehirlerde biraz kafam karışıyor. (bkz: Los Angeles ) Bir şeyler eksik geliyor. Kopenhag’a varır varmaz ilk yapılacak iş merkez Nyhavn’a gelip yoklamayı vermek. Burası eskiden ticaretin döndüğü vızır vızır işleyen bir limanmış. Günümüzde kahveciler ve restoranlar ve bol sayıda turistler var. Kanallar, kurabiye görünümlü yapılar, viking görünümlü gemiler derken.. burada yavaş yavaş gezinip her detayı incelemek isteyebilirsiniz. Bir de insan burada ne kadar foto çekerse çeksin o “mükemmel” kareyi yakalayamıyor hissine kapılıyor. Çook sevdiğimiz Andersen’in evi de Nyhavn’da. Burada biraz gezinip Danimarka’nın pek ünlü açık sandviçi “smørrebrød” denemenizi öneririm. Evet yakında çok sevgili diğer Danirmarkalı dostumuz Tuborg veya Carlsberg ile tabii!

solda Danimarka’nın açık sandviçi “smørrebrød”

Adres: Nyhavn 1-71, 1051 København K

Özgür Şehir CHRISTIANIA

Freetown Christiania yani Özgür Şehir Christiania oldukça ilginç ve ilgi çekici bir yer. 1971 yılında bir grup hippi dostumuzun, terkedilmiş askeri barakalara yerleşmesi ile hikaye başlıyor. Burada kendilerine alternatif bir hayat ve toplum kuralları kuran hippiler yaşamaya başlamış. Uzun yıllar Danimarka hükümeti ile sıkıntılar çıkmış. Tam 40 yıl süren anlaşmazlıklar 2011 yılında tatlıya bağlanmış. 1 Temmuz 2012 itibari ile Christiania Özgür Şehri resmen kurulmuş. “Avrupa Birliği toprakları dışı” diye tabelalara yazarak da hatırlatmayı unutmuyorlar.

Peki bizi burada neler bekliyor? Bol bol yeşillik, el ve ev yapımı şeyler, sanat galerileri, serbest dolaşan özgür ruhlu kediler ve köpekler, uygun fiyatlı ve dekora zerre önem vermeyen mekanlar ve en önemlisi Christiania sakinleri. Bir de Christiania’nın çok ünlü ve ziyaret alan bir restoranı var: Spiseloppen. Eski askeri bir binaya kurulan mekanda, şefler ve garsonlar 16 farklı ülkeden geliyor. Aynı şekilde ziyaretçiler de politikacılardan, öğrencilere, hippilere değişiyor. Sırf insanları izlemek için bile gidilir. Ben oradayken önden araştırmadığım için gidemedim, siz sakın kaçırmayın! Spiseloppen’in web sitesine buradan ulaşabilirsiniz. Adres: Bådmandsstræde 43 , 1407 København K

Bir de çok merak edilen konu… evet burada esrar satışı var. Sarılmış sigara olarak veya direkt gramla ölçtürüp alabilirsiniz. Esrar satışı olan kısımlarda foto çekmek yasak. Bir de alınan esrarın tamamını içeride tüketmeniz gerek. Christiania’dan aldım deyip yanınızda fink fink gezdirmeyi düşünmeyin. Şakası yok, tutuklanırsınız! Onun dışında genel olarak foto çekmek yasak dense de çok takip ve kontrol etmiyorlar. Burayı her sokağa, parka, bahçeye girerek yürüyerek gezmek pek keyifli. Ancak gelmeden ne tür sanatsal aktiviteler, konserler var bakıp ona göre de plan yapmak harika olabilir. Şu linkten takvimi takip edebilirsiniz.

Adres: Prinsessegade, 1422 København K

Harikalar Diyarındaki Alice gibi Hissetmek için TIVOLI GARDENS

Şehrin merkezi Nyvan’ı gördük, bol bol foto çektik ve smørrebrød yedik. Sonra Christiania’ya da uğradık. Artık Kopenhag nasıl bir yerdir hafiften fikrimiz oluştu. O zaman biraz eğlence zamanıdır. Burası Kopenhag ve yerelleri için en önemli noktalardan biri. İnanılmaz ama tam 1843 yılında açılmış. Yani 200 yıla koşuyor.. Açıldıktan 2 yıl sonra da Kopenhaglılara kombine bilet satmaya başlamış. Tivoli Gardens’da bizi neler bekliyor? Her seviyede ve bol çeşitte binilecek oyunlar, carousel de var, korkunç rollercoasterlar da, sizi en tepeye çıkarıp aniden yere bırakan oyuncaklar da. Ayrıca bol bol yeşil alan, tatlış ve ufak dükkanlar, tiyatro, kocaman bir göl, ve gölde ördekler, restoranlar, cafeler, sıcak şarap satan büfeler ve Danimarka’nun hygge felsefesine uygun şekilde leziz tatlılar ve kahveler. Bir de kendi ayınızı/filinizi/unicornunuzu vb tasarlayıp ürettirebileceğiniz bir dükkan mevcut.

Özellikle noel zamanı kurulan ufak noel pazarı ve ışıkları ile çok güzel olduğu söyleniyor. Ben de Ekim ayında gidip ucundan deneyimlemiştim. Bir de yazları (ki güneşin ne kadar geç battığını birlikte okuduk) çok keyifliymiş. Girişte sınırsız oyuncağı kapsayan veya sadece girişi kapsayan türden biletler var. Planlarınıza uygun olanını alırsınız. Biletleri incelemek için buraya tıklayabilirsiniz. Unutmadan belirteyim her gün 11:00’de açılıyor. Sabahın köründe kapısına dikilmeyesiniz! Yok bize olmadı, bir arkadaşa olmuş da, o şey etti… Biz sınırsız oyuncaklı bilet alıp, parkı karış karış gezip neredeyse yarım gün kalmıştık. Son olarak 1914’ten kalan tahta trenli roller coaster, en eski oyucak ve mutlaka binmenizi şiddetle tavsiye ederim.

Adres: Vesterbrogade 3, 1630 København V

Saatler:  Pazartesileri kapalı. Cuma ve Cumartesileri 11:00 ile 22:00 arası açık. Diğer günler 11:00 ile 21:00 arası açık.

Açık Olduğu Dönemler: İşte bu noktaya çok dikkat etmek lazım, zira yılın her zamanı açık değil. Açık olduğu üç dönem ver ve şöyle:

  1. 24 Mart – 23 Eylül Arası (Bahar, yaz dönemi için.. nam-ı diğer “sommer”)
  2. 12 Ekim – 4 Kasım Arası (Cadılar Bayramı için – biz burada yakaladık)
  3. 16 Kasım – 31 Aralık Arası (Noel ve Yılbaşı için)

Ücretler: Çocuklar için sezona bağlı 40 – 50 DKK arası. Yetişkinler için de sezona bağlı 80 – 100 DKK arası giriş ücreti var. Sınırsız oyuncağa binmek için 100 DKK’a bilet alabilirsiniz. Şiddetle öneriyorum alınız…

TIVOLI GARDENS’IN VINTAGE MUADİLİ: Bakken Amusement Park

Tivoli 1843’te açıldı diye etkilenmiştik ya.. Aslında şehirde en eskisi, en tarihi eser kıvamında olanı değil. Daha da eskisi var: Bakken Amusement Park. Burası “dünyanın en eski eğlence parkı” ünvanına da sahip aynı zamanda. Kendisi.. hazır mısınız? Tam 431 yaşında! Zaten her sene dur durak bilmeden dünyanın en mutlu ülkesi seçilen Danimarka’ya da dünyanın en eski eğlence parkı yakışırdı.

Kopenhag merkezden 10 dakikalık bir otobüs yolculuğu ile Dyrehaven semtindeki eğlence parkına ulaşabilirsiniz. Ormanlık bir alanın içinde bulunan parkta geyik görme ihtimali var. Geyik diyorum!!! Evet var, böyle konularda asla şaka yapmam. Burada gene pek çok oyun,tatlı, dondurma ve restoran bulacaksınız. Bir de çok daha el değmemiş bir doğa içinde yer alıyor.

Rakam vermek gerekirse tam 33 adet roller coaster sizi bekliyor.En iyi haberi sona sakladım: giriş ücretsiz! Ancak oyuncaklara binmek değil. Tivoli Gardens’ın girişine ücret ödediğimizi düşünürsek bütçesine dikkat eden ve daha alternatif takılmak isteyenler uğramayı seçebilir diye düşünüyorum.

Adres: Dyrehavevej 62, 2930 Klampenborg

Açık Olduğu Dönemler: Bu konuda net bir kural, bilgiye erişemedim. Gittiğiniz dönem açık mı diye şuradan kontrol edebilirsiniz.

Giriş Ücreti: yok. oyuncak başına bilet alınıyor veya her şeye binerim diye gözünü karartanlar 270 DKK ücret vererek sınırsız bilet alabilirler.

Küçük Deniz Kızı ve Langelinje İskelesi

2013 yılında 100. yaşını kutlayan Küçük Deniz Kızı (The Little Mermaid), Andersen’in aynı isimli peri masalından esinlenerek yapılmış ve şehre hediye edilmiş. Masaldaki küçük deniz kızı, her şeyden vazgeçerek karada yaşayan prensi ile birlikte olmak ister. Her sabah denizden çıkıp, yukarıdaki fotoda gördüğünüz kayada oturur ve çok sevdiği prensi görmek için hasretle bakınır. Tuhaftır ben bu hikayeyi çocukken okumamışım. Ya da okudum ve unutmayı seçtim. Erkek egemen dünyadaki her hikayede kadınlar fedakarlık yapsın zaten.. Neyse efendim, görünümü ile çok da etkiyelici olmayan bu heykele turist tuzağı bile denebilir.

Ancak içerisinde bulunduğu bölge, park ve limanı görmek için Nyhavn’dan tempolu bir yürüyüş ile gitmeye değer. Hem önünde suya düşme riskini göze alıp selfie çubukları ile itişen insanları görüp gülmek garanti. Buraya kurulup türlü milletten insanın bu heykelle foto çekilme seansları üzerinden sosyolojik çıkarımlar yapabilirsiniz. Bu arada kentin simgesi haline gelen bu deniz kızını sevmeyenler azımsanmayacak sayıdalar. Tarihinde iki defa heykelin kafası sökülmüş, bir defa de kolu. sdfdfd. Ayrıca sayısız defa kafasından boya boca edilmiş talihsiz deniz kızının.

Adres: Langelinie, 2100 København Ø

Küçük Deniz Kızı Muadili: Genetically Modified Little Mermaid

Kopenhag’ın simgesi haline gelen küçük deniz kızını sevmeyenlerin bir başka icaraati de şehre “genetiği ile oynanmış deniz kızı” heykeli kondurmaları. Orijinali yerine tepkisel bu çalışmayı görmek isterseniz hiç önünüzde durmam. Hatta peşinize takılırım. Danimarkalı profesör Bjørn Nørgaard’ın heykeli post modern toplumuzla dalga geçmek içinmiş. İlginçtir ki önünde selfie çubuklu turist kalabalıkları oluşmuyor.

İki deniz kızını da gördükten sonra, eğer yaz mevsimindeyseniz rotayı güneye kırıp Islands Brygge Limanı‘na gitmenizi şiddetle tavsiye ederim. Yazının girişinde deniz suyu yüzülecek kadar temiz demiştim. Şaka yapmıyorum – yazları buz gibi sularda yüzen Viking kardeşlerimizi görecekseniz. Şaşırmayın. Başka şaşırtıcı bir konu da arabaları içindeki bebekleri bazen cafenin dışında bırakıp, anne-baba kahvesini açıyor. Sonra alıp gidiyor. Toplumdaki güven seviyesini hayal edebildiniz mi? Ben edemedim. Durumum:”error 404. file not found”.

Adres: Langelinie Allé 17, 2100 København Ø

Yetişkinler için Çocuk Parkı – Superkilen

Kopenhag’a bilet aldığımız gibi, benden bekleneceği üzere türlü seyahat blogunda gezinmeye başladım. Yapılacaklar listemi oluştururken aklımda en çok yer eden yer Superkilen Park olmuştu. Yukarıdaki postu sağa kaydırarak inceleyebileceğiniz gibi burası fotoğraf çekmeyi sevenler veya yaz günleri sere serpe oturup birasını içmek isteyenler için ideal. Devasa salıncaklarda oturup öğle yemeğinizi yiyebilir, kaykay veya bisikletle denemeler yapabilirsiniz. Veya benim gibi tırmanma ipi ile en yukarı çıkma denemeleri yapıp yere yuvarlanabilirsiniz…Ancak kış ve sonbahar soğunda pek fazla espirisi yok. Maksimum yarım saat geçirebilirsiniz belirteyim. Büyük beklentiler oluşmasın isterim dostlarım. Parkta gezintiniz bittikten sonra Nørrebro Bölgesi‘nde yürüyerek gezinebilirsiniz. Evinizi özlerseniz de kebabı çok övülen ve baya iyi puan alan Nørrebro’daki İstanbul Kebab‘ta kırmızı ete girebilirsiniz.

Adres: Nørrebrogade 210, 2200 København N

Strøget Caddesi ve Alışveriş Turları

Çılgınca gezmeye ufak bir alışveriş ve kahve molası (İsveçli vikingler fika da diyor) vermek istersek istikamet, şehrin merkezindeki Strøget Caddesi. Sadece yaya trafiğine açık bu caddede 1.1 kilometre boyunca vitrinleri izleyerek keyif yapa yapa gezinebilirsiniz. Caddenin başında bol ihtişamlı Kopenhag Belediye Binası yer alıyor. Bir göz atıverirsiniz. Burada Prada, Louis Vuitton vb türevinde aşırı pahalı markalarda birlikle; Zara, (nordik aşklarım) Monki, H&M gibi ulaşılabilir markaları birlikte bulabilirsiniz.

Konu alışverişten açılmışken Kopenhag’ın dünyaya kazandırdığı tatlılıktan ölecek marka The Flying Tiger‘dan bahsetmeden olmaz. Pek çokları ona kısaca “Tiger” diyor. Burada akla hayale gelebilecek her türlü gereksiz ama tasarım harikası obje var. Mavinin her tonunda mumlar? var. Kendi unicornunu yaratma seti? var. Flamingo şeklinde led ışıklar? tabii ki de var. Bir de Nordik stilinin eğlenceli ve uygun fiyatlı (uygun fiyatlı derken gerçekten de uygun fiyatlı ama. TL’ye çevirince bile!) neferi Monki markasını da hatırlatmak isterim.

Assistens Kültürel Merkezi ve Mezarlığı

Nørrebro semtinde yer alan Assistens mezarlığı ve kültüren merkezinin “gezilecek yerler” listesinde tepelerde çıkması baya tuhaf gelebilir. Ancak mutluluk anketlerinde hep birinci sırada gelen, lykke ve hygge felsefelerini kuran Danimarkalı dostlarımız için, çok sıradan bir durum mezarlıkta gezinmek. Burada hem müze, hem park hem de insanların yürüyüş ve piknik yapmayı çok sevdikleri mezarlık var. 1760 yılında kurulan Assistens mezarlığınında 300.000 adetten fazla insan gömülü. En bilinenleri ile Hans Christian Andersen. Bebek arabalarında çocuklarını gezdirenler, köpeklerini yürüyüşe çıkaranlar, koşuya çıkanlar ve bizimki olayı anlamaya çalışan tiplerin bir karması var. Hava uygunsa bir kahve ve kitapla gidip keyif yapmanızı öneririm. Nordik sonbaharında ve kışında imkansız gibi. Unutmadan belirteyim.. sabah 10 ile akşam 4 arası açık. Akşam dörtten sonra giderseniz burayı kapı duvar bulabilirsiniz.

Adres: Kapelvej 4, 2200 København N

Kral’ın Bahçesi’nde Ufak Bir Yürüyüş

Parklar bahçelerden kaptırmışken, yeni bir nokta ile devam edelim istedim. Vakti zamanında Kral 4. Christian’a ait olan bu bahçe, günümüz ileri derecede sosyal devlet Danimarkasında halka ait. Yılda 3 milyona yakın ziyaret alıyor ve özellikle çocukların oyun oynamak için favori noktalarından. Yani bol bol sarı Nordik bebek görmeye hazırlanın. İçerisinde türlü çiçek bahçeleri, ufak bir tiyatro ve oyun alanları var. Bir de unutmadan şehirdeki en güzel olduğu rivayet edilen Andersen heykeli.

Adres: Øster Voldgade 4, 1350 København K. Giriş ücreti tahmin ettiğiniz üzere yok.

Saatler: mevsime göre değişiyor. kışları 07:00 – 17:00 arası, yaz ve baharda ise 07:00 – 22:00 saatleri arasında açık.

MIKKELLER AND FRIENDS

Ayrıca detaylı yeme – içme notları yazacağım ancak Danimarka kökenli bira üreticisi ve bar Mikkeller’den bu yazıda da bahsetmeden edemedim. Edemezdim. Edilmemeli çünkü. Mikkeller biralarını, barlarını ve iki kafadar arkadaşın burayı bira aşkı ile kurma hikayelerini uzun süredir internetten stalklamıştım. İlk defa bir Mikkeller mekanına San Francisco‘da gittim. Sonunda ilk çıkış yeri yani Danimarka’da gidince mutluluktan havalara uçtum.

Eğer bira seviyorsanız, burası ciddi vakit ayırmanız gereken bir mekan. Kopenhag’ın bir kaç noktasında barları var ve pek çok barda Mikkeler üretimi biralar satılıyor. Benim favorim Nørrebro’daki oldu. Buraya akşam üstü gelip 25 çeşit biradan barmenin önerisi iki tanesi ile başladık. Sonra uğurlu sayımıza denk gelenleri içtik. Sonra birbirimiz için biralar seçtik.. derken Kopenhag’da en sevdiğim aktivite burası oldu. Bardakları beğenirseniz, bardak ve tshirt gibi hediyelikler alabileceğiniz bir köşesi de var.

Adres: Kopenhag’da çoklu adresi var şuradan bakabilirsiniz.

VISIT Carlsberg Deneyimi 

Gezimize biradan devam edecek olursak… Daha önce bira damıthanesi gezmediyseniz ve biraya merakınız varsa mutlaka gidin diyebileceğim bir nokta burası. Biradan, viskiye bol bol damıthane gezdiğim ve dürüst olmam gerekirse Carlsberg birası ile çok sevişmediğim için buraya gitmedim. İçten içe bir sonraki Kopenhag gezime yapılacak maddeler bırakmak istemiş de olabilirim. Bu kompleks sınırları içerisindeki filli kapı (nam-ı diğer “elephant gate“) pek ünlü. Göz atmakta fayda var. Ancak sonradan araştırıp öğrendim ki her Cuma burada “Carlsberg Fridays” etkinlikleri oluyormuş.Bahçede müzik, barbekü eşliğinde çimlere ve puflara serilip buz gibi Carlsbergler tüketiliyormuş. (bkz: aşağıdaki foto)

Unutmadan sabah saat 10 ile, akşam üstü 5 arası açık olduğunu belirteyim. Bir de şehir merkezinden Valby semtindeki bu fabrikaya saat 11 itibari ile 11:25 ve katları (12:25, 13:35…17:25) servisler kalkıyor. Servis saatine bağlı kalmak istemeyenler trenle Carlsberg İstasyonu’na gidebilirler..

Adres ve Websitesi: Gamle Carlsberg Vej 11, 1799 København V / visitcarlsberg

Saatler: Her gün 11:00 – 17:00 arası açık

Giriş Ücreti: 100 DKK

AMENLIBORG SARAYI VE MUAFIZ DEĞİŞİMİ

Yeterince bira içip partilediysek şehir merkezine dönme vaktidir. Kraliyet kökenlerini seven ve hala yaşatan Danimarka’nın kral ve kraliçesinin evine gitmeye ne dersiniz? Ben dışarıdan bakmak ve muhafız değişimi törenini yarım yamalak izlemekte yetindim. Ancak geçmişin ihtişamına ve “royal” şeylere hayranları çok mutlu edecek bir Amalienborg Sarayı. Muhafız değişim töreni her gün saat tam 12:00’de başlıyor. Yerinizi alınız.

Sarayın bulunduğu meydanda saraya ek olarak Amalienborg Müzesi de var. Bu müzede monarşi nasıl yaşar, gelenekler nelerdir, nasıl sofralarda yemek yer, yataklarda uyur gibi soruların cevaplarını arayabilirsiniz. Ayrıca müze içinde bulunan Gala Salonu, kraliyet tören odası gibi şeyleri de görebilirsiniz.

Adres ve Websitesi: Amalienborg, 1257 København K, websitesi

Gözler Viking Görsün – The National Museum

Taş devrinden başlayıp, Vikingleri de kapsayıp günümüze kadar Danimarka tarihini anlatan bir müze. Viking severlerin kesinlikle gitmesi gereken yerlerin başında. Özellikle sesli rehber/audio guide ve not defteri alıp kaybolmalık bir yer. Ayrıca içinde çocuk müzesi bölümü de var. Tam benim kalemim bir müze ancak 2 günüm olduğu ve sokaklarda gezinmeye öncelik verdiğim için kapanışa yakın gidip içeri alınmadım. Olsun du. Bir daha Kopenhag’a giderdim gerekirse… Mesela Haziran’da?

Saatler: Pazartesileri kapalı. Salı – Pazar: 10:00 – 17:00 arası.

Giriş Ücreti: 75 DKK / ancak Kopenhag kart ile ücretsiz.

Adres: Ny Vestergade 10 ,1471 København K

Louisiana Modern Sanat Müzesi 

Eğer son bir kaç yıldır sosyal medya hesabınız olduysa ve bir kayanın altında filan yaşamıyorsanız modern sanat müzesi olan Louisiana’yı duymuşsunuzdur. En azından müzeden çekilmiş bir fotoğraf görmüşsünüzdür. Instagram komünitesi burayı görmemek gibi bir cehalete izin vermez çünkü! Burası gerçekten de tek bir müzeye gidecekseniz o müze olmalı. Binası, mimarisi ve içindeki eserleri ile ayrı bir boyutta. Ayrıca içerisinde konserler, konuşmalar ve workshoplar düzenleniyor. Kopenhag’a 40 km uzaklıkla olan bu müzeyi ziyaret etmek için en azından yarım günü gözden çıkarmakta fayda var. Haziran ayındaki (..şimdilik hayali..) seferimde gitmek üzere bekliyorum.

görsel: Yellow Trace

Adres ve Websitesi: Gammel Strandvej 13, 3050 Humlebæk / louisiana.dk

Saatler: Pazartesileri kapalı. Salı – Cuma: 11:00 – 22:00 arası. Cumartesi ve Pazar: 11:00 – 18:00 arası

Giriş Ücreti: 125 DKK / ancak Kopenhag kart ile ücretsiz.

Kopenhag Botanik Bahçeleri

Şehrin merkezi sayılabilecek bir noktada üstü açık ve kapalı alanlardan oluşan devasa bir botanik bahçe gezmek isteyenler? Özellikle baharda çok keyifli olan Kopenhag Botanik Bahçeleri 1874 yılından beri ücretsiz olarak herkese açık. Selamlar medeniyet, seni seviyoruz. Ben çok anlamıyorum ama google diyor ki içeride 13.000 farklı türde bitki var. Botanik sevenlere duyurulur. Burada bir de cam tavanlı harika seralar var. Açık hava yakaladığınızda fotoğraf çekmeyi seviyorsanız istikamet belli. Sonrasında cafede bir kahve içip çektiğiniz harika fotoları editlersiniz.

görsel: visit copenhagen

Adres: Øster Farimagsgade 2B, 1353 København K

Saatler: 08:30- 16:00

Giriş Ücreti: ücretsiz.

Round Tower’a Tırmanmaca 

harika görsel: tripadivor

Danca adı ile Rundetårn, 1800’lerde inşa edilmiş eski ama hala çalışan bir gözlem evi. Böyle a’ların üzerinde yuvarlak olunca içim eriyor. Bir de ae harfleri karışımı“æl” var. Yerim onu. Misal İngilizcedeki “milk” (süt) kelimesinin Dancası “mælk”. Bebiş resmen. Neyse konuyu dağıtmayayım Rundetårn’a döneyim. Az evvel bahçelerini gezdiğimiz Kral 4. Christian döneminde inşa edilmiş. O dönemlerde astronomi bilim insanları çalışırmış kulede. Günümüzde sadece gözlem evi ve turistik amaçlarla kullanılıyor. Döne döne tepesine çıkılıyor ve King in the North ünvanlı (evet, ben verdim bu ünvanı) Kopenhag’a aziz bir tepeden bakma hissini yaşamak için ideal. Bir de süper gereksiz bilgi: en tepeye çıkmak için 209 metre yol yürünüyor. Ama yerden 42 metre yüksek sadece.. Baya döne döne çıkılıyor. (bkz: aşağıdaki foto)

Adres: Købmagergade 52A, 1150 København K

Saatler: 10:00 – 18:00 arası açık. Salı ve Çarşamba günleri bir güzellik yapıp 22:00’ye kadar açık kalıyor!

Giriş Ücreti: 25 DKK

En İyi Sanat Müzeleri

Şehirde 2.5 günüm olunca yetiştiremediğim tonla müze kaldı. Ancak sizler için araştırıp, uzun uzun fotolarına bakıp, yorumlayı okuyup stalk’ladıktan sonra bir liste oluşturmama engel değil bu durumum. O zaman internete kuvvet; en çok övülen ve fotoları da umut veren sanat müzelerini madde madde sıralıyorum.

  • ARKEN Modern Sanat Müzesi: müzenin içindeki modern sanatlar kadar (ki pek çok eserin sahibi genç ve yaşıyor) üzerinde duruduğu yapay olarak oluşturulmuş alan ve çok övülen mimar Søren Robert’in tasarımı binayı görmek için bile gidilir. Detaylı bilgi için tık tık.
  • Kunsthal Charlottenborg: Burası güncel sanat sergi ve etkinliklerinin olduğu devasa bir alan. Nyhavn’dan yani merkezden kısacık bir yürüyüşle ulaşabilirsiniz. Bir de efsanevi bir kitapçısı varmış, kitap alışverişine gireceklere duyurulur. Detaylı bilgi için tık tık.
  • SMK = Statens Museum for Kunst: Ağırlıkla Danimarkalı sanatçıların eserlerine yoğunlaşan bir müze, konser, workshop ve performans alanı. Danimarka sanatı altın çağını incelemek isteyenler için rehberli turları da var. Tam bi’ şehre 3. kez gidişinde yapılacak bir aktiviteye benzemiyor mu? Detaylı bilgi için tık tık.
  • Glyptoteket: Biralarından tanıdığımız Carlsberg ailesinin fonlayarak kurduğu efsanevi bir müze. Hem mimari, hem heykel hem de resim sanatlarından örnekler var. Hem de 3500 yıl önceye kadar gidebilen çılgın bir koleksiyon ile. New York’taki MET’in Danimarka’lı kardeşi diyebiliriz. Audioguide alıp büyük ciddiyetle gezilmesi gereken müzelerden biri. Detaylı bilgi için tık tık.

Bi’ Takım Atletik Aktiviteler

Nyhavn çevresinde kayak yapanlar

Gıdaların en organik, insanların en mutlu, bebeklerin en Viking, araçların en bisiklet olduğu ülkeden bi’ takım atletik faaliyetlere girmeden ayrılmayı düşünmüyoruz değil mi? O zaman seçenekler şöyle:

  • Kayaking: en birinci ve en popüler seçenek üst fotodaki gibi bir kano kiralamak. ister yalnız, ister iki kişilik kiralayabilirsiniz. sonrası kanallarda liman yakınlarında bol bol kürek çekmek. kayak kiralamak veya merak edip araştırmak için tık tık. suya düşerseniz de sıkıntı yok. aşırı temiz olduğunu ve yüzüldüğünü 849875. kez söylemiştim. değil mi?
  • Cable Park: ve burada yapabileceğiniz türlü su aktiviteleri de hareket ve macera arayanların ilgisini çekebilir. detaylı bilgi için tık tık.
  • Tırmanma Duvarları: özellikle kuzeyli ülkelerin bu “tırmana” aktvitesi ile ciddi ciddi alıp veremedikleri bir konu var. hollanda da aynı kafada. adamlar deniz seviyesinin altında ama her yer tırmanma duvarı, kitapçılarda “climbing” bölümü var filan. insan hayret ediyor. Kopenhagda da düz duvara tırmanacak enerji patlamaları yaşar veya sadece tırmanan Dan dostlarımızı izlemek isterseniz.. buyursunlar tık tık.

Şehre En Tepeden Bakmak İçin – Church of Our Saviour

görsel: church of our saviour kendo websitesi

Konu tırmanmadan açılmışken biraz (biraz derken tepeye 400 adımcık) tırmanma içerecek Church of Our Saviour ile devam edeyim. Genelde dini yerleri es geçen bir profil olarak, işin ucunda 360 derece manzara ve hırs yapıp tırmanılacak merdivenler varsa ordayım! Church of Our Saviour da kardiyo tipi bi’ tırmanış sonucu şehre tepeden bakma şansını yakalayacağımız harika bir nokta. Bunca tırmanışın sonucu yerden 90 metre yükselip, (ki çok uzun binalar olmayan bir şehir Kopenhag) şehri kuş bakışı izleyeceksiniz. Size yazının taaa en başında verdiğim gün batımı saatlerine dikkat ediniz. Gün batımına yakın gidiniz. En güzel Kopenhag kareleri sizin olsun. Beni de bir anıp pozitif enerji yollarsınız.

Bir de önemli not. Kilise yılın her zamanı açık ama tırmanılan kule Ocak ve Şubat aylarında kapalı. Mart ayında yeniden açılıyor.

Adres: Skt. Annæ Gade 29, 1416 København K

Saatler: mevimsel değişmekle birlikte genelde 10:30 – 16:00 arası olarak plan yapabilirsiniz.

Giriş Ücreti: 45 DKK. Kopenhag kart ile ücretsiz.

Buraya kadar hiç bölüm, başlık atlamadan kelimesi kelimesine okuyanları tebrik ediyorum. Onlara fahri Kopenhag aşığı madalyası takmak istiyorum. Zira 4000 küsür kelime okudunuz!! Fikir vermesi açısından şöyle diyeyim: ortalama bir roman 50.000 kelime içeriyor. Yani bir romanın %8’i bitti an itibari ile…Devamı için Danimarka ve İsveç sayfalarındaki yazılarıma beklerim. Üstlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Şimdi söz sizde. Kopenhag’ı sevdik mi? İzlenimleriniz & düşünceleriniz nelerdir? Nordikler hakkında ne düşünüyorsunuz? Neden bu kadar ışık yılı ilerideler? Soğukla medeniyet arasında bir ilişki olabilir mi? Mutlaka yorum bırakın!! Bekliyorum.

ps: beni, seyahat notlarımı ve Nordikler aşkımı sosyal medya hesaplarımdan takip edebilirsiniz. instagram: zeyneppcans facebok: zeynepcansoylu.com

Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+

6 Comments

  1. Ocak 28, 2018 / 9:48 pm

    Kopenhag görmeyi çok istediğim bir şehir, yolum düşer mi günün birinde bilmiyorum, ama siz çok güzel anlatmışsınız yazınızla, görsellerinizle teşekkürler 🙂

    • zeynepcansoylu
      Yazar
      Şubat 4, 2018 / 6:07 pm

      çok teşekkürler güzel yorum için! =))

  2. Şubat 4, 2018 / 5:54 pm

    Gitmeden evvel yazının çıktısını alıp gideyim bari:) Benin sadece 2 günün var, hatta bunun da bir kısmı Malmö’de geçecek. Du bakalım ne kadarını yetiştirebilicem..

  3. Şubat 22, 2018 / 7:23 pm

    Buraya gitmeyi çok isterim fakat daha kısmet olmadı.Çok güzel anlatmışsınız.Yazınızı büyük bir heyecanla okudum gerçekten.Fotoğraflara bayıldım.İçimde birden gitme isteği uyandırdınız…Teşekür ederim bunu değerlendireceğim en kısa zamanda…

  4. Gulden
    Eylül 18, 2018 / 11:37 am

    Cok keyifli bir yazi. Elinize saglik 🙂

    • zeynepcansoylu
      Yazar
      Eylül 18, 2018 / 12:05 pm

      çok teşekkürler güzel yorum için.. beni çok motive ettiniz 🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bumerang - Yazarkafe