Belgrad hiç bir zaman seyahat hayallerimi süsleyen, fotoğraflarını görünce heyecanlandığım, gitmek için ölüp bittiğim yerlerden biri olmadı. Sırbistan’ın başkenti olması, Tesla’nın şehri olması ve alkolün ucuz olması Belgrad’a dair tüm bilgilerimin toplamıydı. Sonra olaylar gelişti, ailemizle bayram seyahati planlayalım dedik. Bizden üç şey istediler: vize olmasın (çünkü evrak işleri ile uğraşmak çok sıkıcı), para birimi euro olmasın (yani kibarca “pahalı / kazık” bir yer olmasın demek) ve son olarak da yakın olsun. Elimizde Balkan ülkeleri ve Ukrayna kalmıştı. Bana kalsa Ukrayna’ya giderdik. Zaten geçen sene annemle kız kıza Kiev’e gidip bayılmıştık. Hedefide Lviv vardı ancak uçak saatleri uymayınca tercihimizi Belgrad’dan yana kullandık.
Sıfıra yakın bilgi ile gittiğim Belgrad’a dair ilk izlenimimi her zaman olduğu gibi bol bol yürüyüp binalara, insanlara, parklara bakarken oluşturayım dedim. Ama karşımda karmaşık bir tablo vardı. Bir sokakta mimari harikası binalar, çeşmeler, parklar. Diğerinde insana kendini küçük ve önemsiz hissettiren estetik kaygıdan uzak tasarlanmış gri ve devasa sosyalist bloklar. Bu iç sıkıntısı bloklardan köşeyi dönünce “pardon Viyana’da mıyız?” dedirtecek gösterişte Habsburgh Hanedanlığı tarzı binalar. Kafalar iyice karışmışken Türkçe’ye yakın isimli kelimeler ve evde hissettiren Osmanlı kalıntıları…
Belgrad’da bir kaç gün geçirip köşe bucak gezince kafamda şehir netleşti. Burası yeşili bol, ama çok bol, trafiği ve kalabalığı az, gezilecek görülecek yerleri Avrupa şehirlerine göre daha az ve daha sade bir yerdi. Ancak cafeleri, restoranları, barları, craft biraları, gece hayatı ve 3. dalga kahvecileriyle baya ilerdeydi! Yani eğer müze, saray, kilise vb gezme görme aşkı ile gidiyorsanız sizi pek tatmin etmez. Ancak bol bol yürüme, parklarda yatıp yuvarlanma, cafelerde oturup insanları izleme, lezzetli yemekler yeme, iyi kokteyller içme, gece hayatına akma amacı ile gidiyorsanız sizi fazlası ile tatmin eder. Listenizdeki tüm mekanları bitiremeden dönüş günü geliverir bile! O zaman sözü daha fazla uzatmadan konuya giriyorum. Konumuz : Çıktı Alıp Gitmelik Belgrad Rehberi.
VİZE DURUMLARI
Gelin Sırbistan Dış İşleri Bakanlığı resmi websitesinden kopyala yapıştır aldığım cümleyi birlikte okuyalım:
“Belgrad’da 12 Temmuz 2010 tarihinde imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Vizenin Karşılıklı Olarak Kaldırılmasına Dair Anlaşma” uyarınca…”
Evet Sırbistan’a vize yok. Asın bayrakları! Sadece altı aylık geçerlilik süresi olan pasaport ülkeye giriş yapmak için yeterli. Daha fazla detay için şuradan bilgi alabilirsiniz.
PARA BİRİMİ VE BÜTÇE KONULARI
Sırbistan’ın para birimi Sırp Dinarı (RSD) ve güncel kura şuradan bakabilirsiniz. Yazıyı yazmakta olduğum an itibari ile 1 TL = 25 RSD civarında. Ayrıca fotoda gördüğünüz gibi 100 dinarın üzerinde Tesla Reyiz’in fotoğrafı var. Hatıra parası almak isterseniz 4.5 – 5 TL ederinde olduğu için gönül rahatlı ile alabilirsiniz.
Sırbistan’daki fiyatlara dair fikir vermesi için bir kaç örnek vereyim:
- Bir porsiyon cevapi (Balkan köftesi), yanında yoğurt (kaymak diyorlar), lahana salatası ile semte ve mekana göre 10-25 TL arası
- Bir bardak kahve – 4/5 TL civarı
- 3. Dalga bir kahvecide aşırı havalı (Colombia, Küba.. vb) bir bardak kahve ise – 7/10 TL civarı
- Bir şişe (330cc) Sırp birası mekanlarda – 5/8 TL arası. Marketlerde 2-4 TL civarı
- Bir şişe/bardak craft bira mekanlarda – 8/15 TL arası türüne bağlı
- Kokteyller 8-20 TL arası
- Viski vb ağır alkoller – 10 – 30 TL arası
Toplam seyahat bütçesi konusunda fikir vermesi açısından üç günlük, üç adet senaryo hazırladım. Daha fazlasını mail/DM vb atıp sormayın. Vallahi bilmiyorum. Bildiğim her şeyi buraya yazıyorum =)
- sırt çantalı gezgin – konaklama: 400 TL yeme içme: 340 TL, gezme (şehir içi ulaşım, müzeler vb): 60 TL Toplam: 800 TL
- orta sınıf gezgin – konaklama 800 TL yeme içme: 600 TL, gezme 200 TL Toplam: 1600 TL
- üst orta sınıf gezgin – konaklama 1500 TL yeme içme:600 TL gezme:200 TL Toplam: 2300 TL
HAVAALINDAN MERKEZE ULAŞIM
Havaalanından merkeze ulaşmak için iki yol var. İlki taksi veya transfer ayarlamak. Biz kalabalık olduğumuz için böyle yaptık. Arabaya binecek kişi sayısından bağımsız araba başına 40 TL tuttu. Kaldığınız otele/hostele vb önceden mail atıp transfer ayarlamalarını isteyebilirsiniz. Otele varınca ücreti nakit ödüyorsunuz. Özellikle iki kişi ve daha kalabalıksanız mantıklı bir yöntem.
İkinci olarak havaalanından şehir merkezine giden otobüsler var. Şu linkten zamanlarına bakabilirsiniz. Otobüs ücreti 300 dinar. (15 TL civarı).
KONAKLAMA ÖNERİSİ
Birazdan gezilecek yerler kısmında bahsedeceğim Kale Meydan’ı kendinize dairenin merkezi alıp bütçe ve semt beğenme durumunuza göre 1,2,3 veya daha uzak kilometre yarı çapında otel/apart/hostel seçeneklerini değerlendirebilirsiniz. Benim tercihim merkezden 1 km uzaklıkta, hipster sayılacak bir bölge olan Dorcol’de yer alan Smokciva B&B oldu. Merkezi konumundan, efsane kahvaltılarından ve giriş katının bistro olmasından memnun kaldık. Ancak check in & check out işlemlerinin süper yavaşlığı ve taksi bulmadaki beceriksizliği güldürmedi. Puanım 3/5 derim.
Tüm lojistik detayları hallettiysek o zaman Belgrad Gezi Rehberi kısmına geçebiliriz.. Haydi başlayalım.
BELGRAD GEZİLECEK YERLER
1)KALEMEGDAN
En merkezi, en turistik, tüm şehir rehberlerinde en birinci çıkan nokta. Adından anlaşılacağı üzere kocaman kale, Osmanlı’dan kalma anıtlar, saat kulesi, kilise, Askeri müze ve ulu ağaçların gölgesinde yatıp yuvarlanmalık parklar var. Kalenin en ileri noktası Belgrad şehrinin eski merkezini (yani Avrupa geze geze tanışık olduğumuz “Old Town”u) arkasına alıyor, önünü yeni merkeze dönmüş ve tüm şehre tepeden bakıyor. Ayrıca bu manzaraya Tuna ve Sava Nehirlerinin kesişimi de görmek de dahil!
Turist istilasına uğramadan sabah erken saatlerde gezmek daha mantıklı olacaktır. Bu koca alanı yürümeye üşenenler için çok uygun fiyatlı (6 TL gibi birşeye denk geliyor) tüm alanı gezen trenler mevcut. (bkz: üstteki foto) Güzel havalarda ve akşam gün batımını izlemek için yakındaki marketlerden birşeyler alıp tam piknik yapmalık bir ortam. Etkileyici mi? Pek değil. Yeşiller içinde olması, fazla kalabalık olmaması nedeniyle ortama puanım 7.3/10.
2)NİKOLA TESLA MÜZESİ
Henüz şehre ayak basmadan benim için Belgrad demek Nikola Tesla reyiz demekti. O yüzden geldiğim gibi sabah ilk iş, açılmasına beş dakika kala soluğu müzede aldım. Binasının ihtişamı ve müze önünde bekleşenler umut verdi. Sonra içeri girdik ve müze müze dediğim alanın 3+1 ev boyutunda ve sadece giriş katı gezilen bir yer olduğunu anladım. Neyse, moral bozmak yok. İçeride gezinmeye başladım… Derken sertçe uyarıldım. Sadece rehberli anlatım varmış ve rehberin çevresinden ayrılmak yasakmış.
Ufakcık bir odada İngilizce anlatımla Tesla’nın hayatı videosu var. On – on beş dakika bitmesini bekledik. Sonra rehber Tesla’nın icatlarından bir kaçını anlattı. Çalıştırdı. En ilgiyle bekleneni Tesla Bobini’ydi. Elimize Philips marka florasanlar verdi. Bobini çalştırdı ve elektrik, derimizin yüzeyinden geçti ve florasanlarınımız mor ışık saçtılar. Her şey beş saniyeden kısa sürdü. En önlerde durup çıplak gözle görmeyince pek bir espirisi yok ama baştan belirteyim. (bu kısacık anın videosunu instagram profilime story olarak sabitledim, görebilirsiniz.
Son adımda Tesla’nın kişisel eşyaları, giysileri, defterlerinin saklandığı odayı gezdik. Finalde altın vuruş olarak da reyisin küllerinin durduğu altın rengi küreyi görüyoruz. Süper bir Tesla hayranıysanız keyifli, ancak ilişkinizin boyutu “eh işte” ise çok bir şey hissetmeyeceğiniz türden bir yer.
3)TASMAJDAN, TASMAJDAN PARKI & ST MARK’S KİLİSESİ
Müzdeden çıkınca çevrede yapılacak & görülecek pek bir aktivite olmadığı için merkeze doğru yürüyeceksiniz. İşte yol üstüne, müzenin yakınlarında ünlü Taş Meydan, parkı ve Aziz Mark Kilisesi var. Müzeye kahvaltı yapmadan gittiyseniz parka bakan cafelerde bir şeyler yiyebilirsiniz. Dönemsel olarak kurulan standlardan el yapımı hediyelik eşyalar veya yemekler alabilirsiniz. Taş Meydan Parkı’nda yetişkinlerin de tepelerine tırmanıp oynayabilecekleri oyuncaklar var. Bunlara takılıp vakit kaybederim diye düşünmeyin.. Parkta oynayın =)
Parkın bitiminde bizi Aziz Mark Kilisesi karşılıyor. Sırp-Bizans tarzındaki kilise bir sonraki maddede ziyaret edeceğimiz Aziz Sava Katedrali inşa edilene kadar şehrin en uzun kilisesiymiş. İçerisi Sırp ressamlerdan resimler ve freskolarla dolu. Kilise gezmeyi sevmeyen bana göre dışarıdan bakmak yeterli, içeriye uğranmasa da olur kategorisinde. Çok mu dürüst oldu? =)