Avrupa’dan En Favori Kokteyl ve Speakeasy Bar Listem

0
shares
Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+
Bu Nedir?

Bu yazıyı yazmaya başladığım gün itibari ile euro 8.65’i gördü. Azalarak gerilemesini beklediğimiz covid19 rakamları artışa geçti. Daha da kötüsü rakamlar eksik, Ankara – İstanbul gibi büyük şehirlerde durumlar kötü, yoğun bakımlar doluyor gibi söylentiler kol geziyor. Tüm bu -afedersiniz- boktan durumların üzerine tüy dikmek gibi olmasın ama hastalık riskini savuşturduk, euro kurunu da umursamayacak kadar da zenginiz diyelim… gene de uçağa binip aşağıda adı geçen ülkelerin hiç birine gidemiyoruz! Bu ülkelere uçmak için aranan şart vatandaşlık, oturma izni vb. Peki bunca kötü durumun içinde ben neden Avrupa’dan en sevdiğim 5 adet Kokteyl ve Speakeasy Bar listesi yazısı yazıyorum?

Tamamen hayatta kalma içgüdüsünden yazıyorum! Yazı yazdığım sürece Avrupa sanki hala bir kaç saatlik uçuşla gidebileceğimiz komşumuzmuş gibi hissetmek istiyorum. Dünyayı aylardır avucunun içine alan ve alıştığımız, bildiğimiz yaşamımızı kökten değiştiren covid19 yokmuş gibi düşünmek istiyorum. Sanki barlara gidebilir, dip dibe oturabilir ve muhabbet ederek kokteyllerimizi yudumlayabilirmişiz gibi hayal kurmak istiyorum… Gelin siz de yazıyı okuyacağınız, görselleri inceleyeceğiniz süre boyunca peşime takılın. Birlikte eski güzel günlerdeymiş ve tüm bu mekanlar ulaşılabilirmiş gibi yapalım. Çünkü akıl sağlığımız için buna ihtiyaç var!

Yazıya başlamadan kokteyl bar kısmı tamam da “speakeasy bar nedir?” derseniz hemen açıklıyorum: 1920’lerde Amerika’da alkol satışının yasak olduğu alanlarda el altından alkol servis eden, gizli kapaklı ve sadece müdavimlerinin bildiği bar görünümünde olmayan mekanlar olarak ortaya çıkmış.Günümüzde ise gene girişi gizli kapaklı, maceralı, genelde şifre ile girilen retro görünümlü barlar anlamında kullanılıyor.

1)El Copitas – St Petersburg

Rusya’nın Rustan çok Avrupalı eski başkenti ve kültür başkenti St Petersburg’da harika konseptli speakeasy barlar olmasın da nerede olsun? Petersburg’daki speakeasy’ler değil de tüm barlar için ilk 5 listelerine giren bir mekan El Copitas. Aşağıdaki fotoda göreceğiniz gibi bar olduğunu hiç belli etmeyen gayet evlerin apartmanların bulunduğu bir alandan giriliyor. Kapıyı çalıp bekliyorsunuz. Genelde hemen açmıyorlar. Yanlış geldim herhalde diye düşünüp gitmeyesiniz. Kapıyı açınca İspanyolca olarak (“hablas espanyol?”) İspanyolca bilip bilmediğinizi soruyorlar.

Giriş için tek şart soruya gene İspanyolca cevap verebilmek. Evet konuşuyorum = si yo hablo veya azıcık konuşuyorum = hablo un poco veya ispanyolca konuşamuyorum, üzgünüm =no hablo espanyol lo siento minvalinde bir şeyler gevelemek yeterli. (gayet okunduğu gibi yazdım.. telefon ekranından bakarak söylersiniz 😀 ) Sonra içerideki uygunluk durumuna göre sizi alıyorlar. Ama yer var mı, birazdan mı açılacak, kaç dakikaya sizi alırken gibi konuları açıklamıyorlar! Biz bir 10 dakika umutsuzca bekledikten sonra alındık.. anladık ki iki kişinin kalkmasını beklemişler yer açılması için. 100% yer garantisi için akşamınıza başlarken ilk durak olarak erkenden gitmek önemli.

Neyse bu gergin bekleyişi atlatınca içerisi çok güzel. Minik karanlık bir oyuğa girmiş gibi oluyorsunuz. Ortada ada şeklinde bir bar etrafında tabureler ve kenarda bistro masalar var. Barmenler vızır vızır çalışıyorlar ve etnik – elektronik diyebileceğimiz türden sesi baskın olmayan bir müzik var. Tüm kokteyllerin ana içkisi tekila ve mezcal! Harika shot’lar yapabileceğiniz gibi bu alkollerde hazırlanan ve günlük değişen çok güzel kokteyl çeşitleri var. Bir de limitli sayıda yemek/atıştırmalık çıkaran ufak bir mutfak var.

Bizden kokteyl siparişi vermeden mezcal shot yapmamızı şart koştular. Birimiz normal birimiz smoked/tütsülenmiş shot yaptık ve hızlıca sarhoş olma sürecimiz böylece başlamış oldu. Kokteyller konusunda dönecek olursam tekila ve mezcali akla hayale gelebilecek en yaratıcı malzemelerle karıştırıp 4-5 çeşitlik değişken menü sunuyorlar. Ben yeşil fıstıklı tekilaya bayıldım!

ps: El Copitas dahil St Petersuburg’deki keşfettiğim noktaları görmek isterseniz profile sabitlediğim St Petersburg hikayelerime beklerim (instagram: zeyneppcans)

pps:St Petersburg şehrininde gezilecek, yapılacakları merak edenleri Sonsuz ve Yaşayan Bir Lise: St Petersburg Gezilecek Yerler & Yapılacaklar Listesi yazıma beklerim.

2)The Jerry Thomas Project – Roma

Covid19 öncesi son olacağını bilmeden gittiğim yurt dışı seyahatim İtalya olmuştu. Venedik’te, Roma’da keyifle gezinirken 2020 için son seyahatim olacağını bilemezdim! Daha Roma’ya gitmeden İstanbul’da havaalanında buraya gitmeyi gözüme kestirmiştim. Sitesinden rezervasyon yaptırılıyor – yalnız öyle hemen olmuyor. Ufak bir oyun hazırlamışlar: size bir soru soruyorlar ve 4 seçenek var, doğru seçeneği bilene o akşamki şifreyi veriyorlar. Bu bara gitme konusunda ciddi düşünüyorsanız -ki bence Roma’ya kadar gitmişken düşünün- dört farklı cihazdan deneyebilirsiniz.. Biz soru cevabı için aynı fikirde değildik, ayrı ayrı kendi telefonlarımızdan denedik ve ben kazandım! 😀

Şifre olayını çözdüysek haftanın gününe göre 9 veya 10’da açılan bara gitmek kalıyor geriye. Kokteylleri gerçekten çok çok çok iyi. Gittiğiniz döneme denk gelirse English Milk Punch içmenizi çok çok tavsiye ederim. (yukarıdaki foto) Dekoru baya retro ve ortamı baya romantik. Açılıştan yaklaşık bir saat sonra jazz- blues tadında canlı müzik başlıyor. Bana sorarsanız bir içki için uğranacak bir yer değil. Tüm akşamı burada geçirmek isteyebilirsiniz. Bir de ufak not Avrupa’nın sigara içme şampiyonu İtalyan dostlarımız içeride normal sigara, elektronik sigara, puro vb ne varsa içip duman altı ediyorlar mekanı maalesef. Bir ufak not daha kokteyl fiyatları Roma’daki pek çok mekanın üzerinde 18 – 35 euro bandında değişiyor. Dolayısıyla biraz pahalı.

ps: The Jerry Thomas Project dahil Ocak ayında Roma’da keşfettiğim noktaları görmek isterseniz profile sabitlediğim Roma hikayelerime beklerim (instagram: zeyneppcans)

pps: Roma gezi rehberi ve yeme içme notları yazılarımı hala yazamadım. o konularda motivasyon perilerini bekliyorum..

3)Hemingway Bar – Prag

Prag’daki ve belki de Avrupa’daki -bana sorarsanız- en harika bar olan bir mekan speakeasy tadında dekoru ve kokteylleri ile kesinlikle listenizde olması gereken bir yer. Üstelik giriş için mambo jambo şifreler, yapmanız gerekenler de yok. Sadece online rezervasyon kabul ediyor ve gitmeden 2-3 saat öncesine kadar yapılabiliyor ve 8 kişi üstü grup kabul etmiyor. Tek şartları bunlar. Bunları sağladıysak gelin bu efsanevi bara geçelim.

Öncelike baştan netleştireyim; Ernest Hemingway’in bu bara gelmişliği veya bar ile akası yok. Hemingway Bar onun içki kültüründen, kokteyl sevgisinden ve aşırı maskülen stilinden ilhamla tasarlanıp açılmış. Hemingway’in Küba’da yaşadığı dönem çok sevdiği romlu kokteyllerden çok iyi örnekler var. (önr: Hemingway Daiquiri) Ek olarak şampanya, rom ve karaciğerinize güveniyorsanız Absinthe içeren sayısız seçenek var.

Peki bu kadar çeşit kokteyl olunca hepsi iyi olabilir mi? Olunca oluyor valla! Kokteyllerin çeşitleri, lezzetleri ve sunumları gerçekten çok iyi. Burada bara veya bir masaya çöküp fenalaşana kadar pek çok kokteyli denemek isteyeceksiniz benden size garanti. Ayrıca kocaman ahşap barları, eski tip kasaları ve vintage dekorları seven biriyseniz gözleriniz de bayram edecek. Mekanda genelde müzik çalınmıyor. Konuşa konuşa sosyalleşme mekanı.

Her ne kadar Hemingway Bar Prag’da favori olsa da kokteyllerini ve ortamını aşırı çok sevdiğim Anonymous’dan da bahsetmek isterim. Bu harika barı tanımak isteyenleri Prag Bar Önerisi : AnonymouS Bar yazıma beklerim.

4)The Butcher – Amsterdam

görsel: Amsterdam Magazine

Önce bir itiraf: ben buranın methini çok duydum ama hiç gidemedim. Çünkü girişi cidden zor – genelde davetiye ile özel şifre ile giriliyor. Ama şifre hakkında ipucu veya rezervasyon imkanı yok. Yani yakın zamanda buraya girmiş veya müdavim birini bulup yardım almak gerekiyor. İkincil olarak da Amsterdam’da hep aşırı mutlu ve bulutlarda dolaştığım için bu speakeasy’ye girmeyi büyük hırs yapamadım.

Albert Cuypstraat’ta yer alan efsanevi hamburgerci The Butcher’ın içerisindeki bir arka kapıdan şifre girilerek (baya dijital, kasa şifresi gibi) bu bara ulaşılıyor. İçerisinin dekoru yukarıdaki fotoda gördüğünüz gibi. Ben biraz Soho House’lara benzettim. Kokteylleri ise çok çok övülüyor. Bir sonraki gidişlerimde giriş için çabalamayı planlıyorum. Amsterdam’da yaşayan ve buraya erişimi olan bir tanıdığınız varsa darlayınız!

5)Weles – Varşova

Listedeki son mekan önerisini Varşova’dan beklemediğinize eminim! Ama öneri Varşova’dan. Weles Bar, Pazartesileri hariç her gün 7’de açılan, rezervasyon (direkt telefonla) veya kapıda bitip şansınıza yer bularak girilen bir mekan. İş yeri gibi mekanların arasında olduğu için giriş kapısını bulmak biraz kafa karıştırıcı olabiliyor. Ama çok zor değil.

Piyano barı görünümlü, aşırı yüksek tavanlı, tavandan kocaman kristal avizenin sarktığı bol ahşap dekorlu mekan. Tamamen yer altında ve kapalı olmasına karşın hiç basık bir yer değil. Kokteyller gerçekten güzel. Giriş ücretli ve bu ücrete kokteyl de dahil. Müzik, şiir okuma vb performans geceleri yapılıyor. Biz hafta içi bir Perşembe açıldıktan bir süre sonra gidip Amy Winehouse tribute akşamına denk gelmiştik.

ps: Weles dahil Varşova’da keşfettiğim barları ve gezilecek yerleri incelemek isterseniz profile sabitlediğim Varşova hikayelerime beklerim (instagram: zeyneppcans)

pps:Varşova’da gezilecek, yapılacakları merak edenleri Başta Soğuk Ama Girince Alışıyorsun: Varşova Gezi Rehberi yazıma beklerim.

Şimdi söz sizlerde. Neler düşünüyorsunuz? Okudularınızdan favoriniz hangisi oldu? Listeye eklemek istediğiniz hangi mekanlar var? Covid19 geçince veya hafifleyince bu noktaları ziyaret etmeyi düşünür müsünüz? (euro’nun da düzelceğini varsayar isek…) Herkesi yorumlara bekliyoruuum!

Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bumerang - Yazarkafe