Uzun Hafta Sonu Rotası: Çıktı Alıp Gitmelik Belgrad Rehberi

0
shares
Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+
Bu Nedir?

Belgrad hiç bir zaman seyahat hayallerimi süsleyen, fotoğraflarını görünce heyecanlandığım, gitmek için ölüp bittiğim yerlerden biri olmadı. Sırbistan’ın başkenti olması, Tesla’nın şehri olması ve alkolün ucuz olması Belgrad’a dair tüm bilgilerimin toplamıydı. Sonra olaylar gelişti, ailemizle bayram seyahati planlayalım dedik. Bizden üç şey istediler: vize olmasın (çünkü evrak işleri ile uğraşmak çok sıkıcı), para birimi euro olmasın (yani kibarca “pahalı / kazık” bir yer olmasın demek) ve son olarak da yakın olsun. Elimizde Balkan ülkeleri ve Ukrayna kalmıştı. Bana kalsa Ukrayna’ya giderdik. Zaten geçen sene annemle kız kıza Kiev’e gidip bayılmıştık. Hedefide Lviv vardı ancak uçak saatleri uymayınca tercihimizi Belgrad’dan yana kullandık.

Sıfıra yakın bilgi ile gittiğim Belgrad’a dair ilk izlenimimi her zaman olduğu gibi bol bol yürüyüp binalara, insanlara, parklara bakarken oluşturayım dedim. Ama karşımda karmaşık bir tablo vardı. Bir sokakta mimari harikası binalar, çeşmeler, parklar. Diğerinde insana kendini küçük ve önemsiz hissettiren estetik kaygıdan uzak tasarlanmış gri ve devasa sosyalist bloklar. Bu iç sıkıntısı bloklardan köşeyi dönünce “pardon Viyana’da mıyız?” dedirtecek gösterişte Habsburgh Hanedanlığı tarzı binalar. Kafalar iyice karışmışken Türkçe’ye yakın isimli kelimeler ve evde hissettiren Osmanlı kalıntıları…

Belgrad’da bir kaç gün geçirip köşe bucak gezince kafamda şehir netleşti. Burası yeşili bol, ama çok bol, trafiği ve kalabalığı az, gezilecek görülecek yerleri Avrupa şehirlerine göre daha az ve daha sade bir yerdi. Ancak cafeleri, restoranları, barları, craft biraları, gece hayatı ve 3. dalga kahvecileriyle baya ilerdeydi! Yani eğer müze, saray, kilise vb gezme görme aşkı ile gidiyorsanız sizi pek tatmin etmez. Ancak bol bol yürüme, parklarda yatıp yuvarlanma, cafelerde oturup insanları izleme, lezzetli yemekler yeme, iyi kokteyller içme, gece hayatına akma amacı ile gidiyorsanız sizi fazlası ile tatmin eder. Listenizdeki tüm mekanları bitiremeden dönüş günü geliverir bile! O zaman sözü daha fazla uzatmadan konuya giriyorum. Konumuz : Çıktı Alıp Gitmelik Belgrad Rehberi.

VİZE DURUMLARI

Gelin Sırbistan Dış İşleri Bakanlığı resmi websitesinden kopyala yapıştır aldığım cümleyi birlikte okuyalım:

Belgrad’da 12 Temmuz 2010 tarihinde imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Vizenin Karşılıklı Olarak Kaldırılmasına Dair Anlaşma” uyarınca…

Evet Sırbistan’a vize yok. Asın bayrakları! Sadece altı aylık geçerlilik süresi olan pasaport ülkeye giriş yapmak için yeterli. Daha fazla detay için şuradan bilgi alabilirsiniz.

PARA BİRİMİ VE BÜTÇE KONULARI

Sırbistan’ın para birimi Sırp Dinarı (RSD) ve güncel kura şuradan bakabilirsiniz. Yazıyı yazmakta olduğum an itibari ile 1 TL = 25 RSD civarında. Ayrıca fotoda gördüğünüz gibi 100 dinarın üzerinde Tesla Reyiz’in fotoğrafı var. Hatıra parası almak isterseniz 4.5 – 5 TL ederinde olduğu için gönül rahatlı ile alabilirsiniz.

Sırbistan’daki fiyatlara dair fikir vermesi için bir kaç örnek vereyim:

  • Bir porsiyon cevapi (Balkan köftesi), yanında yoğurt (kaymak diyorlar), lahana salatası ile semte ve mekana göre 10-25 TL arası
  • Bir bardak kahve – 4/5 TL civarı
  • 3. Dalga bir kahvecide aşırı havalı (Colombia, Küba.. vb) bir bardak kahve ise – 7/10 TL civarı
  • Bir şişe (330cc) Sırp birası mekanlarda – 5/8 TL arası. Marketlerde 2-4 TL civarı
  • Bir şişe/bardak craft bira mekanlarda – 8/15 TL arası türüne bağlı
  • Kokteyller 8-20 TL arası
  • Viski vb ağır alkoller – 10 – 30 TL arası

Toplam seyahat bütçesi konusunda fikir vermesi açısından üç günlük, üç adet senaryo hazırladım. Daha fazlasını mail/DM vb atıp sormayın. Vallahi bilmiyorum. Bildiğim her şeyi buraya yazıyorum =)

  • sırt çantalı gezgin – konaklama: 400 TL   yeme içme: 340 TL, gezme (şehir içi ulaşım, müzeler vb): 60 TL Toplam: 800 TL
  • orta sınıf gezgin – konaklama 800 TL yeme içme: 600 TL, gezme 200 TL Toplam: 1600 TL
  • üst orta sınıf gezgin – konaklama 1500 TL yeme içme:600 TL gezme:200 TL Toplam: 2300 TL

HAVAALINDAN MERKEZE ULAŞIM

Havaalanından merkeze ulaşmak için iki yol var. İlki taksi veya transfer ayarlamak. Biz kalabalık olduğumuz için böyle yaptık. Arabaya binecek kişi sayısından bağımsız araba başına 40 TL tuttu. Kaldığınız otele/hostele vb önceden mail atıp transfer ayarlamalarını isteyebilirsiniz. Otele varınca ücreti nakit ödüyorsunuz. Özellikle iki kişi ve daha kalabalıksanız mantıklı bir yöntem.

İkinci olarak havaalanından şehir merkezine giden otobüsler var. Şu linkten zamanlarına bakabilirsiniz. Otobüs ücreti 300 dinar. (15 TL civarı).

KONAKLAMA ÖNERİSİ

Birazdan gezilecek yerler kısmında bahsedeceğim Kale Meydan’ı kendinize dairenin merkezi alıp bütçe ve semt beğenme durumunuza göre 1,2,3 veya daha uzak kilometre yarı çapında otel/apart/hostel seçeneklerini değerlendirebilirsiniz. Benim tercihim merkezden 1 km uzaklıkta, hipster sayılacak bir bölge olan Dorcol’de yer alan Smokciva B&B oldu. Merkezi konumundan, efsane kahvaltılarından ve giriş katının bistro olmasından memnun kaldık. Ancak check in & check out işlemlerinin süper yavaşlığı ve taksi bulmadaki beceriksizliği güldürmedi. Puanım 3/5 derim.

Tüm lojistik detayları hallettiysek o zaman Belgrad Gezi Rehberi kısmına geçebiliriz.. Haydi başlayalım.

Kale Meydan’dan Tuna ile Sava Nehirlerinin kesişimi

BELGRAD GEZİLECEK YERLER 

1)KALEMEGDAN

En merkezi, en turistik, tüm şehir rehberlerinde en birinci çıkan nokta. Adından anlaşılacağı üzere kocaman kale, Osmanlı’dan kalma anıtlar, saat kulesi, kilise, Askeri müze ve ulu ağaçların gölgesinde yatıp yuvarlanmalık parklar var. Kalenin en ileri noktası Belgrad şehrinin eski merkezini (yani Avrupa geze geze tanışık olduğumuz “Old Town”u) arkasına alıyor, önünü yeni merkeze dönmüş ve tüm şehre tepeden bakıyor. Ayrıca bu manzaraya Tuna ve Sava Nehirlerinin kesişimi de görmek de dahil!

Turist istilasına uğramadan sabah erken saatlerde gezmek daha mantıklı olacaktır. Bu koca alanı yürümeye üşenenler için çok uygun fiyatlı (6 TL gibi birşeye denk geliyor) tüm alanı gezen trenler mevcut. (bkz: üstteki foto) Güzel havalarda ve akşam gün batımını izlemek için yakındaki marketlerden birşeyler alıp tam piknik yapmalık bir ortam. Etkileyici mi? Pek değil. Yeşiller içinde olması, fazla kalabalık olmaması nedeniyle ortama puanım 7.3/10.

2)NİKOLA TESLA MÜZESİ

Henüz şehre ayak basmadan benim için Belgrad demek Nikola Tesla reyiz demekti. O yüzden geldiğim gibi sabah ilk iş, açılmasına beş dakika kala soluğu müzede aldım. Binasının ihtişamı ve müze önünde bekleşenler umut verdi. Sonra içeri girdik ve müze müze dediğim alanın 3+1 ev boyutunda ve sadece giriş katı gezilen bir yer olduğunu anladım. Neyse, moral bozmak yok. İçeride gezinmeye başladım… Derken sertçe uyarıldım. Sadece rehberli anlatım varmış ve rehberin çevresinden ayrılmak yasakmış.

Ufakcık bir odada İngilizce anlatımla Tesla’nın hayatı videosu var. On – on beş dakika bitmesini bekledik. Sonra rehber Tesla’nın icatlarından bir kaçını anlattı. Çalıştırdı. En ilgiyle bekleneni Tesla Bobini’ydi. Elimize Philips marka florasanlar verdi. Bobini çalştırdı ve elektrik, derimizin yüzeyinden geçti ve florasanlarınımız mor ışık saçtılar. Her şey beş saniyeden kısa sürdü. En önlerde durup çıplak gözle görmeyince pek bir espirisi yok ama baştan belirteyim. (bu kısacık anın videosunu instagram profilime story olarak sabitledim, görebilirsiniz.

Son adımda Tesla’nın kişisel eşyaları, giysileri, defterlerinin saklandığı odayı gezdik. Finalde altın vuruş olarak da reyisin küllerinin durduğu altın rengi küreyi görüyoruz. Süper bir Tesla hayranıysanız keyifli, ancak ilişkinizin boyutu “eh işte” ise çok bir şey hissetmeyeceğiniz türden bir yer.

3)TASMAJDAN, TASMAJDAN PARKI & ST MARK’S KİLİSESİ

Müzdeden çıkınca çevrede yapılacak & görülecek pek bir aktivite olmadığı için merkeze doğru yürüyeceksiniz. İşte yol üstüne, müzenin yakınlarında ünlü Taş Meydan, parkı ve Aziz Mark Kilisesi var. Müzeye kahvaltı yapmadan gittiyseniz parka bakan cafelerde bir şeyler yiyebilirsiniz. Dönemsel olarak kurulan standlardan el yapımı hediyelik eşyalar veya yemekler alabilirsiniz. Taş Meydan Parkı’nda yetişkinlerin de tepelerine tırmanıp oynayabilecekleri oyuncaklar var. Bunlara takılıp vakit kaybederim diye düşünmeyin.. Parkta oynayın =)

Parkın bitiminde bizi Aziz Mark Kilisesi karşılıyor. Sırp-Bizans tarzındaki kilise bir sonraki maddede ziyaret edeceğimiz Aziz Sava Katedrali inşa edilene kadar şehrin en uzun kilisesiymiş. İçerisi Sırp ressamlerdan resimler ve freskolarla dolu. Kilise gezmeyi sevmeyen bana göre dışarıdan bakmak yeterli, içeriye uğranmasa da olur kategorisinde. Çok mu dürüst oldu? =)

4)AZİZ SAVA KATEDRALİ

görsel: serbia.com

Hazır kilise, katedral gezmeye başlamışken sıradaki durak şehrin simgelerinden Aziz Sava Katedrali. Pek çok noktadan görülen ve tüm yolların tuhaf bir şekilde kendisine çıktığı katedrali arkanıza alıp bir foto çekmeden resmi olarak Belgrad’ı ziyaret etmiş sayılmazınız. (ben çekmedim.. çaktırmayın.. sdksşds)  Devasa binası ve gün aşırı çalan 50 adet çanı ile Aziz Sava Katedrali, Balkanlar’daki en büyük Ortodoks Kilisesi ünvanına da sahip.

5)REPUBLİC SQUARE / CUMHURİYET MEYDANI

Belgrad merkeze yani Kale Meydan yakınlarına doğru yürüyüşümüze devam ediyoruz. İlk durak Cumhuriyet Meydanı. Burası Opera Binası’nı da barındıran, oturup içeceğinizi yudumlarken insanları keyifle izleyeceğiniz canlı ve bol hareketli bir meydan. Azıcık ilerisi de buraların İstiklal Caddesi sayılabilecek Knez Mihajlova’ya açılıyor. Opera açık ve sezondaysa mutlaka programa bakıp bir bilet alın ve gidin benim için.

6)KNEZ MİHAJLOVA CADDESİ VE ZEPTER MÜZESİ

Bir ucu Cumhuriyet Meydanı, diğer ucu ise Kale Meydan olan Knez Mihajlova Caddesi tam yavaş yavaş yürüyüp binalara, vitrinlere ve insanlara uzun uzun bakmalık bir yer. Cadde üzerinde veya ara sokaklarda bir yere oturup bir şeyler içmek çok keyifli. Alışveriş anlamında beklentileri yüksek tutmamakta fayda var. Belki caddenin sonunda Kale Medyan’a yakın Rajiceva Alış Veriş Merkezi beklentileri bir ölçüde karşılayabilir. Yurdışında süper market gezmeyi sevenler bu AVM’nin en alt katındaki koca hipermarkette özellikle çikolata çeşitleri ve uygun ötesi alkol fiyatları ile büyülenebilirler. Ayrıca cadde üzerinde Cuma- Cumartesi-Pazar günleri ikinci el plak satan ufak standlar kuruluyor. Fiyatlar yüksek açılıp pazarlıkla çok uygun hale geliyor. Biz iki adet plak aldık. Hepsi de sağlam ve çalışıyorlar. =)

Knez Mihajlova üzerinde Sırp sanatçılardan modern sanat örnekleri sergileyen Zepter Müzesi de var. Yalnız çok çarpıcı bir tabelası olmadığı için biraz dikkat edip bulmak gerekiyor. Müzedeki kalıcı koleksiyon ve geçici sergileri bloglar çok övüyor. Gitmediğim için yorum yapamıyorum ama modern sanat severler listeye eklesin. Evet market gezip prosecco fiyatı araştırıp alışveriş yaptım, müzeye gitmek yerine. Buraya kınamalarınızı yazabilirsiniz….

7)DORCOL BÖLGESİ

Burası merkeze en yakın ve mekan – butik – sokak sanatı üçlemesi bolluğundan anlayacağımız üzere hipsterlı bir bölge. Az önce bahsettiğim Khez Mihajlova Caddesi’ne de yaklaşık bir kilometre mesafede. Belgrad konaklamamızı buradan ayarladığım için burayı kendimize merkez üstü belirledik. Haliyle bölgedeki harika mekanlardan bir çoğunu denedik. Onları bilare yeme – içme notlarımda yazının ilerleyen kısımlarına anlatacağım.

Foursquare uygulamasını açıp özellikle barlara ve kahvecilere bakıp en yüksek puan alanlarını seçtiğinizde yolunuz sıklıkla Dorcol Bölgesi’ne düşecek. Sokaklarda gezip butiklere, ufak galerilere ve sokak sanatlarına bakması keyifli bir bölge. Sokaklar geniş, kaldırımlar bol ağaçlı ve binalar gri sosyalist bloklar değil. Ayrıca bölge sınırları içinde güzel sanatlar fakültesi olduğu için oldukça renkli sakinleri var.

8)SKADARLİJA BÖLGESİ

Dorcol Bölgesi’nden kısa bir yürüyüşle kendinizi bohem Skadarlija Bölgesi’nde bulabilirsiniz. Akşam yemeği öncesi birşeyler içmek, güneşin batmakta olduğu altın saatlerde fotoğraflar çekmek için çok uygun bir yer. Sonrasında akşam yemeğine ve sabahlara kadar sürecek gece hayatına bağlarsınız buradan. Tüm Belgrad rehberlerinde yazan, sadece yaya trafiğine açık ünlü Skadarska Caddesi de burada.

Skadarska Caddesi üzerinde bol bol restoran, cafe, hediyelik eşya dükkanları ve bir kaç tane de sanat galerisi var. Trafiğe kapalı caddenin tamamı Arnavut kaldırımından oluşuyor. Aman buraya topuklularla gelmeyen, işler zorlaşır. Buradaki restoranlarda özellile akşam yemeği ile canlı Sırp müzikleri yapılıyor, taverna hesabı yani. Bu yazdıklarımdan çok turistik bir yer gibi gelebilir. Evet çok turistik ama %50 turist, %50 yerel bir kitlesi var gibiydi.

9)STRAHİNJİCA BANA (STRADİ GRAD) BÖLGESİ

Kale Meydan’a yakın bu bölge ecnebilerin deyişi ile “uptown” yani dilimize çevirirsek “zengin muhiti” bir yer. Starahinjica Bana kelimesini Sırpçadan Türkçe’ye çevirince “Silikon Vadisi” anlamına geliyor. (google öyle diyor valla) Ancak bu semtin teknoloji ile alakası yok. Daha ziyade en pahalı cafeler, mekanlar, gösterişli giyinen yerellerin olduğu bir yer. Mimarisi Belgrad’ın geneline göre birazcık daha şık. Gündüz gözü gidince çok farklı durmuyor. Ancak geceleri tam bir görme & görülme yeri oluyor. Belki “silikon vadisi” teknoloji değil başka anlamda kullanılmıştır.. düşünmeden edemedim…

10)HYDE PARK & YOL ÜSTÜNDE BOMBALANAN SAVUNMA BAKANLIĞI BİNASI

Hyde Park deyince aklınıza Londra’daki devasa ve harika park geldi ve içiniz bir kıpır kıpır farkındayım. Yanına yazdığım o yol üstündeki bombalanan bina hoş kaçmadı. Onun da farkındayım. Ancak benim gibi Hyde Park’a yürüme yolunu seçtiyseniz -ki bu yol merkezden 5.5 km gidiş, 5.5 km de dönüş ediyor – yolda bu binayı göreceksiniz. Önden haber vereyim istedim. (bkz: aşağıdaki foto)

Binayı görür görmez google’a kuvvet araştırdım. 1999 yılında Nato tarafından bombalanan ve o tarihten beri olduğu gibi bırakılan bu bina, Savunma Bakanlığı Binası’nın bir kısmıymış. Bir de merkez otobüs ve tren garlarına oldukça yakın bir noktada. Peki NATO neden şehrin göbeğinde bu binayı bombaladı? Sırpların da Arnavut’lara ve diğer Balkan devletlerine savaş açtığı, binlerce insanın öldürüldüğü dönemlermiş… Biraz “bakın NATO bizi bombaladı” biraz da “savaştan, insan öldürmeden ancak maraz doğar” demek için bina böyle bırakılmış sanki. Yani yakından görünce bana öyle bir his geldi.

Binayı geride bırakıp yaklaşık üç kilometre yürüyüp baya baya yerleşim yerlerine geliyoruz. Hatta bir noktada çevre yolu kenarında yürüyüp, alt geçitlere dalıp doğru yolda olup olmadığımı sorgulamıyor değiliz. Ama geldik: Hyde Park! Londra’daki devasa parktan ilham alan Sırp versiyonu da yeşil alanlar, piknik masaları ve ufak havuzları ile hiç fena değil. Güzel havalarda mutlaka gidilip piknik yapılası bir yer. Ancak bu kadar yolu sırf parkı görmeye gelmedik. Hyde Park içinde Sırp tarihi ve kültürünü anlamamız için çok önemli bir nokta var. O da bir sonraki maddede.

11)YUGOSLAVYA MÜZESİ

Çok yüzeysel bilgilere sahip olduğum bir dönemin ülkeler birleşimi Yugoslavya hakkında bilgi edinmek için bu müzeye gitmeyi dört gözle bekliyordum. 1962 yılında yani daha Yugoslavya varken kurulan bu müze mutlaka gezilmesi & incelenmesi gereken noktalardan. Ancak şansıma Neredeyse altmış yıldır tadilat geçirmemiş müzenin tadilatta olacağı tuttu. Uzun süre yürüyüp geldiğim müzeyi kapı duvar görünce beni bir gülme aldı.

Müzenin web sitesinden araştırıp öğrendiğime göre her Cumartesi ve Pazar saat 11:00’de rehberli turlar oluyor. Bloglardaki müze yorumları çok olumlu. Sadece videolar, döneme ait eşyalar, bilgiler vb yokmuş. Türlü yaşlardan, geçmişlerden dönemi yaşamış insanlarla röportajlar da varmış.Müzenin web sayfasından (tık tık) açık olduğu zamanları gitmeden önce mutlaka ama mutlaka kontrol edin!

12)SAVAMALA BÖLGESİ & BRANKO KÖPRÜSÜ

Yazıyı dikkatle okuyanlar hatırlar merkeze yakın Dorcol Bölgesi’ne hipster demiştik. Ama esaslı hipsterlar bilir ki bir bölgeye herkese “hipster” deniyorsa artık çok da hipster değildir. Daha yeni, keşfedilmemiş olana geçmek gerekir. Ayrıca bir yerin hipster olması için sanayiden bozma olması, rulmancı filan olması lazım. İşte gerçek histerinin yaşandığı yer Savamala Bölgesi.

Gündüz sokak sanatlarını incelemek, cafelerine kahve içmek ve Branko Köprüsü‘ne çıkıp şehri fotoğraflamak için ideal. Gece olunca (tercihen 12’den sonra) barları ve dans etmek için gece kulüpleri için gidilesi. Yazın özellikle Temmuz ayından sonra coşuyormuş buradaki mekanlar. Haziran ortasında gidince bazıları kapalıydı.

13)BETON HALA BÖLGESİ VE NEHİR KENARI MEKANLAR

Savamala’ya kadar inmişken şehri arkanıza alıp nehire doğru birazcık daha yürür, ufak bir demiryolunu geçerseniz kendinizi nehir kenarı Beton Hala Bölgesi’nde buluverirsiniz. Burası nehire sıfır bir kordon yolu gibi bir yer. Beton Hala kelimesi “beton hol/yol” anlamına geliyor zaten. Akşam üstü gidip güneşi batırmak için ideal. Sabahtan çok ölü olduğunu okuyup akşam gitmiştim.

Özellikle dekoru ve hediyelik eşyaları ile Cantina de Frida uğranması gereken noktalardan. Hafta sonları gece olunca canlı müzik de var. Ayrıca ben deneyimleyemedim ama İtalyan restoranı olan Comunale aşırı övülüyor.

14)BELGRAD ULUSAL MÜZESİ

Cumhuriyet Meydanı üzerindeki bu müzede Sırp sanatçılardan koleksiyonlar ve eserler var. Binayı devasa olması ve önündeki atlı heykelden kolayca bulabilirsiniz. Bu seyahatte bilim – eğitim – irfan aşkı ile gezdiğim için sanatsal yerleri gezmedim. Dolayısıyla bu müzeye gitmedim.

Ama araştırıp hakkında ufak bir dedikodu bulup sizlerle paylaşmayacak değildim. Sırbistan ve Karadağ ayrılıp iki farklı ülke olarak yollarına devam edince, bu müze on yıldan fazla süre kapalı kalmış. Geçen yaz itibari ile sonunda açılmış. Bu bilgiyi ordayken bilsem meraktan giderdim!

15)BELGRAD MODERN SANAT MÜZESİ (MUSEUM OF CONTEMPORARY ART)

On küsür yıl kapalı kalan bir müzeden, diğerine geçmeye hazır mıyız? Haydi o zaman! Belgrad Modern Sanat Müzesi’nin on yıl kapalı kalma nedenini açıklıyorum: tadilat. İnsan “acaba dalga mı geçiyorlar?” diye düşünmeden edemiyor. Neyse efendim, 2017 yılı Ekim ayında eski Yugoslavya’dan ve günümüz Sırbistan’ından modern sanat örnekleri var. Ayrıca bahçesinde bir de heykel sergisi var.

BELGRAD YEME & İÇME NOTLARI

Yeterince gezdiysek en esaslı konuya gelelim: yeme & içme. Yazının başında gerçekleri söylemiştim. Belgrad’da mekanların: kahvecisinden, bira barına, restoranına, gece kulübüne hepsi almış yürümüş durumda. Fiyatlar da Avrupa ülkelerine kıyasla çok daha ulaşılabilir. O yüzden internette şöyle bir gezinince mekan isimlerini not alıp harika şeyler okumaktan sinir stres olabilirsiniz. Fomo’su olanlara iyi gelmez..

KAHVALTI OLİMPİYATLARI ÖNERİLERİM

  • Smokvica: yumurtalı, tostlu (French toast’lu), serpme kahvaltılı, sandviçli kallavi kahvaltı etmek isteyenler eklesin. Bkz: aşağıdaki fotolar.
  • Voulez-Vous: İngiliz kahvaltısı ve devasa kahvaltı tabakları severler listeye eklesin. Ayrıca sıcak yulaf ezmesi “porridge”leri de İngiltereden sevdiklerimiz gibi. İyi havalarda, terasta kahvaltı etmek büyük keyif.
  • Mala Fabrika Ukusa: Hem Avrupa’dan tanıdık kahvaltı lezzetleri (işte edendim omlet, avokadolu yumurtalar, French toast vb) hem de yerel Sırp kahvaltı lezzetleri de var. Peynirli porridge “kacamak“, süt-ekmek-tereyağı-şekerden yapılan “popara” vb deneyebilirsiniz.
  • Red Bread: Hipsterlı, instagram’a içerik üretmelik kahvaltı isteyenler ve pancake işine gönül verenleri buraya alalım. Özellikle Kanada’dan akçaağaç şuruplu (kendisi ile Amsterdam’da tanıştım.. o benim bebişim “maple syrup”um , inci tanem) pancake’ler, İngiltere’den scone’lar (kruvasanın daha ağırı), ev yapımı reçeller denenmesi gerekenlerden.

YEREL LEZZETLERİN PEŞİNDE

Belgrad’a kadar gelmişken, buralara özgü ne tür yerel  ve tercihen sokak lezzetleri deneyebiliriz derseniz sizi mini – listeme alayım..

1)KÖFTE SEVEN EKLESİN = CEVAPİ VEYA CEVAPCİCİ

Önce etten başlayalım, proteinimizi alalım. Herhangi bir Balkan ülkesine gidip cevapi (Bosna’da cevapcici de deniyor) denememek olmaz. Cevapiye bizim İnegöl köftenin daha az baharatlı daha “et et” olanı diyebiliriz. Pide veya pita ekmek üzerine servis ediyor. Yanında acılı sos, kıvamlı yoğurt ve lahana salatası oluyor genelde. Yalnız Sırp dostlarımızda porsiyon ebatları almış yürümüş. Bir porsiyonda sekiz tane kocaman köfte tabağınızdan size bakabilir, baştan uyarayım. O zaman hemen cevapi yemek için deneyip & beğendiğim mekan önerilerine geçiyorum..

  • Drama: Bana sorarsanız açık ara en iyi cevapici burasıdır. Zamanınız kısıtlıysa ve tek bir yere gideceksiniz düşünmeden gidin. Çok fazla masa yok, ambiyans yok, servis de kötü. İçecekleri yemek gelince bile getiremedikleri oluyor ama yediğim en iyi köfte burdaydı. Porsiyonlarsa devasa ötesi. Başka yerlerde her cevapi yediğimizde altı kişi de aynı şeyi söyledik “ama bir Drama değil!
  • Manufaktura: Burası açık kısmının üstüne o turist çeken şemsiyeleri kondurmuş ve tüm Belgrad listelerinde karşınıza çıkan o mekan. Kimisi çok seviyor kimisi yeriyor. Biz gittiğimizde memnun kaldık. Menüde ağırlıkla Balkan yemekleri var. Cevapi ve çok sevdiğim Macaristan’ın yerel lezzeti gulaşı denedik. İkisini de öneririz.
  • Cevabdzinica Cica: Burası aldığı puanlarla en iyi cevapi mekanı ilan edilmiş durumda. Cevapisi gerçekten iyi. Sadece etim çok iyi pişsin diyorsanız sipariş verirken belirtin. Birşey söylemezseniz orta pişiriyorlar. Ben eti neredeyse kanlı yiyecek seviyede olduğum için farketmedim ama iyi pişmiş seven dostlarımı uyarayım. Cevapisi cidden iyi.
2)BÜREK VAR YERSEN – FIRINLARDAN ÇIKMA HAMURİŞİ ŞEYLER 

Belgrad’ı gezerken “Pekara” tabelalarını göreceksiniz… Onlara dikkat edin. Onlar “fırın” demek ve sıcacık dünya harikaları üretiyorlar. Pekara’lar, Belgrad’ın en eski geleneklerinden biri. Özellikle önündeki sıra ne kadar uzun; ürünleri o kadar lezzetli ve o kadar taze diyebiliriz. Ara öğün olarak atıştırmalık, sabah kahvaltısını geçiştirmek için veya sadece meraktan bir pekaraya uğrayın derim. Benim favorim sosisli bürek. =)

Fırınlar için gözünüze kestirdiğinize girebilirsiniz. Ama ille de mekan önerin derseniz buyrun bir kaç öneri: Pekara AcaPekara Toma ve Pekara Trpkovic derim.

BENİM KAHVECİLERİM & KAHVE YANCISI TATLILARIM

Kahvaltı ve börek-hamur işleri tamamsa sırada kahve var. Balkan ülkesi denince akla ilk gelen şey kahve olmamasına karşın i-na-nıl-maz kalitede kahveciler var. Saki Belgradlı dostlarımız kahve işini, özellikle 3. dalga kahve işini, çok ciddiye alıyor. Her telden çalan kahve mekanları önerilerime başlıyorum o zaman.

  • Kafeterija: hipsterinin fevkinde bir mekan..o kadar hipster ki alt katında berber var! Dışarı oturunca insanları izlemelik, içeri oturunca da bilgisayarla çalışmaya gömülmelik bir yer tam. Kahvelerin farklı hazırlanış metodları ve dünyanın dört bir yanından gelen çekirdekleri anlatmalara doyamıyorlar. Beğendiğiniz kahve çekirdeğini çektirip eve de alabilirsiniz. Bir de insanı tahrik eden tatlı menüsü ve tatlı teşhirleri var..

  • Koffein: iyi kahve çeşitleri, harika tatlılar ve bir takım alkol ve kokteyl çeşitleri var. Şehrin bir çok noktasında bulacağınız Koffein’e özellikle grubunuzdakilerin bir kısmı kokteyl, diğer bir kısmı kahve içmek istediğinde gitmek isteyebilirsiniz.
  • Uzitak Coffee: Ufacık tefecik bir mekan olan Uzitak hep kalabalık hep bir sıra var. Sebebi iyi kahve ve üniversite yakınlarındaki konumu nedeniyle akın eden gençlik. Hem iyi kahve içmek hem de yerel birileri ile tanışıp kendinizi partilere davet ettirmek için stratejik.
  • Cafe Hotel Moskva: kahvenizi ve tatlınızı şehrin en abartı ihtişamlı ve Rus esintili otellerinden birinde beş çayı stili takılıp içmek isterseniz istikamet Hotel Moskva. Cafe’sine girmek için bazen çılgın uzun turist sıraları oluyor. Önceden arayıp rezervasyon yaptırmakta fayda var.
  • Kandahar: Son olarak da Türk kahvesini özleyenlere minnoş bir önerim var Dorcol Bölgesi’ndeki Kandahar’da közde pişmiş devasa porsiyonlu (zira iki bardak çıkıyor) Türk kahvesi keyfi yapabilirsiniz. Seveni için burada nargile de var. Belgrad’lara da gittim “seri köz getir demedim demezsiniz.

ESASLI YEMEK MEKANLARI ÖNERİLERİ

Milli sporumuz olduğu üzere rahat rahat oturup muhabbet eşliğinde uzuuuunca yemeli içmeli mekan önerilerimi bu post altında topladım. Yerel yemeklerden, İtalyan’a çeşitli önerilere birlikte göz atalım.. (haber spikeri sesi ile seslendirin son cümleyi)

  • Little Bay: Opera temalı bu restoranın dekoru ve canlı müzikleri çok çok iyi. Zaten merkezdeki opera binasına da yürüme mesafesinde. Klasik müzik ve opera seviyorsanız içeride şöyle bir gezinip duvarlarda freskleri bulunan bestecileri tahmin etmeye çalışmak bile başlı başına aktivite.  Ortamı, yemekleri, şıklığı ile benden on puan alıyor. Özellikle canlı müzik olan hafta sonu ve Perşembe günlerinde gitmenizi öneririm.

  • Balkon: Adıyla sempatik gelen bu mekan Balkan yemekleri ve İtalyan yemekleri ile öneriliyor. Açık kısmı kocaman ve yazın çok keyifli. Her biri ayrı telden çalan bir grubunuz varsa öneririm. Salata, makarna, tavuk, et, deniz ürünleri, yerel yemekler ne arasanız var ve hepsi de iyi. Ben bolognez soslu makarna ile ev yapımı şekersiz buzlu çay denedim ve bayıldım.

  • Klub Književnika: Türkçe çevirisi ile “Yazarlar Kulübü” olan mekan neredeyse 70 yıldır açık! Buraya kimler yemeğe gelmiş bir sayayım: Sartre, Sophia Loren, Clint Eastwood.. liste uzar gider. Fiyatları ve şarap çeşitleri Belgrad standardlarının çok üstünde. Romantik ve şık bir alternatif arayanlar tercih edebilir. Gitmeden rez. yaptırmak gerekli.
  • Comunale: Nehir kenarı Beton Hala bölgesinde pek çok mekan var. Ancak foursquare puanlamasına göre neredeyse 10/10 alacak tek bir tane var. Ev yapımı taptaze makarnaları gnocchi’leri ile aşk yaşayacaksınız!
  • Casanova: Adı maalesef hiç de yaratıcı olmayan başka bir İtalyan ile devam edelim listemize. Harika makarna ve pizzalara ek olarak salatalar, tavuk ve et yemekleri de var. Bir de çok güzel Sırp şarapları seçkisi var. Beton Hala’ya kadar gitmeye üşenenlere önerimdir.

BAR & GECE HAYATI ÖNERİLERİ

Ay en sevdiğim konu! Sonunda gece hayatı ve alkol konuşuyoruz. O zaman en önemli konu ile başlayalım..Çünkü medeniyeti biraya borçluyuz ve her şeyden önce bira vardı.

ÖNCE BİRA

Belgrad şehri de benim gibi bira ve craft bira seviyor. Tamam bir Kuzey Avrupa değil ama gene de bira anlamında yüzünüzü güldürür. İyi bira içmek için mekan önerilerim geliyor…

  • Stanica Piva: 11 ülkeden craft ve bilindik biralar var. Menüsü gerçekten de büyük özenle hazırlanmış. Çok bira denemek, iyi dekor ama gene de pub ortamı arıyorsanız ilk gidilecek yer burasıdır. Ayrıca efsane yemekler çıkan mutfakları da var.

  • The Black Turtle: Burası kendi birasını üretiyor ve Belgrad’da pek çok pub’a da biralarından veriyor. Pilsner ve stout biraları var ve genelde meyve aromalı. Meyve ve bira kelimeleri yan yana gelince tüylerim diken diken olsa da içinde “berry” kelimesi geçen türleri öneririm. Hiç de fena değildi. Bira içerek pub’ları gezdiğin bir akşam burayı mutlaka listeye alın.
  • Samo Pivo: Bu pub’ın adının Türkçe çevirisi “sadece bira”. Baya sade ve hatta kötü dekoru ve hiç çekici durmayan bir girişi var. Ama biraları çok iyi ve içeride yerel nüfusunun turistleri geçtiği mekanlardan. Yalnız kapalı alanda fosur fosur sigara içiyorlar baştan uyarayım.
  • Miners Pub: Adı gibi yer altı katta yer alan bu pubın dekoru maden gibi. Işıklı baretler, karanlık bir ortam ve devasa bir bira listesi var. Özellikle Belçika, Almanya ve Birleşik Krallık (her şey İngiltere değil, İskoçya da var sonuçta) biralarına ağırlık verilmiş.
ŞİMDİ KOKTEYL ZAMANI

Bana kalsa sabahlara kadar bira içip, sabaha karşı sosisli böreğimizi yer yatmaya gideriz. Ama olmaz! Kokteyl sever dostlarımı da unutmadım. Ayrıca Belgrad’ın barman ve barmaidleri kokteyl işinde baya başarılılar.

  • Blaznavac: Dorcol’de gezinirken eğlenceli dekoru ve kocaman bahçesi ile görür görmez buraya girmek isteyeceksiniz. Belgrad’da akşam gezmesine çıkılınca ilk durak olmaya süper bir aday. O atlı masayı kapana instagram profil fotosu garanti.

  • Konzulat, Berliner ve diğerleri: Savamala Bölgesi’ndeki hipsterlı bar ve gece kulüpleri. Fiyat ortalaması şehir genelinden biraz yüksek çünkü giriş ücreti var. Yaş ortalaması da biz gittiğimizde bayaaa düşüktü. Sanki 18 olan gelmiş gibiydi. Gene de gece hayatının en canlı bölgelerinden biri, uğramakta fayda var.
  • Cantina de Frida: Beton Hala bölgesindeki bu mekan akşam 10’dan sonra canlı müzik yapılan, bol bol dans edilen ve leziz kokteyller içilen bir mekan oluyor. Listenize atıverin.
  • Bar Central: Menüsünde 600 adet üstü çeşitte kokteyl bulunan, çok ödüllü, çok kalabalık ve çok şık mekan. Ülkenin en iyi barmenlerini yetiştirmesi ile ünlü. Mutlaka bir uğrayın.
  • Jazz Basta: canlı jazz dinlemek ve harika kokteylleri için çok övülüyor. Ben gitmedim ama hakkında tek kötü yorum görmediğim mekanlardan.

Belgrad’ın gece hayatı yaz yaz bitmez. O yüzden tüm mekanları değerlendiren Belgrade at Night web sitesine göz atabilirsiniz.

Şimdi söz sizde.. Buraya kadar kesintisiz okuduysanız… tebrikler 4000 kelime okudunuz. Bir romanın onda biri eder! Demek ki Belgrad şehri ile ciddi düşünüyorsunuz. Ne dersiniz? Yakında gitme planı olanlar kimler? En çok nesini sevdiniz? Mutlaka yorum bırakın.. =) 

ps: Belgrad’da gün gün nereleri gezdim, hangi mekanları keşfettim şöyle bir bakmak isteyenleri profilime sabitlediğim insta story’lerime beklerim. (instagram: zeyneppcans)

pps: gezilecek müze,saray vb yerine mekan ağırlıklı bir şehir olduğu için bu sefer listemi tripadvisor uygulaması yerine foursquare üzerinden yaptım. foursquare listemi paylaşmamı isteyenler yorum bıraksın!

Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bumerang - Yazarkafe