Paris gerçekten de çok iyi korunmuş, zamansız, her zaman şık ve güzel bir şehir. Her zaman Paris’e gitmek için bir çok neden yaratılabilir. Bence bu nedenlerin başında yemekleri hatta çok dürüst olacak olursam tatlıları geliyor. Her ülkenin kendine özel harika tatlıları var ancak çok sayıda ve birbirinden güzel tatlı ve pastane (patisserie) ürününün birleştiği yer görmedim henüz. Konumuz Pariste Mutlaka Denemeniz Gereken Tatlılar . Evet, fazlasıyla zararlı 🙂
1)Kruvasan ve Sütlü Kahve
Aya benzeyen şekli nedeniyle adı “croissant” olan bu efsanevi tatlı hamurişi aslında tatlı mayalanmış hamurun kat kat dizildikten sonra tereyağı sürülüp pişirilmesi ile oluşuyor. Çikolatalı (pain au chocolat) ve kuru üzümlü (pain aux raisins) varyasyonları da var. Kruvasanın orijini 13. yüzyıla dayanıyor ancak ilk bulan ülke Fransa mı Avusturya mı kesin net değil. Ancak popüler kültürden maruz kaldığımız görüntüler nedeniyle benim (ve pek çoğumuzun) aklında Paris’te kahvaltı dendiğinde ilk akla gelen görüntü. Yanında da mutlaka bol köpüklü sütlü kahve (cafe au lait) ; üzerine de bol böğürtlen reçeli! 🙂
Bir de wiki’den okuduğum ilginç bir kruvasan teorisi: 1683 yılında Osmanlı İmparatorluğunun geri çekilmesi ile son bulan başarısız Viyana kuşatmasını kutlamak için icat edildiği rivayetler arasında. Hatta ay şeklinin de Osmanlı bayrağındaki hilallerden geldiği rivayet ediliyor. Ancak pek gerçekçi değil… zira ilk defa 1200’lerde yapıldığı hesaplanıyor.
2)Crème Brûlée
Crème brûlée; yani Türkçeye birbir çevirisi ile “yanık krema” (bence) dünya üstündeki en efsanevi tatlılardan biri. Koyu kıvamlı ve vanilyalı muhallebinin/kremanın üzerinin yakılarak sert ve karamelize hale gelmesi ile oluyor. Hatta creme brulee işini layığı ile yapan pastane ve restoranlarda masanıza üzeri hala yanarken geliyor.
Creme bruleenin tarihte izine ilk defa 1961 tarihli François Massilot’un Fransız yemekleri kitabında rastlanıyor. İstek üzerine çikolatalı, böğürtlenli gibi farklı aromaları olsa da şiddetle klasik yani vanilyalı olanı denemenizi öneririm. Creme brulee benim en sevdiğim ikinci tatlı (birincisi çikolatalı sufle, o konuya da geleceğiz ) o nedenle çok objektif olamıyorum dostlar; hakkında şiir yazmaya başlamadan burada sonlandırayım bu konuyu. 🙂
3)Makaronlar !!!
Paris denince benim aklıma gelen ilk 3 şey; Saint Michelle Katedrali, bir sürü harika ufacık cafe ve güllü – lavantalı Pierre Hermé makaronlar!!! (Ladurée de olur). Makaron %100 Fransa ile anılan aslında mereng tabanlı olan bir tatlı. İçinde yumurta beyazı, pudra şekeri, badem ezmesi, tereyağı ve makaronun olacağı çeşidin aroması oluyor. Bazı çeşitlerinin içinde reçel, çikolata sosu gibi dolgu malzameleri de var.
Aslında makaronların kökenine bakınca ilk defa Venedik pastanelerinde yapıldığını öğrenip şaşırıyorum zira bana makaron kadar “Fransız” gelen birşey daha yok. 🙂 Rönesans döneminde Medici ailesinden Catherine, Fransa Kralı 2. Henry ile evlenince yanında İtalyan pasta çeşini götürüyor ve Fransa 1533 yılında makaron ile tanışıyor.
4)Ekler – Éclair
Çocukluğum boyunca neredeyse gün aşırı yediğim eklerin Türk tatlısı olmadığını, hatta dil bilgisi dersinde öğrendiğimiz iyelik ekleri gibi “ekler” ile aynı kelimeden türemediğini öğrenince büyük hayal kırıklığına uğramıştım. İki tatlı hamurun arasına farklı aromalardan muhallebi/krema doldurulup üzeri çikolata sos ile kaplanan bu tatlı %100 Fransız. Kendisi gibi başka bir Fransız tatlısı olan profiterol ile aynı aileden geliyor.
Eklerin orjinleri 1700’ler Fransasındaki ünlü şef Antonin Careme’e dayanıyor. Turta ailesinden bir tatlı olarak ilk defa yemek kitabında yerini alıyor. Artık akla hayale gelebilecek her türlü aromalısı ve süslüsü yapılıyor.
5) Sufle – Soufflé
En sevdiğimi sona sakladım; bence bir tatlının geleceği en ileri nokta sufledir! Hem pasta gibi, hem çikolatalı, hem içinde sıcak sıvı çikolata var hem de kabarık. Görüntüsü de ayrı güzel. 🙂 Sufle kelimesinin Fransızcadaki karşılığı “nefes almak” ve “pufflamak & şişirmek”. 🙂
Suflenin kökeni Fransada 18. yüzyılın ilk yıllarındaki pastane şeflerine dayanıyor. İlk resmi sufle tarifini yemek kitaplarında görmek ise 19. yüzyılın sonralarını beklemek gerekiyor. Biliyorum çok çeşitleri var ama delice bir sufle sever olaraktan ne olur şu harika şeyi çikolatalı yapın sadece demek istiyorum yazımı bitirirken. 🙂 Umarım Parise veya Fransaya gitmeye az da olsa motive olmuşsunuzdur. Peki bu incelik Fransızlar bu tatlıları yedikten sonra nasıl formda kalıyorlar derseniz.. Ortalama bir Parizyenin günde 10.000 adım (yaklaşık 8.5 kmye denk geliyor) attığını hatırlatmak isterim.