İnsanlık tarihinin teknolojik gelişmeler ve dünyanın her yerine ulaşım anlamında en hızlı ilerlediği bölümünde yaşıyoruz ve çok şanslıyız. En standard en ekonomi sınıfı uçakla Christoph Colombun aylarca yaptığı bol riskli yolculuğu sıfıra yakın ölüm riski ile bir yandan seçili filmlerden izleyerek bir yandan da uçak yemeklerinin sentetikliğini eleştirerek yapıyoruz. Aslında biraz durup düşününce atalarımıza göre bilgi ve mobilite konularında aşırı şanslıyız. Dolayısıyla artık herkes bol bol seyahat edebiliyor, sadece belli bir grup elit veya maceracı ruhun tekelinde değil seyahat etmek. Seyahat etmek normalleşince bu konuda çevremizden gideceğimiz yerlere bizden önce gitmiş insanlardan tavsiye ve uyarılar almak da standard bir hale geldi. Aslında çok da iyi oldu. Ancak hayatın her alanında olduğu gibi burda da tavsiye işini abartıp, kendini olayın uzmanı sanan ve sinir bozan türler evrildi.. Kendimin ve arkadaşlarımın deneyimlerinden derlediğim kısa bir liste hazırladım dostlar – Seyahat Tavsiyesi Konusunda Sinir Bozan 10 Tür. Amacım kimseyi kırmak incitmek değil, hepimiz günlük hayatta bir noktada karşı karşıya geldiği bu durumlara kızmadan birlikte gülebilmek. 🙂
1)Kendini O Ülkenin Kültür Ataşesi Sananlar
Türler içinde en tehlikelisi budur. Kuvvetle muhtemel bir ülke veya şehirde yüksek lisans, staj veya öğrenci değişim programları ile kısa süreli yaşamıştır. O kısa döneme bakarak o milletin tarihin, kültürünü tamamen çözdüğüne inanır. Kendisi oranın fahri kültür ataşesidir artık. O ülkeyi en iyi şekilde tanıtma ve anlatma meşalesini en önden taşır. Aslında öyle olmadığına asla ikna edemezsiniz, uğraşmayın. 🙂 O ülkeye yolu düşecek kim varsa (önceden hazırladığı) yapılacaklar listesi uzun maillerinden atar. Bu listeyi ufak tefek tatlış ama orada turist olacak size gereksiz kendi anıları ile süsler. O ülke kültürü hakkında kendi varsayımlarını uzun uzun paylaşır. Duygulanır baya baya o ülkeyi anlatırken, gözleri dolabilir! Ama fena halde gereksiz detaylar ile iç sıkabilirler bu türün üyeleri.
Bu gruba dahil tanıdığımdan duyup şok olduğum cümle “Almanlara böyle konuşarak bir yere varamazsın!” Bu cümle üç farklı seviyede hakaret içeriyor; Nereden başlasam?? Hem koca ülkede yaşayan milyon milyon Almanı tek tipe indiriyor bu arkadaş. İkinci olarak kendisi Alman milleti iletişim uzmanı olur, onu deklare ediyor. Üçüncü ve son darbede söylediği kişiye nazikçe sen anlamazsın, beceremezsin diyor. Böyle fahri kültür ataşelerini espiri yoluyla savuşturabilirsiniz. “Uzun hafta sonu yapmaya gidiyorum, toprak alıp yerleşmeyi düşünmüyorum” deyip kahkahayı patlatıverin. Gözlerini kısıp tiksinerek ivedilikle sizden uzaklaşacaklardır. 🙂
2)Tavsiyeleri Sözlü/Yazılı/Resimli Her Türden Verip Sonra Kontrol Edenler
Türler içinde en anlayamadığım ve sık karşılaştığım tür ise budur. Size gideceğiniz yer ile ilgili yapılacaklar listesi yapıp üşenmeden uzun uzun yazarlar. Başta minnettar kalıp teşekkür edersiniz, cidden edersiniz. Ancak seyahat günü yaklaştıkça listeden sorular sorup quize başlarlar. İçlerine sinmediyse tripadvisor veya foursquare gibi uygulamalardan liste yapıp atarlar.
Orada da duramazlar; asıl iç sıkan kısım başlar. Yapılacaklar listesinden kendi deneyimlerinin resimleri ile watsapp’ınızı trollerler. Derdiniz burada da bitmez. Dönüşte sizi köşeye sıkıştırıp listelerini yapıp yapmadığınızı sorarlar. Eksik varsa yandınız, “bir sonraki sefere de birşeyler bırakmak istedim.” diyip arkanıza bakmadan kaçın. Bir daha da asla gideceğiniz yerleri paylaşıp tavsiye istemezsiniz. 🙂
3)”Oralar Çok Bozuldu. Artık Gidilmez”ciler
Bu türümüz pesimistliği ve sürekli şikayet etmesi ile kendini diğer türlerden ayrıştırır. Koskoca Unesco Dünya Harikaları Listesindeki efsanevi yerlerden tutun da, mavi bayraklı koylara, en bombastik festivallere kadar hiç bir yeri beğenmezler de beğenemezler.
Bir de gideceğiniz yer hakkında öyle bir özgüvenle konuşurlar ki sanırsınız Fidel Castro hastalanmadan Kübaya gitmiş, resortlar kurulmadan Maldivlere bulunmuştur. Çoğu zaman biraz sorgulayınca anlarsınız ki bu arkadaşlar karaladıkları yerlerin yarısından çoğuna gitmemiştir. KİB diyip hızlıca uzaklaşın. 🙂
4)”Oranın Hakkı Şu Kadar Gün”cüler
Bu grup akla hayale gelebilecek her türlü tatil programı için ideal gün sayısı bilgisine vakıftır her nasılsa. Bu türün bir muadil kankileri de “şu zamana gidilir“cilerdir. Zaten çoğumuzun tatil yapmak için sınırlı zamanı ve bütçesi var. Belirli sınırlar dahilinde dünyayı keşfetmeye çalışıyoruz. Hemen içine limon sıkmayın yani. Bir keresinde biri bana “Kübada iki aydan az kalacaksan gitme!” deyiverdi, inanamadım! Pardon ama soramadan edemedim; “Aynı dünyada mı yaşıyorduk?” 🙂 Bu gruba iyi davranmayın dostlar, haketmiyorlar. Gülün geçin. 🙂
5) Her Yıl X Bir Yere Gitmeden Yapamayanlar
Herkesin çok sevdiği ve bıkmadan usanmadan gitmek istediği bir şehri olabilir. (bkz sitemdeki Amsterdam yazıları no 1, no 2, no 3, no 4, no 5, no 6 🙂 ) Efendi efendi gitsinler, yaşasınlar o sevdikleri ortamı. Ancak bir tür var ki resmen eline megafon alıp “Şekerim, her yıl X yapmadan ol-mu-yooor!” diye geziniyor. Genelde aşırı kasış ve para birimi TL’nin en az 4 katı bir şehir veya aşırı pahalı bir tatil köyü oluyor bu X yer. Resmen her yıl paramı saçtım oh rahatladım mesajı veriyorlar. Kızsam mı gülsem mi bilemiyorum. Bir sonraki adımda o gitmeden yapamadıkları X yere hiç gitmediğimi ve gitme planımın olmadığını veya (eyvahlar olsun) gidip beğenmediğimi duyunca beni üstten süzüp uzaklaşıyorlar.
6)Turistik Aktivitelerden Kaçayım Yerel Takılayım Derken İşi Abartanlar
Evet hepimiz biliyoruz “gezgin” olmak “turist” olmaktan çok daha havalı ve güzel. Ancak bu türden arkadaşlar gezgin olma, gidilen yerin yereli gibi takılma işini abartıyorlar. Londra’da Big Ben’e, London Eye’a şöyle bir uzaktan bakmazlar, New York’ta Empire State’e çıkmazlar, Paris’te kuleyi görünce tiksintiyle titrerler, Amsterdam’da kanal turuna çıkmak çok avamdır onlara göre.
Biz normal insanlar da yerel gibi takılmak istiyoruz. Gittiğimiz yerin mutfağını, içkilerini, daha sakin semtlerini de geziyoruz. Ancak günün sonunda sınırlı günde bir şehri keşfetmeye çalışan gezginleriz. O şehre kimliğini veren simgelerini de gezeceğiz, hakkımız! Nasıl yabancı bir arkadaşımız gelince Sultanahmet’i, Galatayı, boğazı vb ilk iş gösteriyorsak; biz de gidince gezeceğiz bu tarz yerleri. Hakkımız. Bu türe açıklama yapmak zorunda değiliz. Nokta. 🙂
7)Sonradan Gurmeler
Herkes gibi ben de yemek yemeyi seviyorum ve yeni bir yere gitme heyecanımın çok büyük bölümü yeni yemekler denemek. Ancak bir tür var ki bu arkadaşlar yemek yemiyor insanüstü bir deneyim yaşıyorlar adeta. Anlayamazsınız.. Notlar alıyorlar, şarap eşleşmeleri yapıyorlar, şefe tonla soru soruyorlar. Sonra ülkeye dönüp sizi bu detaylara boğuyorlar. Gideceğiniz yere gitmeden aylar önce rezervasyon yaptırmanız gereken ve ufak bir servet bayılmanız gereken Michelin yıldızlı yerlere gitmeniz için beyin yıkıyorlar. Ben de (eş durumundan 🙂 kendisi aşırı meraklıdır) bu tarz yerlere ara ara gidiyorum. Ancak her seyahati tadım menüsü şölenine dönüştüren bu insanların muhabbetine fazla dayanamıyorum. Kurtulma yöntemi? Sokaktaki yemek standlarından nutellalı krep, hotdog gibi yemeklerin favoriniz olduğunu söyledin. Sizden ışık hızı ile uzaklaşacaklardır. Çünkü umutsuz vakasınız 🙂
8)Herşeyin En Ucuzunu Bulmakla Övünüp Başkalarının Hep Kazıklandığını Düşünenler
Bu türden arkadaşlar sürekli uçak, otel, air b&b fiyatı kıyaslarlar. Hatta en uygun fiyat kombinasyonlu seyahat onlar için gidecekleri lokasyondan önceliklidir. Tamam biz de paramızı saçmıyoruz ama zaman kısıtından, planlama hatasından bazen indirimsiz fiyatlardan seyahat planlayabiliyoruz. Bu arkadaşlar akbaba gibi başınıza üşüşüp ne kadar kazık yediğinizi MS office excel programından hızlı hesaplayıp sizi kötü hissettirebilme kapasitesine sahipler. Kurtulma yöntemi? Fiyat bilgisi paylaşmayın, sevgilim aldı arkadaşım aldı bilmiyorum deyiverin gitsin.
9)Gidip Beğenmediği Yer Hakkında Karalama Kampanyası Yürütenler
Bu tür, anlamakta en zorlandıklarımdan. Bir yere gitmişler ve beğenmemişler tamam, hepimize oluyor. Ancak ömürlerinin geri kalanını o yeri derin bir tutku ile kötülemeye ayırıyorlar. Belki siz orayı çok seveceksiniz, tam sizlik. İmkanı yok anlatamazsınız. Bu tutkularını bir iş fikrine yöneltselerdi zenginlerdi valla! Kafanızı sallayıp bol bol “evet evet, aynen” diyerek dinleyin. Sonra da bildiğinizi okuyun dostlar. 🙂
10)”Bana Sormadan Gidersen Böyle Olur!”cular
Bu türü en sona sakladım! Neden? Bu arkadaşlar siz seyahatinize gitmeden pek konuşmazlar. Pusuya yatıp dönmenizi beklerler. Size tatlışca yaklaşıp neler yaptığınızı sorarlar. En ufak kötü deneyiminizi paylaştığınız anda ölümcül darbeyi indiriler. “Bana Sormadan Gidersen Böyle Olur!” Çünkü onlar hiç kötü yemek yememiş, dandik bir aktiviteye katılmamış ve kazıklanmamışlardır. Evet, söylememe gerek yok bir daha onlarla kötü deneyimlerinizi zaten paylaşmayacaksınız. 🙂