Portekiz’e Gitmek İçin Çok Geçerli Sebepler

0
shares
Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+
Bu Nedir?

Avrupa kıtasının en batısında bir yanını tamamen Atlas okyanusuna dönmüş, bol güneşli, rüzgarlı ve keşfe pek meraklı bir ülke var: Portekiz. Bu ülkeye dört mevsim gidilebilir ve çok keyifli zaman geçirilir. Yerellerin “hava sıcaklıkları kışın bile tek haneli derecele düşmüyor, en fazla yağmur yağıyor, iklim bize iyi davranıyor” açıklaması böyle düşünmemin sebeplerinden biri. Portekiz’de su kenarı yerler bol, havalar güzel, insanlar rahat, yemekler deniz ürünlü, şaraplar iyi, tarih ihtişamlı, mimari renkli, partiler eğlenceli ve gezilecek yerler bol. O zaman detayları ile Portekiz’e Gitmek İçin Çok Geçerli Sebepler listeme göz atalım birlikte.

Bu arada başlamadan önce bir kaç hatırlatma ufak yapayım:

  • Portekiz tahmin ettiğiniz gibi Schengen vize bölgesinde, yani vize gerekli.
  • Uçuş 4 saat 15 dakika. Üzerine bir 4,5 saat daha uçarsanız  Hello New York!! Aslında New York’a tatil planlarken Schengen vizeniz varsa önden 2 günlüğüne Lizbon’a uğramak pek verimli ve mantıklı. (2013’te NY’ta 16 gün geçirirken aklım nerdeydin?)
  • Erasmus ve türevi öğrenci programları ile gitmek için en harika seçimlerden biri. Gidip aşık olmayan görmedim.
  • Hangi şehre giderseniz gidin Mayıs itibari ile o bavula bikini/mayo giriyor. Bikini giren bavulun gittiği yere mutsuzluk girmezmiş. kalp kalp kalp.
  • Son notum söz: genelde air b&b sever olarak burada hem eve giriş yaparken sorun yaşadım (akşam 4:30 gibi temizlenmemiş eve temizlikçi ile aynı anda kavga dövüş girebildim 🙂 ). Bir de jetonum geç düştü ama burada yaz döneminde otelde kalmak faydalı olabilir. Tamamen havuz kenarında takılmak için. Gözünüz uygun fiyatlı ve güzel havuzlu otellerde olsun.

İhtişamlı Tarih ve Kültürü

Tarih derken bundan 500 bin yıl önce Neanderthal insan kalıntıları ile başlayan bir tarih! Abartmadan bizim türe dönecek olursam MÖ 5500’lerden beri güncel Portekiz bölgesinde yerleşimler ve medeniyetler kurulmuş. Bu bin yıllar içerisinde Portekiz topraklarından: Fenikeliler, Grekler, Romalılar, Cermenler ve son olarak da Endülüs Emevileri geçmiş.

Her biri kendine özgü ve harika izler bırakarak çok sevilesi Portekiz tarihi ve kültürünü oluşturmuşlar. Bir de üzerine Keşif Çağı ve egzotik ülkelerden (blogger burada kibarca “sömürge ülkeler” demeye çalışıyor) gelen etkiler de eklenince tarih, kültür ve renk cümbüşü ortaya çıkmış. Tüm bu ihtişamlı tarihin izlerine harika yapılar, sayısız kale, saraylar, dünya harikası bahçeler, Ortaçağ manastırları, Arap mahalle yapıları, seramikler, minik balkonlar vb yerlerde rastlamak mümkün.

Kabarık Gezilecek ve Bol Çeşitli Yerler Listesi

Abartmadan sakince belirtmek istiyorum: Portekiz’de yapılacak çok ama çok ama çooook şey var! Gitmeden araştırdığım tüm kaynaklardan gözüme kestirdiklerimi çıktı aldım. Önlü arkalı 20 sayfa etti. Her bütçeye, her zevke göre birşeyler var. Hem şehir tatili, hem deniz tatili, hem araba ile köy kasaba gezmece, hem doğa, kamp, trekking, hem gurme geziler, hem de şarap üzerine birşeyler yapılabilir.

Bir de kişisel görüşüm: yapılacak sayıca çok ve harika şeylere karşın (gezilecek yerleri yazmaya başladım, inşallah yıl bitmeden sonunu getireceğim) adamlar yeterince pazarlayamıyor. Kadıköy kadar Bratislava bile kat be kat daha iyi anlatılıyor, Barselona efsaneleştiriliyor, Brugges olmazsa olmaz oluyor. Koskoca Lizbon, pek çok insanın aklında ilk sıralarda gelmiyor. MEGA haksızlık!

Karayolu ile Gezmeye Uygun Ülke Olması

Ehliyetleri yenilediyseniz süper bir haberim var: Portekiz’in kuzeyden güneye uzunluğu 560 km, genişliği de 215 km! Yani araba ile gezmeye (bu noktada rhcp’dan “road trippin” çalmaya başlayalım) süper müsait bir ülke. Benim gibi “tatildeyken sabah kahvaltısı bitimi itibari ile içmek serbest, araba ile uğraşamam” derseniz de sorun yok. Saatte 250 km üstü hızlara ulaşan harika bir tren hattı var. Mesela Lizbon’dan Porto’ya (araba ile 5 saat sürecek) 3 saatlik tren yolculuğun gidiş – dönüş  biletini 25 euroya aldım. Tam da şuradan : tık tık.  Yani ülkeye Lizbon’dan giriş yapınca orada kalacaksınız diye bir kural yok. Kuzeye, güneye açılabilir, günü birlik gezilerle harika yerlere gidebilirsiniz.

Deniz – Kum – Güneş

Bizim ülkemiz konu deniz deniz-kum-güneş olunca başlı başına bir ekol. Doğası süper de işletmecilere kızdık diyelim feribotla Yunan Adaları’na kaçıveriyoruz. Aklımıza dört küsür saat uçup Portekiz’e gitmek gelmiyor doğal olarak. Ancak Avrupa’da “yaz tatili” denince büyük çoğunluğun aklına Portekiz geliyor. Özellikle de İngilizler sinsice ülkenin güneyine konuşlanmışlar. Sizler de şehir gezmeye gitmişken, seyahatiniz yaz dönemine denk geliyorsa neden günü birlik plajlara gitmeyesiniz?

Denizden Çıkan Harika Lezzetler

Deniz ürünleri ve özellikle kabuklu deniz ürünleri severler burda mı? Gerçekten çok çeşitli, taze, ulaşılabilir fiyatlarla kabuklu ve kabuksuz her türlü deniz ürününe doyacaksınız. Pastanede sabah kahvaltısı için tuzlu birşey istediğimde getirdikleri börek bile balıklı çıkacak kadar deniz ürünlerine doyacaksınız. Özellikle her şeyden çıkan morina balığını tatmadan dönmek yok. Kabuklulardan devasa karidesler ve yengeçler harikaydı. Tek eleştirim okyanus insanları oldukları için tüm bu deniz ürünlerine tuzu acımadan basıveriyorlar. Yemeklere tuz koymayan ve hiç tuz aramayan benim bünyeme biraz fazla geldi. 🙂

Harika Şaraplar (ve hiç de fena olmayan pilsener biralar)

Bol güneş alan her ülke gibi Portekiz’in de harika şarapları var. Bir de kendilerine özgü “yeşil şarap” (vinho verde) ve Porto şarapları var. Yeşil şarap çok güzel ve aromalı bir beyaz şarap gibi. Porto şarabını da duymayan yoktur. Şaraptan zerre anlamayan ben bile ismen biliyordum. 🙂 Başta Porto şehri olmak üzere ülkenin kuzeyinde üretilen bu şarap, mayalanırken brandy eklenmesi ile yüksek alkollü ama tatlı ve içimi kolay bir şarap. Tadıp beğenmemek mümkün değil. Bir de ilginç bir şekilde Porto şarabının en büyük tüketicisi İngilizlermiş. Portekiz’den sinsi sinsi yazlık alıp yerleşenler yani.

Bir de beyaz Porto şarabın tonik ve buz ekleyerek “Porto tonico” yapıyorlar, baya leziz. (bknz. üstteki foto) Bildiğim yerden anlatacak olursam “biralar hiç da fena değil” demek isterim. Pilsener işinde baya iyiler. En büyük iki marka Super Bock (evet manidar ismi ile hemen gönüllerde taht kuruyor 🙂 ) ve Sagres. Çok kabaca anlatacak olursam Bomonti severler Super Bock, Efes severler Sagres sever diyebilirim.

Latin Tarzı Partilemece

En önemli kısımlardan eğlenceye gelirsek (eğlenmeyi bilmeyen ülkeler/şehirler gerçekten de çekilmiyor -değil mi Viyana? 🙂 ) bu konuda da başarılı bir ülke Portekiz. Hem Avrupa’da metropollerde olan club, bar, casino ortamları var. Hem de bol bol sokak festivali ve partisi. Özellikle Lizbon’da sokaklarda akşam partileme ayrılan alanları sokağın üstüne asılan Çin mahallesi-vari süslerden tanıyıp parti parti gezebilirsiniz. Zaten yüksek alkollü şaraplar veya Brezilya’dan ithal caipirinha’yı içince her yer parti, her yer disco!!

İnternette Gördüğümüz ve Gerçekte Daha da Güzel Olan Tüm O Klişeler

Sarı tramvay, bol yokuş, dar sokaklar, aniden beliren mavilik (deniz değil, nehir o. bilahare anlatacağım), mavi seramikler, balkonlar, uçuşan çamaşırlar, birbirinden renki sardalya konserveleri, tatlış meydanlar… evet tüm o klişeler gerçekler ve yakından daha güzeller.

Özellikle tramvayı bizim Beyoğlu/Moda’dakiler gibi nostaljik ve turistik iyi pazarlanmış bir fikir olan gören bana büyük şok oldu. Lizbon’da en temel ulaşım araçlarından biri, tek yön olması gerekecek kadar dar ama çift yön bol yokuşlu sokaklarda tramvaydan iyisi yok. Bir de seramikler (nam-ı değer azulejo’lar) gerçekten de çok güzeller.

Pasteis de Belém Pastanesi ve Ünlü Tatlısı Nata 

Şimdi bir tatlı için, hatta şubesi olmayan tek bir pastanedeki tatlı için tutup başlık açtın. Yok daha neler diyorsanız, demeyin. Önce Belem Pastanesine gidin (lütfen sıraya girip to-go almayın, keyifle içeri oturun) ve kendinize 3 adet Nata de Belem ve kahve söyleyin. Sonra konuşalım dostlar. 😉
Sade milföy, sütlaç, güllaç gibi (görece – neye görece? şöbiyet, baklava, kadayıf, kamer vb’ye görece 😀 -) daha hafif tatlılardan hoşlanıyorsanız nata tatlısına ba-yı-la-cak-sın-ız! Beğenmeyene benden para iade garantisi! (1 adedi 1.1 euro zaten.) Belem’e gelmeden pek çok yerde denediğim bu tatlıyı “iyi hoş ama çok ortalama” sınıfına kaldırmıştım. Belem’de deneyince rönesans tablolarındaki tombul bebek yüzlü meleklerin ellerinden çıkma bir şey yediğime ikna oldum. Bu tatlı ile (kibarca yazıyorum) aşk yapmak isteyeceksiniz. Biz kendimizi durdurmayıp buraya 2-3 defa gittik. Aslında Lizbon’da olduğumuz her gün übere 15 euro ödeyip 3.3 euroluk kahvaltıya koştuk uyanır uyanmaz.

Şimdi söz sizde – Aklınıza yattı mı? Gider miyiz Portekiz’e? Gidelerin gitmek için çok geçerli sebepleri nelerdir? Mutlaka yorum bırakın!  🙂

Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+

4 Comments

  1. Tahsin Akpınar
    Haziran 18, 2017 / 8:30 pm

    Temmuz’da 1 hafta Lizbon, 1 hafta da Porto’da kalcaz homeexchange.com ile.. Keşke 20 sayfalık çalışmanızı bizimle paylaşsanız. Sevgiler saygılar.

  2. çağrı
    Haziran 19, 2017 / 9:48 am

    Offf tatlıya bittim. Yazının bütünü muhteşem olmuş ama oruçtan mıdır nedir tatlıya odaklandım resmen 🙂 Acil tarifini bulup yapmam lazım!!

  3. Mine
    Haziran 19, 2017 / 3:04 pm

    Yazınız tam da Lizbon’a mı gitsek derken çıktı karşıma. Ve hatta sadece Lizbonla sınırlı kalmayalım Porto’ya da uzanalım dedirtti. (Tatlı da süper görünüyor bu arada) Bu nedenle kesinlikle “Giderim” Sevgiler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bumerang - Yazarkafe