2015 yılı Eylül ayında, başta çok küçükken resmini görüp güzelliğine inanamadığım Çin Seddi, devamında kültürü & yaşam tarzı hakkında (abartmıyorum; aldığım sayfalarca notlar var :)) 100 adedin üzerinde belgesel izlediğim Japonya‘ya ve buralara uçmadan önce biletimi mille aldığım için ilk durak noktam olan ve 3 gün geçireceğim Singapur’u içeren ilk Asya seferime doğru yola çıktım. Bu yazıda sizlere Singapurda Yapılacaklar listemden bahsedeceğim. (Asya macerasının devamı diğer yazılarda)
Hayatımda yaptığım en uzun tatil olacaktı, tüm alışkanlıklarımı ve kafamdaki inandığım genel geçer kavramları bozacaktı. Başımdan aşağı sıcak tropik yağmurlar da yağacaktı, Çin’de hava kirliliğinde günde iki defa da duş alacaktım, aç kalıp kilo da verecektim, Japonya’ya ayak basınca zaten yüksek beklentilerim ve çok çok ötesi karşılanacak ve ben çoook mutlu olacaktım. Büyük Asya maceram Singapur’da sıcak ötesi bir Eylül akşamı başladı.
İnternette okuduğum yorumlar, çevremdekilerin pozitif yorumları derken Singapur’a üç gün ayırmaya karar verdim planlama aşamasında. Baştan söylemek zorundayım bu şehir-devlete ayırmanız gereken ideal süre 1.5 – 2 gün; ne eksik ne fazla. Kesinlikle söylemek zorundayım sadece Singapur’a bir tatil planlar ve bir haftaya yakın burda kalırsanız sıkıntıdan patlayabilir; İstanbul’un korkunç trafiğini bile özleyebilirsiniz. Singapur’da hayat çok sakin, herşey çok düzenli, her yer AVM, gerçek anlamda “partilemek” ne bilmiyorlar, köpekler bile havlamıyor, kişi başına 3 polis düşüyor ve İngilizce ile çok rahat yaşayıp gidiyorsunuz.
Dolayısıyla benim gibiyseniz bu rahat batmaya başlıyor. Peki bu kısacık 2 günde neler yapalım derseniz her zevkle uygun seçimlerimi derledim.Singapur’a ayrılması gereken bu ideal sürede çok eğlenebilir, sıkılmaya başlamadan ilk Tokyo uçağına kendinizi atabilirsiniz. 🙂
“Ben Singapur’dayım” Demek İçin Şart Marina Bay Sands Hotel
Marina Bay Sands’in, Singapur’un deniz kenarı en manzaralı bir tarafı deniz öbür tarafı New York-vari gökdelenlere bakan kısmı, kalbindeki bu otele gitmek Singapur’da olduğunuzu onaylatmanın ilk şartı. Singapurda Yapılacaklar Listesinin bir numaralı elemanı. Meşhur İnfinity Pool da bu otelde, bu havuzun adını bilmeseniz de resimlerini gördüğününüzde “aa evet, biliyorum” diyeceksiniz. Bu havuza girmek (ve en önemlisi de resim çektirmek) için otelde minimum bir gün kalmak şart. Otelin fiyatı, aynı benzerlerinden 3-4 kat fazla olunca bu seçeneği eledim.
Otelde kalmayınca şansımı barlardan yana kullandım ve girişi kişi başı 55 Singapur doları olan roof bar’ına gittim ve şansımıza Formula 1 partisi vardı ona katıldık. Bir adet içki içip, herkesin sadece deli gibi selfie çektiğini ve kimsenin gerçek anlamda eğlenmediğini görüp daha “down town” bir yerlere gitmek için kaçıverdik. Bizde güzel bir kadeh şampanya, şehre gece ışıklarında tepeden bakma, tropik sıcaklarda güzel bir esinti ve anı olarak kaldı. Bana sorarsanız Singapur’un gayri safi milli hasılasını bu otelcik sırtlanmış gidiyor; en iyisi barına bir uğrayıp çıkmak, sizin de ufak bir katkınız olsun. 🙂
Akla Hayale Gelecek En Büyük Yapay Orman “Flower Dome” – Gardens by The Bay
Tam Marina Bay dolaylarında olan bu devasa bahçeler, ve yapay yağmur ormanı yapımına milyar milyar dolarlar yatırılmış. Hem dışarıdaki bahçelerde gezip gökdelenlere ve şehrin silüetine gündüz bakmak çok güzel ve fotojenik. Hem de girişi ücretli Flower Dome ve Yağmur Ormanını gezmek baya keyif verdi. İtiraf etmem gerekirse çok fazla bitkilerin açıklamalarını tarihlerini okumadan öyle yürüyüşe çıkmış gibi gezdim, kafama göre bol bol fotoğraf çektim. Bir de flower dome bitkiler için serin tutuluyordu, dışarıdaki tropik öğlen güneşinde çok iyi geldi. Bana sorarsanız maksimum bir saatte bitecek bir aktivite tüm bahçeleri ve dışarıyı gezmek. Böyle çok çeşit bitki türü içeren büyük bir yapay ormanı bir daha nerde bulursunuz, sırf bunun için bile gezin derim.
Küçük bir Amerika Deneyimi – Sentosa Adası & Universal Studios
Ben maalesef çok fazla film izleyemiyorum. Büyük stüdyolar ya da Disneyland gibi tema parklar hiç kalemim değil. Ama “Sen beni çiçeklere götürdün, benimle Sentosa Adası’na geleceksin!” diyen sevdiceğimi kıramayıp gittim. Zaten gidelim görelim sistemimizen atalım, ilerde Orlando gibi (aman dilimi ısırayım) şehirlerin bahsi geçmesin istedim evimizde.
Sentosa adasına teleferik ile gidiliyor ve adada gideceğiniz bölümlere göre gitmeden bilet alıyorsunuz. Beach club, Universal stüdyoları, herkesin çok övdüğü iFly (uçuş) deneyimi gibi seçenekler var. Ada içerisinde de sizi her yere götüren bir Sentosa Bus var. Ancak giriş fiyatı (biz sadece Universal’i aldık) yetişkinler için 85 singapur doları civarına geliyor. (adaya giriş + teleferik ücreti + Universal Stüdyolarına giriş.) Biletleri şuradan takip edebilirsiniz.
Universal Studio’larında çocukken izlediğimiz pek çok çizgi filmin ve bazı Western filmlerin stüdyoları kurulmuş.Mesela Susam Sokağı için çok detaylı mini bir mahalle vardı, gezerken çok eğlendik. En ufağından en büyük ve korkuncuna kadar tüm aktiviteler, trenler, botlar herşey ücretsiz. Ama genelde 15 dakika ile bir saat arası bekleme süresi oluyor; o nedenle adaya hafta içi gitmenizi şiddetle tavsiye ederim. Özetle düşük beklentilerle gidip, beklediğimin üstünde eğlenerek çıktım. Ancak tema-parkı tecrübesi defterini sonsuza kadar kapamış olmayı umuyorum.
Her Akşam Gidin – Taps Brewery
Tuhaf kaçmayacak olsa ilk maddeye yazardım, o kadar harika bir yer. Singapur denildiğinde ilk akla gelmez ama burada “craft beer” aşırı yükseliş trendinde. Ben de burayı daha gitmeden kaliteli bir bira için yaptığım internet aramalarında buldum bir yere kaydettim. Taps Brewery, pek çok mekanın olduğu gibi bir AVM içinde hemen giriş katında. Çok fazla çeşit olduğu, mutlaka tadım setleri ile başlamanızı öneririm. Sevdiklerinizden ilerlersiniz. Hatta imkanınız varsa iki defa gidin herşeyi tadın. 🙂
Mekanın menüsü neredeyse her hafta yenileniyor ama örnek olması için aşağıdaki resme bakabilirsiniz. Bir de ben “Vanilla Cream Ale“e bayıldım; eğer menüde varsa şiddetle öneririm.
Lezzetli Asya Yemeği Mekanları Önerileri
Din Tai Fung
Burası nadir Michelin yıldızlı restoranlardan biri. Buharda pişen dumplingleri ile özelleşiyorlar. Rezervasyon yok, gidip isim yazdırıp sıra bekliyorsunuz; minimumda 20 dakika beklemeye hazır gidin. Beklerken de elinize ufacık bir kağıt verip siparişinizi oluşturmanızı istiyorlar ki oturduktan sonra çok beklemeyin. Altı üstü bizim mantıya benzer dumpling deyip geçmeyin, çok ama çok güzel. Biz birşeyler sipariş etmiştik, yedikten sonra ekleme yaptık 🙂 Yemekler o kadar lezzetliyki ki (ben acılı ekşili çorba ve dumpling yedim bol bol) 1 adet bile fotoğraf çekmek aklıma gelmedi. 🙂
Food Republic
Kocaman bir AVM’nin yemek katı aslında burası. Ancak akla hayale gelebilecek her türlü Asya ülkesinin yemekleri var. Ve üstelik hepsi o ülkenin tarzında yapılıyor. Mesela burda yediğim teriyaki tavuk, Japonya ile birebir aynıydı. Bir de aynı ülke mutfağını yemek istemeyen gruplar için ideal. Tek başınaysanız da neden çorbanızı Tayland’dan, ana yemeği Çin’den, tatlıyı Japonya’dan yemeyesiniz?
AVM’den AVM’ye Sürüklenmece -Orchard Road
Orchard Road, buraların Bağdat Caddesi. Bağdat Caddesi diyorum çünkü Singapur’un Taksimi, Kadıköyü, Modası yok dostlar. Burada tüm ışıl ışık mekanlar, taze sıkılmış meyve suyu yapan yerler ve adım başı Starbucks var. Bir de bu mekanların %90’ı tamamen şeffaf camlarla kapalı AVM’lerin içinde İlk gün indiğimde akşamdı ve buraya gitmiştik, bu kadar dipdibe AVM’ye anlam verememiştim. Ertesi sabah anladım; hava fena halde sıcak ve paraları çok. 🙂
Geceleri China Town
Buradan Çin’e geçme planı yoksa ufak bir Çin mahallesi deneyimi için özellikle gece, ışıklı süsler ortaya çıkmaya başlayınca gezmenizi öneririm. Bol bol renk, ışık, tat, koku ve gürültü var. Bence şehrin en canlı en yaşayan kısmı burası. Özellikle dondurmaları güzel, biraz aç gitmekte fayda var. Değişik tropik meyveleri de denemek çok keyifli. Ben sarı kiviye ve liçi meyvesine bayıldım.
Dip Not: Oteller Hakkındaki Acı Gerçek
Eğer şehir merkezinde kalacağım ve her yere yürüyeceğim diyorsanız aynı takımdayız. Biz aşağıda 2 metrekarelik banyosu hariç tamamı gözüken merkezi otelde kaldık. Adı da ironik bir şekilde Big Otel’di. 🙂