Çin’in Başkenti Pekinde Yapılacaklar Listesi

0
shares
Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+
Bu Nedir?

2015 yılı Eylül sonu ve Ekim başında hayatımın en uzun seyahati olan Singapur-Çin-Japonya seyahatini gerçekleştirdim. Gerçekten gözümü gönlümü, aklımı, antenlerimi ve çakralarımı sonuna kadar açan bir deneyimdi. Asya kültürü bugüne kadar gördüğüm en değişik kültürdü ve aynı seyahatte birden çok ülkeyi görmek paha biçilemez güzeldi. Singapur’dan bahsetmiştim (şuradan okuyabilirsiniz) süper etkilenmedim ve daha önce bir sürü görülecek Asya ülkesi var bence Singapur’a gelene kadar.

Ama Çin benim için duygusal olarak çok ayrı bir yere sahipti. Daha okumayı yeni öğrendiğim yıllarda ailemin gazetelerden kupon biriktirip aldıkları ansiklopedilerden birinde Çin Seddi’nin resmini görmüştüm. Bir çoğuna göre sadece “taş üstüne taş” olan bu devasa şeye çocuk aklımla ilk görüşte aşık oldum ve kimsenin aşkımı eleştirmesine izin vermedim. Her fırsatta da Çin Seddi’ne gitme hayalimi dile getirip durdum. Sonunda gerçek oldurttum; ama o deneyimi çok detaylı başka bir yazıda anlatacağım. ( video’larım bile var, beklemede kalın 🙂 ) Şimdi bu yazıda Çin’in başkenti Pekinde Yapılacaklar listemi hazırladım dostlar. 🙂

Bu yazıda sizlere Çin’in başkenti Pekin’de geçirdiğim 5 günde gördüğüm yerlerden, yediğim yemeklerden, etkilendiğin deneyimlerden “mutlaka deneyin” dediklerimi paylaşacağım. Ancak Çin’de turist olarak hayat hiç de kolay değil – özellikle Pekin’in de içinde olduğu Kuzey Çin bölgesinde. İnsanlarla anlaşabilmek, makul denecek yemekler (ne kadar maceracı da olsam akrep, böcek, tavuk ayağı bence “makul” yemekler değil) bulmak,temiz tuvalet bulmak, daha da önemlisi tuvalet kağıdı olan tuvalet bulmak, birşeyler alırken kazıklanmamak, insanı günde 2-3 defa duş almaya itecek hava kirliliğine alışmak, sokaklarda dünyanın en normal şeyiymiş gibi etrafa tükürüp sümkürenlere alışmak kolay değil.

Ben yazının devamında en sevdiğim & çok ilginç gidin görün dediklerimi anlatırken lütfen unutmayın; 5 günde 2 kilo verdim, her sabah ve öğlen duş aldım (mistik uzak doğu sisi değil o, alenen hava kirliliği), sokakta yürürken neredeyse bir kaç kere üstüme tükürdüler zor kaçtım son anda, taksiciler tek kelime etmeden beni araçtan indiriverdiler, insanlar izinsiz şakur şukur resimlerimi çekti (açıkçası bundan hoşlandım o kadar kötü değildi :)), her yemek siparişi verişimde korkudan titredim bu sefer ne gelecek diye, ve Mc Donalds (normalde öldürseler gitmem) görünce çılgınca sevindim. Gene de dip toplamda artıları ve eksileri ile baktığımda Çin’e gidin derim. Çok farklı bir deneyim ve kültür.

Yasak Şehir (Forbidden City) Deneyimi

1400’lerin başında inşa edilen bu devasa imparator sarayı kompleksi tam tamına 720.000 metre kare alanda ve Pekin’in tam merkezinde yer alıyor. Pekin zaten halkalar şeklinde büyüyen bir şehir. En içerideki halka ve kapladığı semtlere halka 1 deniyor ve günümüzde çılgın nüfusu ile 7. halkaya gelmiş durumda. Yasak Şehir tüm bu halkaların tam da merkez noktası.1412’de Ming Hanedanlığı ile ilk defa Pekin kuzeyken başkent oluyor. Nedeni kuzeyden gelen istilacılarla savaşmak ve Pekin’in iyi bir feng şhui’ye sahip olması! Adamlar feng şhui’ye çok inanıyor, başkent değiştirecek kadar.

500 yıl boyunca imparatorlara saraylık yapan bu devasa kompleksi karış karış gezmek imkansız. Çünkü 980 yapı ve 8707 oda var! Sabah erken gitmenizi ve güneş iyice tepeye çıkmadan yarım günde gezmenizi tavsiye ederim. Ming Hanedanlığı ve Çin tarihi hakkında bir kaç şey öğrenmek için İngilizce audio guide kiralamanızı öneririm. Bir de ön kapı olan A kapısından girip dikdörtgen şeklindeki bu kompleksi gezdikten sonra arka kapı olan B’den çıkın ki yolun karşısındaki Jingshan Park’a ulaşmınız rahat olsun.

Yasak Şehir’i gezerken çok fazla yerel Çin’li turist çektiğini ve çılgınca kalabalık olduğunu göreceksiniz. Bir ara o kadar fazla insan vardı daracık alanlarda özellikle; Asya’da insanların sıvı formunda olup konuldukları alanın şeklini aldıklarını düşünmeye başladım. Buraya yarım gün ayırmanızı ve yanınızda bol bol su götürmenizi tavsiye ederim. Bu kocaman ve çoğunlukla ahşap (tabii ki de Çin kırmızısı) kompleksten etkileneceksiniz.

Jingshan Park

Özellikle sabah erken saatler veya güneş batarken gitmenizi tavsiye ederim. Tam Yasak Şehir’in arkasına düşen bu parkın bahçe düzenlemeleri, yürüme yolları, en tepesindeki budist tapınağı ve Pekin’i tepeden gören panoromik manzarası çok harika. Bu parkın özellikle Yasak Şehre bakan tepeleri çok güzel ve stratejik yerleştirilmiş diye düşünmeden edemedim. Ufak bir araştırmadan sonra anladım ki sırf feng şhui’ye uysun diye bundan 1000 yıl önce kocaman vinçler, makineler olmadan o tepeler el emeği ile toprak ve taş taşınarak yapılmış.

 

Bu parkta özellikle vaktiniz varsa ufak bir piknik yapmak ya da gölgelerde kitap okumak çok keyifli. Fotoğraf meraklıları içinse tepelerden şehri çekmek ve gün batımını yakalamak en keyifli aktivitelerden. Ayrıca tepelerde hediyelik eşyalar alıp, Çin imparator ve imparatoriçe kostümleri ile fotolarınızı çektirebileceğiniz türlü turistik aktiviteler var. Ben buradan Çin kırmızısı ipi olan sahte yeşim taşından üzerinde Çince “Z” harfi olan bir kolye aldım. Satan kadın dedi ki Çin inanışına göre birbirine aşık olacak iki insanı uzun kırmızı bir ip bağlarmış. İp karışsa da uzasa da gerilse de, doğru zaman geldiğinde o iki insan tanışırmış.

Tiananmen Meydanı 

Burası benim için en büyük hayal kırıklığı oldu. Bugüne kadar ki meydan deneyimlerim hep şehrin en iyi korunmuş, tarihi, bakımlı güzel yerleri şeklinde ilerlemişti çünkü. İlk defa Tiananmen Meyda’nına girerken bir sıra gördüm; sıraya girdim, güvenlikten ve Xray’den geçtim. Geçtim de ne göreyim.. her yer beton. Güneşin altında sıfır ağaç olan kocaman bir saray, üzerinde Mao’nun 7 kat büyüklüğünde meymenetsiz suratı.Bu arada Mao’nun o resmi o kadar büyüktü ki bizim Cumhurbaşkanı’nın burayı görüp değişik fikirlere kapılmasından korkmadım değil. 🙂


Her yer kamera ve aşırı gergin askerler, meydanda trafik akmıyor, renk yok, hayat yok, ölseniz bir damla su yok. Şöyle genel bir gezinip adet yerini bulsun diye iki foto çekip arkama bakmadan kaçtım. Akşam otelde internette gezinirken The Telegraph Gazetesi’nin seyahat ekinde yazdığı şu yorumu buldum (kendim Türkçe’ye çeviriyorum direkt) “Tiananmen Meydanı, dünyanın en çirkin ve yasaklarla dolu kamu alanı olabilir. Bir bardak kahve bile içecek yer yok ve her hareketiniz kapalı devre yayın yapan kameralara kaydediliyor.”

Siji Minfu Restoran’da Pekin Ördeği Deneyimi

Pekin’de yemek yemenin zevkten çok korkuya dönüştüğü zamanlarda tek sığınağım burası olmuştu. Vaktiyle Trip Advisor uygulamasından bulduğum bu restoran Çin’in en iyi Pekin ördekçisi olarak biliniyor. Genelde minimum 45 dakikalık bir bekleme süresi oluyor ama değer. Burada Pekin ördeği denemeden sakin Pekin’den dönmeyin. Ördekleri düz şekilde asarak fırında çevirerek yapıyorlar, bin bir törenle ahçı masanızda kesiyor ve türlü malzemelerle dürüm yapmayı size göstererek anlatıyor. Normalde ördek sevmem ama burdaki ördeklere bayıldım. Bir de “cold noodle”ı çok güzeldi.


Bir de bu mekanda bana kültür şoku yaşatan kısa bir olayı paylaşmak isterim. Biz ördeklerimizi türlü soslarla dürüm yapıp yerken iki masa yakınımızdaki Çin’li bir teyze pilavını beğenmemiş olacak ki çiğneyip çiğneyip yere tükürdü. Benim gözlerim yuvalarından çıkıyordu neredeyse şoka girdim. Ama garson hemen bir süpürge ve faraşla gelip dünyanın en normal şeyiymiş gibi yeri siliverdi. Kimse kadını ayıplamadı, şaşırmadı ve benim şoka girdiğimi anlamadı. 🙂


Hutong Bölgesi

“Hutong” kelimesi Çince’de geleneksel tek katlı Çin evlerinin yan yana dizilimi ile oluşan dar sokaklar, mahalleler demek. Geleneksel Çin evi kavramını birazcık açacak olursam; 17 metre kare, tuvaleti olmayan sadece tek bir odadan oluşan ev demek. Pekin’deki Hutong bölgesinde, artık insanların yaşamadığı örnek evleri gezebilir ve bu evlerde yapılan yemek kurslarına katılıp hem Çin yemeği yapıp hem de yiyebilirsiniz. Ancak Kuzey Çin’deyiz hatırlatmam gerek. Akrep, çekirge ve tavuk ayağı en sık kullanılan yemek malzemelerinden. Dolayısıyla ben bu yemek kursu deneyimine bir şans vermeden bu bölgenin sokaklarını gezdim. Evlerin önünde dama oynayan atletli amcaları, soğuk oolong çayı içip dedikodu yapan Çin’li teyzeleri gözlemlemekle yetindim.

Lama Budist Tapınağı 

Burası Tibet toprakları dışında en güzel Tibet tarzı Budist tapınak örneklerinden. Pekin’deki diğer hiç bir tapınak burası kadar güzel gelmeyecek gözünüze. Bu arada Pekin’lilerin dinle uzaktan yakından alakası yok. Barlarla tanışıp sohbet ettiğim yereller “Toplasan 5%’imiz budist gerisi ateist. Zaten din nedir ki? Ne kadar gereksiz birşey, hayat yeterince zor” tadında cevaplar verdiler. Hatta birisi Hristiyanlık dinini hiç duymamıştı, İsa diye bir peygamber olduğunu ilk defa benden duydu ve pek ilgisini çekmedi. 🙂

 

Bu tapınağa girdiğinizde sütunlar, çatılar, işlemeler ve renklerden gözlerinizi alamayacaksınız. O kadar güzel ahşap işçilikleri ve canlı renkler var ki. Sarı renkteki çöp kutularına bile bayılmıştım ben. Bir de aşırı bir rahip fazlası var; bir grubu toplaşıp çubuk ile selfie çekerken yakalayıp çok eğlendim. Tapınak çevresindeki hediyelik eşyacılardan budist tesbihler, buda heykelcikleri, dua kitapları ve en güzeli tapınakta yakılan tütsülerden alabilirsiniz.

Çay Tadım Deneyimi

Öncelikle Çin demek çay demek! Hem de akla hayale gelmeyecek kadar çok çeşit çay. Hatta porseleni bulup, işlemeleri süslemeleri bile hep daha çok çay içebilmek için. Memurlar, taksi şöforleri, ev hanımları hepsi yanlarında mataralarında buzlu veya sıcak çayları ile geziyor. Adım başı çay dükkanı var ve ana yemeklerle çay içmek çok normal bir uygulama. Çay demişken en çok yeşil çay, sonra kırmızı çay, sonra da beyaz çay tüketiliyor. Siyah çay akla gelme sırasında sonlarda.

Çay o kadar önemli ki; aile toplantıları, düğünler, cenazeler gibi büyük olaylarda özel çaylar, özel bardaklardan içiliyor. Bu kültürü daha yakından tanımak ve “insider” bilgi almak için herhangi bir çay evine gidip ücretsiz yapılan çay tadımlarına katılabilirsiniz. Ben Dr Tea House’a gittim. Beş çeşit çay denedik; içeriğini, hazırlanışını, nelere iyi geldiklerini dinledim.


İşinize yarayabileceğini düşündüğüm bilgiler şöyle dostlar; Tüm çaylar çay yaprağından porselen demlikte yapılmalı. (poşet çaylar gerçek “chai” değil) Aynı yapraklar çay yapmak için 3-4 defa kullanılabilir. Kadınların çay bardağını sapından tutuşu eller açık ve avuç içleri yukarı bakarak olmalı, erkeklerin ise el kapalı ve aşağı bakarak. Eğer bir erkeğin avucu yukarı bakıyorsa “lady boy” diye etiketi yapıştırıyorlar.

Puerh diye mucizevi bir çayları var, nadir siyah çaylardan, yemekten sonra ve şekersiz tavsiye ediliyor. Sindirimi, dolaşımı düzenliyor, kolesterolü ayarlıyor ve bu çay min 5 yıl kurutulmuş oluyor. İki hafta düzenli içerseniz cildinizde parlama ile etkilerini görüyorsunuz. Ben o kadar çok puerh aldım ki hala evde var. 🙂

Panda Brew Bar

Evet, bir şehri tanıtırken asla craft bira yapan bir mekan önerisi olmadan olmaz. 🙂 Burayı bir akşam yürürken şans eseri bulduk. Sevimli pandalı adından etkilenip girdik ve mekanın kendi yaptığı özel yapım biraları denedik. Mekanın mottosu “good people drink good beer” (iyi insanlar iyi biralar içerler). Burası baya büyük bir kompleks; servis edilen biralar bir yandan burda yapılıyor, biranızı yudumlarken kocaman bronz imbiklere bakabiliyorsunuz. 30 çeşidin üstünde kendi biraları var; ufak bardaklı tadım menüsü sağolsun 10 adedini denedim – favorim zaten mekanın imza içeceği olan Red Honey Ale.

Pekin’de böyle bir yer bulmak sevindirici oldu. Ayrıca söylemeden edemeceğim tuvaletleri ve temizliği Pekin standardlarından ışık yılı uzaktadı. Biralar güzeldi, ama bir Belçika birası değildi haliyle. Ancak beni değil ama sevdiceğimi çok heyecanlandıran bir detay vardı bu mekanda. How to Train Your Dragon animasyon filmindeki ejderhanın kocaman replikası vardı. Bol bol fotoğraf çekildi onunla, nerd olmak başka birşey anlayamayız 🙂

Yandai Mahallesi

Burası Pekin’in en hipster muhitlerinden. İkinci el güzel giysiler, genç tasarımcıların ürünleri, müzik aletleri, plaklar gibi objeleri bulabileceğiniz cool mağazalar var. Bir de (benim için sevindirici haber) Japon yemekleri restoranları. Çin yemeği ile Japon yakındır demeyin, saatlerce konuşabilirim farkları hakkında.

Bir de bu mahallenin nehire yakın kısmı tamamen eski Çin mahallesi şeklinde. Buradan çok güzel ipek kumaşlar, mutfak araç gerçekleri, yelpazeler alabilirsiniz. Nehir kenarında yürümek de ayrıca keyifli. Yandai Mahallesine günü sonlandırmaya, otele dönmeye yakın gidin zira eliniz boş çıkmak imkansız.

Maan Coffee – En Tuhaf Cafe Deneyimi

Burası Pekin’in en zengin en süslü muhitlerinen Wang Fu Jing Caddesi üzerinde yer alıyor. Yazmamın nedeni çok tatlı ve komik bir servis deneyimi olması. Kahvenizi ve tatlınızı kasada söyleyip ödüyorsunuz; elinize şirin bir ayıcık verip istediğiniz yere oturmanız için yolluyorlar. Buraya kadar herşey normal; sanıyorsunuz ki sipariş olunca ayıcık yanıp sönecek siz de gidip alacaksınız. Ancak siparişiniz hazır olunca garson masanıza gelip güzelce diziyor; ayıcık da masada bir köşede kalmaya devam ediyor! Çin kültürünün ve Asya düşünce biçimini anlayamazsanız, deneyimleyip keyif almak en iyisi. 🙂


Dip not: Çin Mahallesi – Sokak Yemekleri 

Canlı böcekler, akrepler, su kaplumbağaları görmek ve fotoğraflarını çekmek için ideal.

 

Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bumerang - Yazarkafe