Yeni yılın ilk ayları, herkeste ister istemez bir sene önceki versiyonundan daha iyisi olma isteği beliriyor. Bu tarz işleri en sevmeyenler, en dalga geçenler bile içten içe düşünüyordur. (düşünüyorsunuz dimi dostlar?) Koskoca takvim dönüyor, yılın sonundaki sayı değişiyor. Yepyeni bir sayfa açılıyor. Geçen yılı değerlendirme, kötü alışkanlıkları bırakma ve yeni iyi alışkanlıklar kazanma niyetleri ortaya dökülüyor. Zaten kış ayları hava durumu itibariyle daha fazla iç mekanda kalıp, ister istemez içe döndüğümüz zamanlar. O zaman yeni yılda daha fazla kitap okuma niyeti olanlara, kış aylarında kitap okumaya daha fazla zaman ayırmak isteyenlere ve “Kitap Okumak İçin Zaman Yaratma Önerileri” başlığına bakıp içeriği merak edenlere (ve başlığa bakıp gözlerini devirenlere) gelsin.. Başlıyoruz.
Yatırım Yaparak Başlama
Ticaretin temel mottosu “para kazanmak için para yatırmak gerekir” sözünde olduğu gibi bir alışkanlık edinmek için önce yatırım yapmak gerekir bence. O yüzden diğer anlatacağım kitap okumak için zaman yaratma yöntemlerini uygulamadan önce yapılacak ilk iş biraz kitaba girmek. İster evinizin konforunda online olarak alın, ister kitapçıya gidip ellerinizle seçin, ister kitaplığınızda evi bekleyenlerden seçin, isterseniz bir arkadaşınızdan ödünç alın ama biraz kitaba girin dostlar. En az 3-5 adet sizi bekleyen kitabınız olsun. O kitapları üst üste koyup evin en çok zaman geçirdiğiniz köşesine yerleştirin. Evde olduğunuz her an, o köşeden size baksınlar. Varlıklarını ve görevinizi hatırlayın. Bu adımda tamamsak ilerleyelim…
Kitaplar IN – Kötü Bir Alışkanlık Out
Günün 24 saat olduğunu belli bir kısmının okul/iş gibi sorumluluklara, belli bir kısmının da uyku/yemek/temizlik gibi biyolojik ihtiyaçlara ayrıldığını düşünürsek, kaçınılmaz gerçekle yüzleşiriz. Yeni bir alışkanlık edinip düzenli zaman ayırmak istiyorsak, eski ve sevilmeyen bir (veya bir kaç) alışkanlıkla vedalaşmak gerek. TV izlemek olur, dizi izlemek olur, sosyal medyada gezinip kendimizden başka herkesin imrenilesi hayatlar yaşadığına ikna olmak olur, artık neyse o kötü alışkanlığınız onu saptayın. Yapabiliyorsanız onu tamamen hayatınızdan çıkarın. Olmuyorsa limitleyin.
Kendimden örnek verirsem ben tamamen TV/dizi (evet netflix dahil) işlerini bıraktım. Hem kurumsal bir işte çalışıp, hem her fırsatta seyahat edip, hem düzenli blog yazıp, hem spor yapıp hem de kitap okuyamıyordum. Sadece bir (rakamla 1) dizi izliyorum. O da yıllardır duygusal olarak bağlandığım Game of Thrones. (Jon Snow’un ve Arya’nın mutlu ve başarılı oldukları günü göreyim, bırakacağım. =) ) Netflix üyeliğim yok. İnsanlar yeni dizileri konuşunca anlamıyorum. Açıkçası pek de sorun olmuyor. Boşa çıkan günlük 1 saate yakın zamanı kitaplara yatırmanın, daha karlı bir yatırım olacağına inanıyorum.
Kitaplarınız da Sizinle Gezsin
İlk olarak okunacak bir kaç kitabı aldık, kötü bir alışkanlığı yok ederek veya ufaltarak zaman da yarattık. Harika gidiyoruz. Şimdi yeni iyi alışkanlığımız kitaplarla daha sıkı fıkı olmaya geldi sıra. Das Capital, Kavgam vb tuğla minvalinde bir kitaba başlamadıysanız, okuduğunuz kitabı çantanıza atıp yanınızda gezdirmeyi huy edinin derim bir sonraki adım olarak. İtiraf edeyim zamanın büyük çoğunluğunda kitap sadece gezecek. Ama nadiren de olsa, okumak için fırsatlar çıkacak. Bir yerlerde beklerken, cafede otururken, toplu taşıma kullanırken vb. O zaman sevdiğiniz dostunuzu elinizin altında bulmak paha biçilemez. Bir de içinde kitap olan çanta daha bir güzeldir sanki..
Kitap Okuma Karnesi Tutun
Gün aşırı kitap okumayı başaramıyor, eski zaman emici alışkanlıklara dönüyorsanız dijital veya bir not defterine kitap okuma karnesi tutun. Mesela hafta başında kendinize bir cümlelik bir hedef verin. X kitabı bitir, xy sayfa oku türünde basit hedefler. Her gün o notunuza bakın, nasıl gidiyorsunuz yakınen takip edin. Bu iş size çok zorlu geldiyse başka bir öneri komedyen Jerry Seinfeld’den gelsin: Seinfeld metodu. Şöyle açıklanıyor: her gün yapmak istediğiniz şeyi (kitap okumak) yapın, bazen bir saat, bazen 15 dakika ama mutlaka az da olsa zaman ayırın. Her zaman ayırdığınız gün takvime “x” çizin. İstisnasız her gün ama her gün yapın bunu. Takvimdeki x’lerden bir zincir oluşsun ve o zincir hiç kırılmasın. Çok basit ama etkili bir yöntem.
Aynı Yerde ve Aynı Saatte Buluşmaca
İşte benim üzerimde en çok işe yarayan yönteme geldik. Her gün aynı yerde ve aynı saatte kitap dostunuzla buluşmaca. Sabah işe/okula giderken yol boyunca olabilir, öğle tatilinde yemekten sonra olabilir, akşam eve ilk girdiğinizde ve günü geride bırakıp rahatlamak istediğiniz o zamanlarda olabilir, günlük keyif kahvenizi içerken olabilir.. Seçenekler sonsuz. Benim için 23:00-00:00 arası ve yatakta gerçekleşiyor bu buluşma. Aman yatakta mutlaka oturun, uzanıp okuyayım demeyin sonu uyuya kalmak oluyor. Kitap da suratınıza pat diye iniverir. =) İnsan beyni alışkanlıklara, ritüellere bağlanıp günü güne saat gibi yerine getirmeye çok uygun bir mekanizma. Faydalanın bu özelliğimizden.
Cümlenizi Yarıda Bırakın!
Şimdi en seksi önerimi yapıyorum: kitap çok akıcı ilerlerken, büyük bir ilgi ile okurken cümlenizi yarıda bırakın! hey hey hey! Bu dahiyane fikir bana ait demek isterdim ama maalesef değil. Bu fikir ünlü yazar Ernest Hemingway reyizin. Kendisi yazı yazarken bu yöntemi uygularmış. Devamında yazacakları için heyecanlandığı bir noktada cümlesini yarıda bırakıp daktilo başından kalkarmış. Böylece günün geri kalanında bilinç altında olayların ne yöne gideceğini düşünüp kurarmış. Bence Havana’da yaşadığı yıllar bildiğin Küba romu kokteylleri içmeye gidiyordu yarıda bırakıp da neyse. Biz bu yöntemi kendimize uyarlayacak olursak. Heyecanlı bir cümleyi bitirmeden bırakın. Cümlenin devamını okumayın. Kaldığınız sayfayı işaretleyip arkanıza bakmadan kaçın!
Size Akıcı Gelmeyen Kitapları Bitirmeye Zorlamayın
Üzgünüm ama dost acı söyler. Deneyimle sabit bu iş böyledir – akmıyorsa, zorlanıyorsanız, keyif vermiyorsa, sayfaları çevirmek acıysa vedalaşın. Pek çok nedeni olabilir: okuduğunuz kitap sizle aynı dili konuşmuyordur, o kitabı okuma ve sevme vakti gelmemiştir, ya da cidden kötüdür! Her insanla arkadaş olamıyor, her yemeği sevemiyor, her renkten keyif almıyoruz. Her kitabı da seveceğiz diye bir şey yok. Sonrakine geçelim..
Tamamen Size Özel Kitap Okuma Ritüeleriniz Olsun
Evet, ben bu “ritüel” kelimesine fazlaca takık durumdayım. Ritüeller yaratmak ve onlara sadık kalmak süper işe yarıyor. O yüzden okuduğunuz kitap türü veya haftanın günlerine göre sizi motive edecek ritüeller yaratmanızı da şiddetle öneririm. Misal: hafta sonları biyografi okurum, haftada bir gün ev sevdiğim cafede kahve içerek kitap okurum, sağlıklı yaşam üzerine kitapları okurken yeşil çay içerim minvalinde ritüeller yaratıp kitap okuma alışkanlığınızı daha size özel ve eğlenceli bir hale getirebilirsiniz.
ps: çok özel, tuhaf ve eğlenceli ritüeller yaratanlar mutlaka yorum yazıp paylaşsın.
Kitap Kulübüne Katılamak veya Kurmak
Kitap okuma ritüelleri aklınıza yattıysa şimdi gözlerinizi bir kaç saniyeliğine kapatın ve derin bir nefes alıp verin. Bir sonraki adımı açıklıyorum: kitap kulüpleri. İşi iyice abarttığımı, kitap kulüplerinin saçmalık olduğunu filan düşünebilirsiniz. Hemen gözlerinizi devirip bıyık altından gülmeden önce aklınıza koskoca Oprah’ın bile izlenme rekorları kıran programında kitap kulubü olduğunu ve her hafta okuduğu harika kitapları tanıtıp tartıştığını hatırlatmak isterim. Bana kulak asmadınız diyelim, Oprah’a da mı inanmayacaksınız? Özellikle kafa yapısı size yakın arkadaşlarınız, çevrenizdeki tanıdıklarınızla bir kitap kulübü kurup bir şeyler yiyip içerken o haftanın/ayın kitabını tartışmak çok keyifli olacaktır. Ne biliyim trajedik komediye dönen ülkenin gidişatı, Seren-Gülben atışması veya Şeyma bu hafta hangi ülkede konularından daha iyi sanki…
Aşırı Beğendiğiniz Kitapları Sınırlı Kelime ile Özetleyin
Bazen bir kitap okursunuz ve Orhan Pamuk’un Yeni Hayat kitabının ilk cümlesinde yazdığı gibi “Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.” dersiniz. Öyle kitapları herkese anlatmak, sevdiklerinize birer adet almak, sürekli o kitaplardan konuşmak istersiniz. Sizde böyle güçlü duygular açığa çıkaran kitaplar hakkında bir deftere veya telefona/bilgisayara bir paragraf yazın. Neden çok sevdiniz, nasıl bir bağlantı kurdunuz, neden herkes okumalı, o kitabı “hayat değiştirici” yapan ne. Sizi bu kadar etkileyen o büyülü şey her neyse sonsuza kadar sizle kalır.Dilerseniz kimselere göstermez arada açar okursunuz. Dilerseniz facebook/instagram’da ufak bir postla duyurursunuz.
O kitapla İşiniz Bitince Evrene Geri Bırakın
Geldik son ama (bana göre) en önemli maddeye. Yıllarca ve kitaplıklarca kitap biriktirmiş ve her birine bebekleri gibi bakmış gibi olarak geldiğim nokta: bir kitapla işiniz bitince onu başkalarına verin. Kitaplıkla hiç ellenmeden, boynu büyük yıllarca bekleyeceğine başkaları okusun onu, ellerine alsınlar, cümlelerin altını çizsinler. Japonların şintoizm inancına göre her objenin bir ruhu vardır. Kitapların da. Gene şintoizme göre bir objeye dokunmak, elinize almak ona ellerinizle terapi yapıp enerjinizi geçirmektir. Size yeni ufuklar açmış, harika vakit geçirtmiş kitabınız da elden ele gezip sevgi görmeyi hakediyor. Ruhuna zarar vermeyin, onu çok sevecek yeni sahiplerine uğurlayın.
İşiniz biten kitapları bağışlayabilir, ilgisini çekeceğinizi düşündüğünüz arkadaşlarınıza hediye edebilir, içlerine eğlenceli notlar yazıp başkalarının bulması için (#bookcrossing) etrafa bırakabilirsiniz. İşleri daha da büyütmek isterseniz apartmanınızda posta kutuları üstüne ufak bir kitaplık kurabilirsiniz. Belki başkaları da birşeyler bırakır, aranızda bir muhabbet oluşur. Ofisinizin/okulunuzun bir köşesine de olabilir. Neden olmasın?
ps: beni ve aylık kitap hediyelerimi instagramdan takip etmek için sayfam: zeyneppcans facebook: zeynepcansoylu.com
Şimdi söz sizde.. kitap okumak için zaman yaratma önerilerim hakkında ne düşünüyorsunuz? Favoriniz hangisi? Sizin önerileriniz, ritüelleriniz nelerdir? Mutlaka yoruma bekliyorum.
Çalışırken kesinlikle işe gidip gelirken Harika okuyordum. Şimdi Doğum iznindeyim, iki çocukla eskisi kadar düzenli olmasa da yine elimden geldiğince okumaya çalışıyorum. Kitap okurken süt içmeyi de çok seviyorum, tavsiye ederim 🙂
Sevgiler
Ben de sürekli çantamda kitap taşırım. Bazıları çok çabuk biter ,bazıları çantada gezmekten eskir. Eğer işe toplu taşıma araçları ile gitmek zorunda kaldıysam çok daha hızlı bitiyor kitaplar. Evde keyifle kitabımı alıp bir köşeye çekilmek benim için şimdilik lüks . Uyanık kalabildiğim zamanlarda yapılması gerekenleri yapıyorum, yatma zamanı gelince de çocuklara kitap okuyup, uyuturken zaman zaman onlardan önce sızıyorum. Bir zaman sonra kendime bir kitap okuma köşesi oluşturmayı hayal ediyorum. En büyük hayallerimden biridir , çok rahat berjer bir koltuk ,küçücük bir masa veya sehpa ve bana ait bir köşe.
Kitapları okuduktan sonra dağıtma olayı henüz bende zuhur edemedi. Gerçi yavaş yavaş bu yola girmem gerekiyor çünkü kitaplık ve raf sayısını artırmama rağmen yine ikinci sıraya dizmeye başladım. Gerçi ben vermek istesem de eşim engel olur ,bebekleri gibi seviyor kitapları. ”Kitap verilir mi hiç?” diyor her önerimde sanki çöpe atalım diyormuşum gibi.
Beğenmediğim kitapları yarım bırakıyorum. Çünkü artık beğenmeme hakkım olduğuna inanıyorum. Herkesin her yazdığını beğenmek zorunda değilim evet ama hala yarım bıraktığım için oluşan suçluluk duygusunu üzerimden atamıyorum. Galiba beğenmeme hakkına geç inandığım için tam özümseyemedim.
Kitap kulübü olayı çok hoşuma gidiyor ve yapanları çok kıskanıyorum. Bunu da hayallerim arasına ekleyebiliriz. Kitap okumayı seven arkadaşlarım var ama sanırım hiç kimse -ben dahil, bir süre içinde bir kitabı bitirme sözü vermeye hazır değiliz. Elimizdeki kitabı fırsat buldukça okuduğumuzdan bunu bir süre ertelememiz şart.
Öncelikle yazınızı çok beğendiğimi belirtmek isterim. Benim kitap okuma ritüelim de sizinkine benziyor. Gece saat 23:00-00:00 aralığında yatağımda bir fincan tarçınlı sıcak süt eşliğinde…
Özellikle kötü bir alışkanlığı bırakarak zaman yaratma fikrinizi bir süredir deniyorum. Bırakmaya çalıştığım alışkanlığım internet alışverişleri ve sosyal medya kullanımı ki gerçekten çok zamanımı alıyor. İnternette daha çok bilgimi arttıracak ya da sizin bloğunuz gibi ilham verici içerikleri takip etmeye başladım.
Kitapları paylaşma konusunda ise sizin kadar cömert değilim. Paylaşmayı severim fakat kitap yine bana dönsün isterim. Bu aralar e-kitap okumaya başladım. Cep telefonundan okuyorum. Kitabımın her zaman elimin altında olması, bulduğum her fırsatta okuyabilmem açısından çok güzel. Böylece cep telefonumu her elime aldığımda sosyal medyayı kontrol etmek, alışveriş sitelerine girmek gibi alışkanlıklarımı da en aza indirdim. Ama tabi ki gerçek kitabın yeri ayrı. Ben kitap kokusunu çok sevenlerdenim. Cümlelerin altını çizmeye, aldığım notları dönüp dönüp tekrar okumaya bayılırım. Bu yüzden akşam evde okuduğum kitap ayrı, gündüzleri boş zamanlarımda cep telefonumdan okuduğum kitap ayrı olmak üzere kendimce bir sistem geliştirdim.
tam da her sabah 5te kalkıp kitap okuması yaptığım zamanda denk geldi, çok güzel yazı. Motivasyonu arttırmak için benzer hissedenler varsa katılsın demiştim şu an 70 kişi her sabah kitap okuyoruz 🙂