İzmir’de doğup büyümüş biri olarak uzun zamandır İzmirde Yapılacaklar Listesi yazısı yazmaya çalışıyorum. Resim biriktiriyorum, fikir biriktiriyorum, yazdıklarımı sık sık beğenmeyip siliyorum. Ama bugün artık yeter yayınlamalıyım dedim. Hayatımın ilk 17.8 yılını ve bundan sonra tüm bayram ve özel günleri geçirdiğim İzmirde Yapılacaklar Listesi : Top 10 listem aşağıdaki gibi.
1) Kordon Boyu’nda keyif yap
Kordon boyu kafeler, barlar, balıkçılar, nargileciler hatta mini bir fayton turu… Hepsi de sana diyor ki telefonunu kapat, saatini çıkar, zamanı güneşe göre tanımla ve rahatla! Kahvenin köpüğü, tavla oynamanın neşesi, balık yemenin hafifliği, kırmızı şarabın kokusu gibi hayatın güzelliklerine odaklan. Alsancak Kordon Boyu’ndaki cafelerin hemen hemen hepsinin wireless şifresinin “atamizindeyiz” olduğu tüyosunu da vereyim, İzmir’i sevmek için nedenleriniz artsın.
Benim favori cafem Sakız Adası – sakızın 100% doğal bin bir türlü tatlısı, kahvesi, reçeli her şeyi var. Baba tarafından Egeli olarak sakıza bayıldığımı söylememe gerek yok. 🙂 İzmirde Yapılacaklar Listesi için en birinci madde Kordon Boyu’nda keyif yapmaktır.
2) Tarihi Asansör ile yükseklere çık ve İzmir’e bak
İzmir’liler için asansör kelimesi bir binanın katlarını çıkıp inen araç değildir sadece. Bir simge, bir mekan, bir semttir aslında. İki semti birleştiren asansöre Dario Moreno sokağından girip Halil Rıfat Paşa caddesinden çıkılır. Asansör hakkında asıl keyifli olan özellikle gün batımında (pinksky, pembe gökyüzü) çok güzel panaromik İzmir ve körfez manzarasıdır.
3) Kemeraltı Kızlarağası Hanı’nda Dibek Kahveni Höpürdet
İzmir için Kemeraltı, İstanbul için Kapalıçarşı neyse odur tam olarak. Toptancılar, esnaf lokantaları, her şeyin en ucuzu, asma altı kahveciler, her şey burada. Kızlarağası Hanı’ndan tercihen Manisa kebabınızı yedikten sonra benim için bol şekerli bir Dibek Kahve için. Dibek kahvenin özelliği nedir derseniz, közde bardak içinde pişen efsanevi bir kahve derim.
4) Aslancak Sevgi Yolu’nda gezin ve sahaflardan kitap al
Bu madde konusunda çok objektif olamayabilirim. Alsancak’ta dershaneye giden her çocuk gibi ben de Sevgi Yolu’nda çok fazla vakit geçirdim. Kumpir yedim, gümüş aldım, sahaf stantlarını karıştırdım, kitaplar aldım.. O yüzden burası hep bana çok sıcak gelmiştir. Siz de bir gidip bakın derim en kötü aradığınız eski bir kitabı ucuza bulursunuz. Sevgi Yolu son yıllarda sürekli çalışma tadilat geçirdiği için güncel bir resim bulamadım. Yol tarifi veriyorum, Efes otelini arkanıza alıp çapraz ilerleyin hemen karşınızda.
5) İzmir Doğal Yaşam Parkı’na Yarım Gün Ayır
Yarım gün ayır derken çok ciddiyim çünkü burası sıradan bir hayvanat bahçesi değil! Gerçekten de bir Doğal Yaşam Parkı, yabani hayvanlardan, tropik bahçeye, göletlerden, sürüngen türlerine yok yok. Gezmesi de çok keyifli tasarlanmış. Gezintiniz bitince göl kenarında oturup piknik yapmak da serbest. Giriş ücreti yetişkinler 3 TL, çocuklar 1 TL, daha ne olsun! Bir de İzmir dedikodusu… Biz İzmirliler fillerimizi çok severiz. Betül’ün kızı “İzmir”in adı online anket ile belirlendi.
6) Kordon Boyu’nda Atatürk’ün Evi Müzesi’ni gez
Buraya ilk defa okul gezisi ile çocukken gitmiştim. Müze görevlisinin bize özenle Atatürk’ün içtiği bir kahve fincanının telvesi ile saklanmış halini göstermesine çocukça çok mutlu olmuştum. Çünkü o zamana kadar Atatürk kafamda hayali bir kişilikli. O gün o müzede kahve bardağını görünce gözümde kahve içen ve gerçekten yaşamış bir insan oluverdi.
7) Fuar Lunapark’ında çılgınca eğlen, kocaman pembe bir pamuklu şekeri mideye indir
Fuarın fuar olduğu zamanlarda çocuktum. Hülya Avşar’ların geldiği, dünya mutfaklarından restoranların kurulduğu, havai fişeklerle açıldığı, Türkiye’nin en büyük ve güzel lunaparkının kurulduğu, Fuar’da kocaman bir hayvanat bahçesi ve meşhur filimiz Bahadır’ın olduğu… O zamanlar Ağustos ayının son haftalarında açılan bu fuar neredeyse her akşam gidilen en önemli olaydı. Fuar dönemi olmadığında da yeşil alanları, hayvanat bahçesi ve lunaparkı nedeniyle benim İzmir’de en sevdiğim yerdi.
Belki bugün aynı etkiyi yapmaz ama lunaparka gidin, oyuncaklara binin ve kocaman bir pamuklu şekeri kalori ve glisemik indeks düşünmeden kopara kopara yiyin. 🙂 Hala çok güzel havuzları, palmiyeleri, heykelleri ve yeşil alanları var.
8) İzmir’in Pastaneleri, Tatlıları ve Dondurmaları
İzmir’in çok uluslu/dinli kültüründen geriye kalanlardan en güzel miraslardan biri de özellikle Yahudilerin çok başarılı olduğu hamurişi tatlı ve tuzlular. Boyoz, torpil, pastiç bunlardan benim favorilerim. Özellikle torpil ve pastiçi denemenizi şiddetle tavsiye ederim. Torpil tatlısı külah şeklindeki bir milföyün içine yoğun kıvamlı vanilyalı muhallebi doldurulup külahın ağzının da fıstıklarla kapatılıp üzerine bol bol pudra şekeri serpilmesinden oluşur. Yazarken bile ağzım sulandı 🙂
Pastiç ise kat kat kalın pandispanyamsı hamurun içerisindeki çikolatalı çörektir. Üzerinde beyaz bademler olan.. Torpile göre çok daha hafif olan bu tatlıyı ne kadar yeseniz de asla yeterli gelmez, benden uyarması. Dondurma için öneri dersen o da çok – Reyhan, Sevinç (özellikle kağıt helva içinde), Ağam (fıstıklısını yemeden ölme), Beyoğlu….
9) Kıbrıs Şehitleri’ndeki bir barda iç & buzlu badem ye
Akşam 09:00′dan sonra herhangi bir barda içkini içmeye başla, çok keyifli. Bazı konulara şaşırabilirsin: i) erkeklerin kızlara yiyecek gibi bakmaması, ii) içki fiyatlarının İstanbul’a göre ucuzluğu, iii) buzlu bademim lezzeti, iv) sokak müzisyenlerinin çeşitliliği.
10) Körfez Vapuru’nda Boyoz + Yumurta + Çay üçlemesi
Karşıyaka-Bostanlı-Pasaport-Alcancak-Göztepe-Konak hattından herhangi birinde vapura binmemişsen İzmir’i gezmiş sayılmazsın maalesef. Vapura binmek yetmez özellikle iş başlangıç saatinde vapura binip işe gidenlerle boyoz + katı yumurta + çay üçmelesini yaşamak gerek. Sonra mutluluk anketlerinde İzmir’in neden üst sıralarda olduğunu anlayabilirsin. Bir İzmir dedikodusu daha vereyim: Karşıyakalılar, Alsancak & Konak tarafına gitmeye “İzmir’e gitmek” derler. Uzun yıllar annem ve babamın böyle demesini içten içe garipsedim. Zaten İzmir’de değil miydik?
Bana 10 madde yetmez dersen diğer önerilerim; Mask Müzesi gezisi, İzmir’lilerin verdiği antika eşyalar ile kurulan Latife Hanım Karşıyaka Köşkü, Tarihi Hava Gazı Fabrikası ve akşam konserleri, Bostanlı’daki herhangi bir barda içmece, Türkiye’nin en iyi 3. kokoreççisi seçilen Kartal Kokoreç’te kokoreç + bira, Karşıyaka Alaybey’de Kadın Hakları Anıtı’nı ziyaret etmece, İnciraltı’nda rakı + balık…
Sevgili kardeşim ;
Bir yıldır( cennet) Urla’da yaşayan biri olarak, İstanbul’da kalan dostlarımın bana İzmir’li diye seslenmesine hep bozuldum.Cunku bana göre Urla kendine münhasır ayrı bir dünya ve onu yaşamak için gelmiştik.Simdi bu harika yazını okuyunca; yahu benim bunların daha hiçbirinden haberim yokmuş, dedim kendi kendime.
Çok iyi bir kalemsin bana göre, elin- fikrin dert görmesin.
Güzel bir bayram dilerim.Sevgiler…
Selamlar,
Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim. Beni aşırı mutlu ettiniz 🙂
Urla’da yaşamak gerçekten de cennet gibidir. Umarım en kısa zamanda İzmire de günlük gezilerle gelip başta Kordon boyu olmak üzere keyif yaparsınız 🙂
Size de güzel bayramlar, sevgiler.
Yazınız harika olmuş. Emeğinize sağlık. Ben İstanbuldan göç edip geldim. Harika yer. Biraz ekleme yapacağım müsadenizle.Fuara zamanı fuara gitmek, Kadifekaleye çıkıp Çay içerek İzmiri seyretmek (kale içinde tandır açmış olanlardan parasıyla tandır ekmeği almak ), İnciraltı Kent Ormanına dünyanın en güzel piknik alanında mangal yakmak (deniz sıfır, oturacak banklar çok, 100 metrede bir çemeler ve bedava ve hatta otoparkta bedava) ve belediyeye teşekkür etmek, engelliler merkezinde denize sıfır harika manzaralı dünyanın en ucuz s(siviller için söylüyorum ) çayını kahvesini içmek… Yazacak o kadar çok şey varki…
Çok teşekkür ederim, çok sevindim güzel yorumunuza 🙂
Eklediğiniz maddelere de bayıldım ben Karşıyalı olduğum için o tarafları daha az biliyorum. Bir sonraki gelişimde bir kaçını deneyeceğim.
sevgiler
Teleferiğe çıkmak, Balçovada şehir içinden dağa tırmanmaya başlamak, teleferiğe binmek ve yukardan izmir manzarasında çay içmek, Balçovada Agamennon kaplıcalarında soğuk kış gününlerinde sıcacık 5 havuza ucuza girmek ve sağlık kazanmak, Urlada Güvenlik Orman alanına gidip harika deniz ve ada manzarasında çam ağaçlarının altında piknik mangal yapmak… Daha bir kaç yer var ama onları asla söylemem.. Herkes gelmesin… 🙂 🙂
“KIBRIS ŞEHİTLERİ” OLACAK
Selamlar, yazım hatası yapmışım düzelttim 🙂 sevgiler
Balçova Teleferiği de unutmamak lazım.nefis bir körfez manzarası, yeşilliğin arasından ara sıra kendini gösteren baraj gölü … Teleferik tesislerinde mangal yakmak için gereken her malzeme satılıyor. 15 lira karşılığında mangalı yakıp masanızın yanına getiriyorlar. Ya da fastfood tercih edenler, gözleme yemek isteyenler, sadece çay içip manzara seyredicem diyenler herkes için tavsiye ederim
çok güzelmis. izmirli arkadaşlara gönderdim
çok teşekkürler 🙂 çok sevindim beğenmenize & paylaşmanıza 🙂
Teleferiğe çıkmak, Balçovada şehir içinden dağa tırmanmaya başlamak, teleferiğe binmek ve yukardan izmir manzarasında çay içmek, Balçovada Agamennon kaplıcalarında soğuk kış gününlerinde sıcacık 5 havuza ucuza girmek ve sağlık kazanmak, Urlada Güvenlik Orman alanına gidip harika deniz ve ada manzarasında çam ağaçlarının altında piknik mangal yapmak… Daha bir kaç yer var ama onları asla söylemem.. Herkes gelmesin… 🙂 🙂
Agora’yı, Varyant’ı, Levanten Köşklerini, Bisiklete binmeyi, Bornova Küçük Park’ı, İzmir’e girmeden önce Atamızın İzmire baktığı manzaradan; Belkahve’den muhteşem manzaraya doyamamayı unutmamak lazım
Kordon’daki Arkas Müzesi de atlanmamalı. İstanbul’daki müzelerle yarışır 🙂