İham veren kadınlar serisinin 41. haftasından herkese selamlar & sevgiler. (41 kere maşallah şakası yapmamak için kendimi zor frenliyorum…) Her hafta ayrı bir bakış açısı ile bize bol bol ilham veren kadınları tanımaya devam. Bu haftaki ilham perimiz Esra Uğurlu (instagramdan bildiğimiz adıyla ku esrauurlu) an itibari ile Meksika’dan bildiriyor. Ancak siz bu yazıyı okurken Güney Amerika’da başka bir ülkeye geçmiş olabilir.. O zaman çayımızı kahvemizi alıp köşemize kurulduysak Esra’nın peşinden Pasifik Okyanusu’nu geçip maceralara atılmaya hazırız… Haydi başlıyoruuuz. 🙂
S:Seni hiç tanımayanlar için biraz kendini tanıtabilir misin?
C:35. yaşının son günlerini Meksika’da geçiren kendini gezmeye ve keşfetmeye adamış, daha fazla gezip görebilmek için de tam zamanlı işini bırakıp serbest çalışmaya başlamış, kültür şoku en sevdiği şey olup bu sebeple alışılagelmiş yerler yerine daha çekici noktalara seyahat etmeye ve çantasını dünyanın dört bir yanından anılar ve deneyimlerle doldurmaya çalışan bir seyahat-severim.
S:Seyahatlerinden çantana doldurduğun ve unutamadığın bu deneyimlere biraz örnek istesek?
* Bir sene Myanmar’da içinde horoz gezen, garsonların öpücükle çağrıldığı yerel bir barda; başka bir sene Hong Kong’da ‘Dünyanın En Yüksek Barı’nda 118. katta doğum günümü kutladım.
C: * Sri Lanka’da yavru köpek balıklarıyla, Güney Afrika’da penguenlerle yüzdüm.
* Madagaskar’ın zorlu koşullarında, konforun adı geçmeyen araçlarında 30 saate varan yolculuklar yaptım. Yerliler gibi onlarla birlikte oturup yan yana işedim.
* Japonya ve Tayvan’da kapsül otellerde kaldım.
* Ellerimle zürafa, lemur ve deve kuşu besledim.
* Kenya’da ve Madagaskar’da yerel ailelerin suyu bile olmayan evlerinde konakladım.
* Tayland’da 7’den 70’e herkesin birbirini ıslattığı Tayland Yeni Yılı kutlaması olan Song Kran Festivali’ne, Hong Kong ve Myanmar’da karnaval tadında geçen Çin Yeni Yılı kutlamalarına katıldım.
* Laos’ta elektriği olmayan bir köyde kaldım.
* Güney Kore ve Japonya’da geleneksel kıyafetlerle çay seremonilerine katıldım.
* Malezya’da Borneo Adası’nda doğal ortamında yaşayan Proboscis Maymunları’nın, Sri Lanka’da mavi balinaların peşine düştüm.
* Tanzanya, Kenya ve Güney Afrika’da safariler yaptım. Tüm vahşi hayvanları doğal ortamında izleyip dünyanın en hızlı koşan hayvanı çitayı; avına doğru koşup onu yakalamasını, ardından öldürüp yemesini izledim. Serengeti’de çadırımın dışında koşturan sırtlanların sesleriyle uyanıp sabaha kadar onları dinledim.
* Laos’ta daha önce adını bile duymadığım bir milli parkta üç gün boyunca zorlu şekilde trekking yaptım. Yürüyüş süresince ormandan topladığımız bitkileri de kullanarak yemekler pişirdik ve yemeklerimizi muz yaprakları üzerinde yerliler gibi ellerimizle yedik. Bambu ormanından kestiğimiz bambularla; bardak, tabak, şamdan, masa, oturak ve tencere gibi gereçler yapıp yemeklerimizi bambularda pişirip akşam yemeğimizi bambu kaplardan yedik. Ekibimizin İngilizce bilmeyen yerli rehberinin yemek için ormandan avladığı fare ve kurbağalara midemiz bulanarak baktık. Gece çadır olmaksızın, ağaçların altında (etraftan gelen hışırtılara rağmen) uyku tulumundan bozma şeylerle uyuduk.
* Madagaskar’da Baobab Yolu’na saatlerce bisiklet kullanarak gidip baobabların gölgesinde bisiklet sürüp hayatımın en güzel gün batımını izledim.
* Japonya’da geleneksel kıyafet yukata giyip Japon geleneksel danslarından birini öğrendim.
S:Baya harika deneyimler! =) Yılın belli zamanı çalışıp sonra aralıklı ama görece uzun sürelerde gezme durumunu nasıl ayarlıyorsun?
C:Bir süre sadece yıllık izinlerimle seyahat edebildiğim tam zamanlı işlerde çalıştım. Yıllık izinlerimi gezerek geçirirken fark ettiğim bir şey oldu; sırt çantalı yaşamın özgürlüğü ve benim daha uzun süre yollarda olmak istemem. Ben artık yıllık izinlerle yetinemeyecektim. çantamı sırtıma takıp en az birkaç ay gezmek, gezgin olmak istiyordum. Bu sebeple önce işten ayrılıp birikimlerimle bir süre gezdim. Şimdi de proje bazlı işlerde çalıştığım için Türkiye’de bulunduğum dönemde harcamalarımı minimumda tutarak para biriktirip tekrar yola çıkıyorum.
Ben düşük bütçeli seyahat ediyorum. Seyahat harcamalarımı minimumda tutmaya gayret gösteriyorum. Turistik veya pahalı restoranlar yerine sokaktan yiyorum, hostellerde uyuyorum veya yerellerin evlerinde ücretsiz konaklıyorum, toplu taşıma kullanıyorum, bazen meyve alırken bile pervasızca pazarlık yapıyorum. Bu şekilde daha az parayla daha uzun süre seyahat etme imkanı buluyorum.
S: Gerçekten harikasın. Kalp Kalp Kalp. Peki, tek başına yola çıkacak kadınlara neler önerirsin?
C:Biz kadınlar, hisleri çok güçlü varlıklarız. Türk kadınları olarak ise ekstra önsezileri olan ve kendini güvenli alanda tutmaya çalışan bir yapımız var. Kadın olarak yolda olmanın çoğu kadın için ürkütücü olduğunun farkındayım ama bir kadının başaramayacağı hiçbir şey yok. Cesaret ve kararlılık en önemli şeyler. Bunlar olduktan sonra devamı geliyor. Yola çıktıktan sonra tüm endişelerin yersiz olduğu ortaya çıkıyor.
S:Güney Amerika ve Meksika’ya aniden (15 gün önce galiba) bilet alma fikri nasıl ortaya çıktı? Hazırlık süreci nasıldı?
C: Nereye gideceğime karar vermek kolay olmuyor; çünkü çok kararsız bir yapım var. =)
Kararsızlığımdan dolayı gideceğim yere genellikle uçak bileti karar veriyor. Nereye daha uygun bilet bulursam oraya gidiyorum. Genelde son anda bilet aldığım için de planlamaya çok zaman ayıramıyorum. Bu sebeple genellikle rotam yolda oluşuyor. Şu anda bile bulunduğum yerden hangi şehre gideceğimi bilmiyorum.
Amerika daha önce hiç ayak basmadığım bir kıtaydı. İspanyolca dil bariyeri ve pahalı uçuşlar sebebiyle sürekli ertelediğim bu kıtayı artık görme zamanımın geldiğine karar verip kıtadaki vizesiz her ülkeye bilet bakmaya başladım. Gönlümden en çok geçen ülke Meksika’ydı ve en uygun bileti de buraya buldum .
Bilet aldıktan sonra önümde yalnızca 15 günüm vardı ve ben bu sürede sevdiğim insanlarla bol bol zaman geçirdim. Son gün de çantamı hazırladım. Neyse ki eksik bir şeyim yokmuş. Olsa da yoldan alınırdı zaten. =)
S:Şimdi oralarda neler yapmaktasın? Seyahatin devamı için planlar nedir?
C:Şu an Meksika’yı keşfetmeye çalışıyorum. Sokaklarında plansız şekilde dolanıp Meksika müziği ve sanatıyla dolup taşıp her gün başka bir Meksika lezzeti deniyorum. Gelmeden önce birkaç hafta kalırım dediğim Meksika’da daha uzun kalacağım gibi görünüyor.Seyahatim için süre öngörmedim. Devam edebileceğim yere kadar yoldayım.
Meksika’dan sonra isteğim uçak kullanmadan kara geçişleri yaparak Orta Amerika ülkelerini dolaşmak; fakat bu güzergah üzerindeki bazı yerlerde ciddi güvenlik sıkıntıları olduğu söyleniyor. Gidişata göre karar vereceğim.
Kısa Kısa
- Bir ülkeye gidince ilk iş ne yaparsın: ilk işim havalimanından yerel bir sim kart almak oluyor. =) Seyahat boyunca beni en rahat ve konforlu hissettiren şey elimin altında internet olması.
- Seyahatlerinde yanından ayırmadığın 3 şey nedir: Seyahat adaptörü, harcamalarımı not ettiğim bir not defteri, güneş gözlüğü.
- Yemeklerini en çok sevdiğin 3 ülke: Tayland, Japonya ve şimdiden Meksika. =)
- Bıkmadan defalarca gidebileceğin 3 ülke: Tayland, Japonya ve Güney Afrika. (Sanırım bu listeye Meksika da girecek)
- Ruh ikizin şehir/ülke(ler): Bangkok ve Hong Kong. İkisi de çok kalabalık ve dinamik şehirler ama hala geleneksel yapılarını koruyabiliyorlar.
Bi’ Takım Faydalı Linkler
Esra’nın ürettiği içerikleri ve seyahatlerini takip etmek için instagram hesabı linkini nazikçe bırakıyorum::
instagram: esrauurlu
İlham veren bir kadın olmak ne büyük mutluluk 🙏 Umarım ben de bir gün bu röportajlarda yer alır, okuyan kişilere ilham olup yollara dökülmelerine vesile olabilirim. Ne de olsa dünyayı kadınlar güzelleştirecek, kadınlar sayesinde herkes sınırları aşıp farkındalık geliştirecek.
Sevgiyle kalın