Şimdi bir ülke mutfağı düşünün her öğüne ananas-papaya meyve salatası ile başlansın, tüm meyve suları ve kokteyller gerçek meyvelerin suyu sıkılarak yapılsın, tüm tavuklar serbest dolaşan organik tavuk olsun, siyah fasülyeler hep yemeklere eşlik etsin, karidesler hep jumbo olsun, ıstakozun porsiyonu bizdeki kırmızı etten ucuz olsun.. Zaten bu saydıklarım her yerde olan standard Küba mutfağı uygulamaları. Yani yemekler zaten taze, tropik, doğal ve lezzetli. Peki Havanada Neler Yesek diye sorarsanız size en sevdiğim, mutlaka tadın dediğim en iyi listemi bol bol fotograflar eşliğinde anlatmaya başlarım dostlar.
Bir de özellikle belirtmek istediğim bir konu var. Biz Trip Advisor uygulamasından top 10’daki restoranlara gittik ve iki kişi ödediğimiz en en en pahalı hesap, alkollü içecekler de dahil 150 TL’di! Hangi Avrupa ülkesinde top 10 restoranların hepsine sırayla gitmeye bütçe yeter diye düşünmeden edemedik. Kübayı çok sevmek için nedenler listemize bir neden daha ekledik. 🙂
Esto No Es Un Cafe
Türkçeye çevirisi “Burası Bir Cafe Değil” şeklinde olan mekanı biz Trip Advisor’dan bulduk sadece ilk 10 listesinde 6. sırada olduğunu bilerek, sıfır fikirle gittik. Güneş hafiften batmaya başlamışken dışarıda iki kişilik bir masaya iliştik. İliştik diyorum çünkü burası genelde rezervasyonla çalışıyor, şansımıza hafta içi ve erken gittik diye yer bulduk. Lokasyon olarak Eski Havana (Old Havana) bölgesinin ana meydanlarından Katedral Meydanından girişi olan minik çıkmaz sokaklardan birinde yer alıyor. Çok merkezi. Bu arada ufak bir uyarı; bu sokağın girişinde ve çevresinde ellerinde menüleriyle sizleri anlaşmalı restoranlarına çekmek isteyen çok sıcak ve iyi davranan Kübalı dostlarımız var. Ancak sizi çağırdıkları restoran Havana’nın gereksiz pahalı ve lezzeti beğenilmeyen mekanlarından biri. Tam buranın yanında ve Trip Advisor’da sondan 4. sırada yer alıyor! Aman dikkat. 🙂
Hemen pina colada (Karayip) ve çilekli daiquirimizi (Afro) önden söyledik başladık menüyü karıştırmaya. Biz kocaman menüye bakarken tatlış garsonumuz gelip aşağıdaki resimdeki broşürü gösterdi. Meğerse burası “sanat temalı” ve her ayrıntısı ince düşünülmüş bir mekanmış. Yerel Küba (yani Afro-Karayip) yemeklerini ikonik ressamların tabloları şeklinde tasarlamışlar. Örneğin “pollo pollock” – Pollock’un tavuğu onun tabloları gibi kaotik bir halde. 🙂
Ben Azul Klein’i denedim – Yves Klein’in deriiiin koyu mavi tuvali üzerinde kuzu eti, patates ve rokfor peyniri tablo gibi dizilmişti. En geleneksel hangisi? diye sorduğumuzda cevap tiftilmiş ve uzun saatlerce pişirilen dana eti ve yuca (tadı patatesle kerevizin aşk bebeği gibi bir sebze)den yapılan Küba yemeği “ropa vieja” nın yer aldığı Mundo de Lam tabağı dediler, onu da sevdiceğime söyledik. İkisine de bayıldık, kokteyller de ayrıca çok çok iyiydi. Paylaşmalık ufak tabaklar olarak mutlaka muz cipsleri söyleyin derim.
Bir de ufak bir itirafım var; biz burayı aşırı çok sevdik ve iki defa gittik. 🙂 Ben ikinci seferimde, zaten Küba’da çok et-tavuk yediğim için sadece sebzeden oluşan Fransız yemeği ratatouille yedim – ama tropik Küba sebzeleri ile! Sevdiceğim gene ropa viejasından vazgeçmedi.
304 O’Reilly
Old Town’un en uzun ve büyük caddelerinden O’Reilly caddesinde yer alan bu mekan ve çevresi bize fazlasıyla Karaköy’ü çağrıştırdı. Yakında nalburlar, tamirciler derken onların arasında dışarıdan pek dikkat çekmeyen ama içi araştırmacı gezginler ve yerel hipsterlar dolu bu mekan var. Mutfak olarak İspanyol tapaslarını Karayip malzemeleri ve mutfak kültürü ile yorumluyorlar. Ortaya çıkan sonuç harika. 🙂 Burası ayrıca kokteylleri ve özellikle (Küba için nadir olan) Cin kokteylleri ile ünlü. Resmen taş çatlasa 30 metre kare ve rezervasyon şart. Biz girebilmek için öğle yemeği ile akşam yemeği arası tuhaf bir saatte mutfağa yakın bir masaya iliştik gene rezervasyon yaptırmadığımız için. 🙂
Mekan o kadar ufak ki, şöyle bir ortamın fotografını çekmek aklıma bile gelmemiş. Ancak mekanın ufaklığı size minnoş tapas tabakları, ufak bardaklarda kokteyller içeceğinizi düşündürmesin. Hayatımda gördüğüm en büyük kokteyller burdaydı, sanırım yarım litre civarıydı bardaklar! Ben gündüzden havuz kenarında çok içtiğim için gözüm korktu deneyemedim. Denesem zaten günün geri kalanını hatırlayamayacağım kadar büyüklerdi ve en pahalı kokteyl 4.5 dolar civarıydı.
Bu büyük porsiyon olayları tapaslarda da aynı şekilde devam. İspanyada minik tabaklarda gelen ve çeşit çeşit söylediğimiz tapaslar gibi düşünüp 3-4 çeşit söyledik. Yemeğin adı tapas (meze) olmasına karşı boyutları devasaydı. 🙂 Burada kişi başı 40 TL’ye 3 çeşit devasa tapas yer bir de iki kocaman kokteyl içebilirsiniz. Akşam yemeği tamamen bitince mekan bara dönüyor ve eline litrelik kokteylini alan mekanın önünde sokakta kaldırımlara oturuyor.
Habana 61
%100 yerel Küba yemekleri nelerdir sorusunun cevabı olan bu mekan; Havana’nın kalbinde yer alan Devrim Müzesinin (Museo de la Revolucion) bir alt paralel sokağında yer alıyor. Mekanın sokağı neredeyse tamamen ev, o nedenle hemen kendini belli ediyor. Dışarıdan çok sakin ve ufak tefek dursa da içeri girince geriye doğru büyüyor.
Habana 61, %100 yerel ve geleneksel Küba yemekleri yapıyor. Menüde belirtilmiyor ama ana yemeklerden ne isterseniz isteyin yanında otomatik olarak siyah fasülye ve beyaz sade pirinç pilavı geliyor. Biz ıstakoz ve dört soslu (parmesan, hardal, sarımsak, karabiber) biftek denedik. Öğle yemeği için gitmiştik, alkolleri denemedik ama çevre masalardan gözlemlediğimiz kadarı ile güzeldi. Özellikle Küba tarzı acı soslu ıstakoz denemek için kabuklu deniz ürünleri severler kesinlikle gitmeli derim.
En iyi top 10 restorandan gerçekten farklı ve özel dediklerim yukarıda saydığım üçüydü. Diğerleri güzel değil mi? derseniz, tabii ki de güzeller ama vaktiniz darsa bu üçü “the best of the best” derim. Aynı yemekleri daha fazla göstere göstere içinizi sıkmadan “sokak lezzetleri” ni anlatmaya başlamak isterim dostlar. 🙂
Yerel Pastanelerden Tatlıları Deneyin
Hemen hemen her mahallenin yerel bir pastanesi var. Özellikle pastaneden sokağa taşan kuyruktan anlayabilirsiniz. Ancak bu mekanların göz zevkinize hitab etmesini ya da minnoş dekorları olmasını beklentisine girmeyin. Daha çok devlet okulu kantini gibiler ve genelde racon sıraya girip alacaklarınızı alıp parklarda yemek. Fiyatlar derseniz en pahalı tatlının bir adedi yarım dolar derim. 🙂
Ben denediklerimden şu tatlıları öneririm. Coconut severler için – Catalana (milföy arasına coconutlı krema ve üstüne pudra şekeri), Caracol (İzmir’deki torpil tatlısı gibi – külah şeklindeki milföye coconutlı krema ve üstüne pudra şekeri. evet tadı Catalana ile birebir aynı, sadece şekli değişik.) Çikolata severler için Cuna de Pie (pay kek şeklinde üçgen ve içi nutellamsı çikolata kreması dolu 🙂 ), Rosca Chocolate (bildiğiniz çikolatalı donut). Karamel severlere ise karamelli sütlü ıslak kek Marquesita.
Coconut Aşkı – Önce İçin sonra Yiyin
Karayiplerin iklimi aşırı sıcak ve nemli. İstediğiniz kadar su için ama bol bol hüpletilen kokteyller, harika küba kahveleri ve sıcak hava derken dehidre olmamak imkansız. Dehidrasyona karşı en büyük doğal mucize ise coconut. Suyunu içmek aşırı keyifli; bir tropik coconuttan iki kişiye fazlasıyla yetecek kadar su çıkıyor. İçtikten sonra da kestirip içini yiyebilirsiniz. Çok seviyorum ben bu meyveyi ya! Yazarken bir fena oldum. 🙂
Ayrıca benim gibi aşırı çok sevenler coconut kabuğu içinde coconutlu dondurmayı da mutlaka denemeliler. Hem içmenin hem de dondurmanın fiyatı turistlik yerlerde 2 dolar, merkezden uzaklaştıkça azalıyor.