En Sevdiğim Şehir Tokyoda Yapılacaklar Listesi

0
shares
Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+
Bu Nedir?

Şimdiye kadar Türkiye hariç toplamda 19 ülke ve 26 şehir gezdim, ne çok fazla ne çok az. Orta seviyenin başlangıcında bir yerlerdeyim; ancak zamanla her gezgin gibi ben de bazı şeylere bağışıklık kazandım, hemen kolayca etkilenip aşık olamaz oldum. Ancak Japonya bende Masumiyet Müzesi romanının ilk cümlesi “Hayatımın en mutlu anıymış bilmiyordum” ile anlatabileceğim bir etki yarattı. İlk görüşte aşk olarak tanımlıyorum duygularımı. Japonya’da geçirdiğim 7 gece 8 gün sonunda da aşkım ilk anki gibiydi. Biliyorum bu daha başlangıç, ilişkimiz zamanla daha da derinleşip renklenecek.

Benden 7 saat ileride, Büyük Okyanus’ta çok güzel ve kibar insanların aşırı güzel adası orası. Hemen koşar adım en sevdiğim, mutlaka deneyimleyin dediklerimden Tokyoda Yapılacaklar Listesi oluşturdum.

Ve ben henüz iki şehri gördüm – Tokyo ve Kyoto-, beni bekleyen çok güzel şehirleri, doğası, deneyimler ve yeni arkadaşlarım var. Japonya’da geçirdiğim haftada hiç sıkılmadım, asla zor durumda kalmadım, kime birşey sorsam yardım istesem herkes son derece ilgilendi, yapılacaklar/görülecekler listem asla bitmedi ve en önemlisi asla lezzetsiz bir yemek bile yemedim! Ülkeyi ve kültürünü o kadar çok sevdim ki resmen bavuluma atıp İstanbul’a getirmek istedim. Nasıl bir deneyimse yarısını doldurduğum büyük boy bavulu tamamen doldurup bir tane daha ekstra büyük boy bavul alıp Tokyo’yu hatılatan objeler ile doldurmayı başardım!

IMG_6115

Bu yazıda sizlere Tokyo’da mutlaya yapın, gidin görün dediklerimi kendi deneyim ve fotograflarımla anlatacağım dostlar. Öncelikle iki notum var. Bir yazının uzunluğundan gözünüz korkmasın yarısından fazlası resim ve video. 🙂 İkincisi “neden bu yazıda hiç yemek yok?” sorusu akıllara gelirse, Tokyo’daki lezzet durakları buraya eklenemeyecek kadar önemli ve çoklar. Yeme-içme kısımları ayrı bir yazının konusu olarak bol fotograflı & açıklamalı olarak geliyor, yolda. Umarım okuduktan sonra sizler de Japonya’ya karşı bir kıpırdanma hissederseniz kalbinizde.

IMG_4435

1.Shibuya Crossing – Tokyo’da Olduğunu İliklerine Kadar Hissetmek İçin

Burası 128 milyon nüfuslu Japonya’nın 35 milyon nüfuslu en kabalık ve metrekare başına yoğun şehrinin en kalabalık, en merkezi caddesi. İstanbul olsa Taksim’i, NYC olsa Times Square’i. “Ben dünyanın en nüfus yoğunluğu yüksek şehirlerinden Tokyo’dayım” hissini yaşamak için buraya uğramak şart.Yayalar için her yeşil ışık yandığında minimum bin maksimum on beş bin kişi karşıya geçiyor!

IMG_4447

İlk bakışta yüksek binalar, bol bol bina giydirme, kocaman ekranlarda dönen reklamlar, Starbucks, McDonals, Forever 21 derken biraz ruhsuz gelebilir. Ama bu Shibuya’nın görünen dış yüzü. Yüzeyi biraz kazıyıp kendinizi arka sokaklara atarsanız işler değişecek.Japon popüler kültürüne az da olsa merakınız varsa kendinizi kaybedeceğiniz yerler tam olarak. Bol bol anime, manga, sokak modası tarzı giysi, ayakkabı ve aksesuarlar bulabileceğiniz saklı bir cennet. Ayrıca bol bol atari ve oyun oynayabileceğiniz alanlar var.

IMG_6139

Tokyoda Yapılacaklar Listesi dahilinde; Shibuya’yı hem gündüz hem de gece ziyaret etmenizi şiddetle öneririm. Gece buraya gittiğinizde aklınıza Fast&Furious filminden şehrin içindeki drift sahnesi gecelek – evet bildiniz Shibuya Crossing’de çekildi! 🙂

IMG_5135

İnsanları izlemek için meydandaki kocaman Starbucks ilk seçenek gibi gözükse de benim detaylı deneme-yanılma çalışmalarım sonucu size vereceğim taktik şudur ; caddenin sağında bulunan L’occitane En Provance Cafe’ye oturun. Kendinize güzel bir creme brulee söyleyin ve çok daha geniş açıdan on beş bine yakın insanın aynı anda karşıdan karşıya geçmesini izleyin. 🙂

2.Hachiko Heykeli

Japon akitası cinsi bir köpeğin sahibine inanılmaz sevgi ve sadakatini anlatan gerçek bir köpek olan Hachiko’nun hikayesini filmini izlemediyseniz mutlaka izleyin. Öyle bol ödüllü harika, yüksek sanat bir film değil. Ama dünya tarihinin en eski konularından olan “sevgi”yi öyle bir işliyor ki. Bu filmi izleyip ağlamayanı duymadım. 🙂 İşte bu güzel filmdeki köpeğin heykelini Shibuya metro istasyonunun çıkışlarından birinde bulabilirsiniz.

IMG_4418

Her gün binlerce insan buraya gelip heykelle resim çektiriyor. Yereller için de arkadaşları ile buluşma noktası haline gelmiş. Hatta yerli & yabancı turistler o kadar çok soruyorlar ki metroda Hachiko çıkışını göstermek için bir görevli çalışıyor! Buraya hemen kısaca uğrayıp kendinizi süper kalabalık Shibuya sokaklarına atabilirsiniz.

IMG_4632

3. Meiji Jingu Şinto Tapınağı 

Son derece kalabalık Harajuku metro durağından çıkıp iki dakika yürükten sonra kapısına geldiğimiz Meiji Jingu Şinto Tapınağının bahçesine girince aklıma ilk gelen şey; “Bu kadar çok yeşil & huzur dünyanın en kalabalık şehrinde nasıl olur?” sorusuydu. Tapınağın aşırı uzun, iki yanında asırlık ağaçlar uzanan ve insanı sakinliğe ve anda kalmaya davet eden harika bir girişi var. Giriş bitince sağda kocaman sake bidonları var (bu sake’ler özel törenlerde içilmek üzere saklanıyor) ve ufak bir dereden geçip ana tapınak binasına varıyorsunuz.

IMG_4666

Bu ormanvari harika girişi yürüdükten sonra zaten aşırı bir sakinlik ve huzur hissetmemek mümkün değil. Tokyo’nun o 35 milyon nüfusu sanki yok; sadece siz ve doğa varsınız. Şintoizm neredeyse 119 milyon üyesi ile Japonya’nın çoğunluk dini. Şinto tapınaklarının girişinde yukarıdaki resimdeki gibi T şeklinde “torii” adı verilen ahşap taklar oluyor. Şinto inanışına göre “kami”ler (kutsal ruhlar) var. Kaminin kelime anlamı “hayat için önemli olan rüzgar, yağmur, ağaç, dağ, deniz ve bereket gibi anlayış ve şeylerin şeklini alan kutsal ruhlar”. 8000 adedin üzerinde kami’ye inanılıyor!

IMG_4699

IMG_4848

Tapınağın avlusundan çektiğim video’ya aşağıdan göz atabilirsiniz.

Bir de tapınağın avlusunun merkezinde asırlık ve göz alıcı bir “Divine Tree” (Kutsal Ağaç) olası geleneği var. Bu ağacın etrafında tabletlere herkes dileklerini yazıp asıyor. Bir saate yakın zaman ayırıp dileklerin hemen hemen hepsini okudum. Tüm dileklerde en sık rastlanan kelimeleri not aldım; 1)minnettar olmak 2)sevgi-aşk 3)sağlık 4)aile 5)mutluluk. Ve eridim resmen. 🙂

IMG_4720

4.Sake Tadım Deneyimi

Japonya’da alkollü içki demek eşittir sake. Ben İstanbul’daki Japon restoranları deneyimlerimden sake’yi dry ve ağır bir içki sanıyordum. O yüzden ilk gün biraz beklentilerimi düşük tutarak sake tadımına gittim. Ancak sake tadım deneyimi Tokyoda Yapılacak Listesi ‘nin olmazsa olmazı! Sake konusunda uzman ve aşırı hevesli olan sevdiceğim daha gelmeden araştırmalarını tamamlamış ve mutlaka Japan Sake Center‘da tadım yapmamız gerektiğinden emin olmuştu. Sake Center, tam yüksek gökdelenlerin olduğu merkezi ve iş bölgesi denebilecek bir alanda Sake Plaza’nın girişinde yer alıyor.

IMG_4625

Sake içkisi pirinçten yapılıyor. Ve benim İstanbul’da limitli yaptığım tadımın aksine tadı dry & tatlı arasında asitliğine göre çok ama çok farklı olabiliyor. Tatlılıktan bayılan çilek kokulu bir sake de var, bol ekşi ve limonumsu da, dry martiniye benzeyeni de. Zaten Sake Center’da 50’den fazla çeşit var. Sake alkol oranı %18 ile %20’ler arasında değişiyor – hafif değil dostlar! 🙂

graph

Biz en merak ettiklerimizi seçtik, birbirimizden farklı çeşitler seçmeye özen gösterdik – kişi başı 5 adet sakeyi yaklaşık 15 TL civarına denedik! 🙂 Sonra en beğendiğimiz 3 adedini şişe olarak aldık. Ortalamada şişeler 30-50 TL arasıydı, fiyatlara inanamadık. Bir de sakeyi iyi ki hemen denemişim diyorum. Kafamdaki sake tatsız acı bir içkidir algısı kırıldı. Sonraki günlerimi bol bol sevdiğim sake çeşitlerinden içerek geçirdim. Ayrıca biz Türk’ler rakı içeni ne kadar seversek, Japonlar da aynı şekilde bir turist sake sipariş verince çok mutlu oluyorlar, size daha da iyi davranmaya başlıyorlar.

IMG_4621

5.Harajuku Semtinde Alışveriş & Tatlı

Harajuku, Tokyo’nun “kawaii” (cute – tatlı) anime karakteri gibi kızlarının giyinip süslenip haftasonları salındıkları semt. Aynı zamanda tam bir vintage ve az sayıda üretilen butik Japon tarzı giyim ve aksesuar cenneti.Utanarak itiraf ediyorum 7 günde 3 defa gittim; burda arda giymeye ve takmaya utandığım tonlarca şey aldım! Bir de benden size ufak bir not; butiklerin deneme kabinlerinde yerde kocaman beyaz renkle paletler var. Japon geleneğine göre ayakkabılarınızı dışarda çıkarıp kabine giriyorsunuz. Ben direkt ayakkabımla girdim, iki saniye sonra görevli Japon tatlış kız kabinde dibimde biti ayakkabılarımı gösterip gözlerini deviriyordu. 🙂

IMG_4748

Harajuku semtine metro ile ulaşım çok kolay. Özellik haftasonu gidin ki “Harajuku Kızları”nı canlı canlı görün.Bir de buralardaki kahve-kokteyl-tatlı cafelerine zaman ayırmanızı şiddetle tavsiye ederim. Zaten Japon kültüründe tüm mekanlar menülerindeki yemeklerin plastik replikalarını yapıp sergiliyor. Hayatımda gördüğüm en minnoş en tatlış (yani kawaii) tatlıları bu cafelerde gördüm.

IMG_4752

6.Shinjuku’da Bol Neonlu Geçeler

Shinjuku, deyim yerindeyse Tokyo’nun Taksim’i. Beni az çok tanıyan herkesin tahmin edeceği gibi ben burada kaldım. Shinjuku’nun en hareketli bölgesi de Kabukicho – merkezin merkezindeydim.Gecesi gündüzü ayrı kalabalıktı. Ama en çok güneş battığında milyonlarca neonun aydınlattığı binalar, sinemalar, oyun merkezleri ve meşhur “Robotto Restaurant” gerçekten Tokyo’da olma hissini sonuna kadar yaşatıyor.

IMG_4763

Tüm metrolar, otobüsler Shinjuku bölgesine çıkıyor, ve burası o kadar kalabalık oluyor ki. Hafta içi mi sonu mu saat gece on mu sabah üç mü ayırt edilemiyor. Ayrıca buradaki cafe ve barlarda tanıştığım insanlar hep çok daha sıcakkanlı ve konuşkan çıktılar. Aşağıdaki çektiğim video’da bu bölgenin ünlü robot show’lu restoranı Robotto’nun tanıtım müziği var. Bu müzik ve bu kadar çok neon size Shinjuku hakkında net fikir verecektir. 🙂

7. Golden Gai Barlar 

Gene Shinjuku bölgesinde (ancak merkezden yürümek zor; metro ile gidin. Tokyo derya deniz) Shinjuku Golden Gai Bar’ların olduğu tam tamına altı adetçik dar sokak var. Peki nedir “Golden Gai Bar”? Maksimum altı kişinin oturabildiği minicik oda kadar barlar demek. Giriş ücreti var 20 TL – 50 TL arası ve içki fiyatları Tokyo ortalaması ile aynı. Ancak barmen ya da barmaid sizle muhabbet ediyor ve barda içen diğer yereller ve turistler ile kaynaşıyorsunuz.

IMG_4807

Ben bu fikre bayıldım; zaten gittiğim her yerde yerel kovalıyorum muhabbet etmek için. Arayıp da zor bulduğum nimet ayağıma gelmişti. O kadar çok içtim o kadar çok Japon “iş adamı” 50 yaş üstü kelli felli amcalarla çat pat konuşup güldüm eğlendim ki anlatamam. Hayatımın en en sarhoş olduğum sayılı gecelerindendir. Suçlusu sake, çünkü önceden de söylediğim gibi Japon’lar sake içenleri çok seviyor ve hemen arkadaşlık kuruyor.

Gecenin sonunda otele nasıl gittik en son hangi bardaydık, metroya bindik mi bilmiyoruz. Ama en son 50+ bir Japon amca ile (kendisinin 80+ babası geçenlerde Kapadokya’ya gelip aşık olmuş) bol bol sek Japon viskisi ve sake içtik ve sonunda İtalyanca “que sera, sera” diye bağırarak şarkı söylüyorduk. 🙂

IMG_4810

8.Tokyo Observatory Deck – 360 derece Tokyo Manzaraları 

Tokyo’ya gitmişken %100 kesin yapın dediğim bir aktivite gün batımına yakın 8 adet ücretsiz 360 derece Tokyo şehrini gözlem imkanı sunan merkezlerden birine gitmeniz ve fotograf makinenizi hafızası boş ve şarjı dolu olarak yanınızdan eksik etmemeniz. Ben tercihimi 202 metre yükseklikteki Tokyo Metropolitan Government A kulesinden yana kullandım, gün batımından biraz erken gidip tam anlamıyla büyülenerek ayrıldım.

IMG_5161

İçinde gezerken çok büyük olduğunu anlıyorsunuz şehrin ama tepeden bakınca gerçekten idrak ediliyor. New York gibi değil, Londra gibi değil.. ufuk çizgisi sanki yok, Tokyo şehri Güneş’e kadar uzayıp gidiyor resmen! Romantik zamanlar geçirmek isterseniz bu kulelerde yemek yeme ya da birşeyler içme şansı da var. Ama fiyatlar, yerden yüksekliğiniz ile doğru orantılı.

IMG_5058

9.Asakusa Mahallesi & Asakusa Kannon Tapınağı (Sensoji Tapınağı)

Asakusa mahallesi bol bol yerel hediyelik eşya almak, keyifle sokaklarında gezinmek ve güzel Japon yemekleri yemek için ideal. Bir de burada ufak bir ücret karşılığı sizi arkasında kocaman bir tekerler üzerine yerleştirilmiş koltukta taşıyacak genç ve güçlü Japon erkekleri var, bir turist aktivitesi olarak. Asakusa mahallesine ilk geldiğinizde metrodan iner inmez karşınıza kocaman kırmızı giriş ile Asakusa Kannon (diğer adı ile Sensoji) Tapınağı belirecek. Burası şintoist değil, budist tapınağı o nedenle de bol bol kırmızı ve kocaman bir mangalda yanan tütsüler var. Tapınağın yapımına 628 yılında başlanıp 645 yılında tamamlanmış – Tokyo’nun en eski tapınaklarından.

IMG_4885

Sensoji Tapınağının büyük kapısından geçtikten sonra 200 metrelik iki yanı dükkanlarla dolu bir Japon objeleri alışveriş cenneti var. Buralardaki minik mağazalarda yelpazeler, kimonolar, sabahlıklar, biblolar, türlü ev aleti, Japon sokak yemekleri atıştırmalıkları, dekoratif eşyalar gibi sayısız şey var. Buralardan alacaklarınızı gözünüze kestirin ama bana kulak verip almayın zira fazlası ile turistik ve pahalılar. Aynı eşyaları yarı fiyatından aza Don Quijotte adı zincir mağazadan alabilirsiniz çünkü.

IMG_4875

Bir de Sensoji’yi gezerken yereller genelde geleneksel kimono giyiyorlar ve saç ve makyajlarını da geleneksek bir şekilde yaptırıyorlar. Tapınaktan çıkınca pek çok kimono kiralayan ve saç & makyaj yapan mağazalar var. Kimono kiralamak 100 TL civarı – ipek değil pamuk alırsanız satın almak ise 200 TL civarı. Bildiniz ben pamuk kimono satın aldım. 🙂 Pembe renkli ve üzeri sakura (kiraz ağacı çiçeği/cherry blossom) kaplı. Kimono alınca, kuşağı, parmak arası terlikleri herşeyi ile birlikte geliyor.

IMG_4983 2

10.Shinjuku Gyoen Ulusal Bahçeleri

Öncelikle bu kadar büyük, yeşil ve inanılmaz güzellikte doğası olan bir yerin Tokyo’nun en merkezi yeri Shinjuku’da olduğuna inanmak çok zor. Vaktiniz uygunsa mutlaka yarım gün ayırıp gidin; yanınızdan kitabınızı ve fotograf makinenizi eksik etmeyin. Tam anlamıyla Kyoto’ya gitmeden minik Kyoto deneyimi yaşatacak bu bahçe size. Aslında bahçe demeye dilim varmıyor; mini-orman diyelim Gyoen’e.

IMG_6260

Girişte kocaman ulu ağacların arasından geçeceksiniz, az evvel neon reklamlarla kaplı gökdelenlerin yanından geldiğinize inanmakta güçlük çekebilirsiniz. Bizim de adapte olmamız bir saatimizi aldı. Ormandan geçtikten sonra aşağıdaki resimdeki gibi kocaman bir Japon bahçesi ve gölet sizi karşılıyor. Japon bahçesinde aşırı milimetrik düzenlenmiş kısa boylu ağaçlar ve gördüğüm en yeşil çimler vardı. Altlarında oturup minik bir piknik yapmak için ideal.

IMG_6117

Bu cennet gibi devasa park, dünyanın en yoğun ve 35 milyonun yaşadığı şehrin göbeğinde olabiliyorsa; bizler de ülkemizde azıcık yeşillik istemeye çekinmemeliyiz bence diye düşünüyorum. Neden günlük çalışma rutinimizde merkezi bir semtteki ofisimizden çıkıp cennet gibi bir parkta nefeslenip yemeğimizi yemeyelim? Japonlar yaptıysa biz de yapabiliriz.

IMG_6011

Dip not: bu yazı Tokyoda Yapılacaklar Listesi bir top 10 tadında giriş olsun. Daha 10 madde var sizlere anlatacağım dostlar. Bir de ayrıca Tokyo’nun “lezzet durakları”. 🙂

Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+

3 Comments

  1. Ağustos 24, 2016 / 8:37 pm

    güzel yazı olmuş blogunuzu beğendim 😀 geldim okudum çıktım geri geldim yorum atayım dedim

    böyle de minnoş bi insanım, gönlüm el vermedi o kadar yazıyı okuyup yorum atmadan gitmeye

    • zeynepcansoylu
      Ağustos 25, 2016 / 7:26 am

      Çok tatlısınız çok teşekkürler ????

  2. Yeliz
    Temmuz 16, 2017 / 7:16 pm

    Süper

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bumerang - Yazarkafe