Çin Seddi’nin resmini ilk gördüğümde renkli bir ansiklopedideydi, ben okumayı tam bildiğimden bile emin değilim o kadar küçüktüm. Ülkeler ve kültürleri üzerine olan resimli ansiklopediyi naifliğimden alfabetik okuyordum Avusturalya’daki Aborjinler ve kırmızı topraklı Uluru kayasından çok etkilenmiştim. ‘A’ harfinden ‘Ç’ harfine gelene kadar çocuk aklımda kayda değer bir şeyler görmemişim ki Çin’e gelene kadar en büyük hayalim gerçek Aborjinlerle tanışmaktı
. Çin Halk Cumhuriyeti maddesine gelince, o yaşa kadar gördüğü en büyük taş yapı Çeşme kalesi olan ben, ilk görüşte Çin Seddi’ne aşık oldum. Orada ve o anda Çin Seddi Gezisi yapmaya kendime söz verdim. Bir kere hem kale gibi yerden çok yüksekti (bazen 200 metre; bazen 700 metre), aşırı engebeli dağların arasında sanki uzaydan biri onu oraya inşa etmiş gibi duruyordu, çevresi çılgınca yeşildi, bazen sisli ve mistikti, karda çok güzeldi, resmen sonsuzluğa uzanıyordu (6000 km!).
Özetle benim için gerçek olamayacak kadar güzeldi ve Kuzey Çin’in vahşi doğasından ve Çin Seddi’nin devasalığından mıdır bilmiyorum kendimi küçük ama aynı anda çok güçlü hissetmiştim. Benim atalarım bu dağa bu yapıyı inşa edebildiyse ben neler yapardım. 🙂
Çin Seddi Tarihi
Aslında Çin İmparatorluğu’nun başkentini güneyden kuzeye Pekin’e çeken Ming’ler neden bu seddi yaptırmaya başladı. Sebebi gerçekten kuzey doğudan bastıran Orta Asya Türkleri miydi gibi konular hiç ilgi alanıma girmedi. Ben sadece orda olup küçücük ama benden önceki insanların başyapıtına bakıp bir o kadar da güçlü hissetmek istemiştim.
Pekin’den duvarın Mutianyu bölümüne gidene kadar Çinli rehberimiz attığımız her adım için en azından bir kişinin hayatını kaybettiğini söylediğinde seddin önemi gözümde daha da arttı. MÖ 400’lerde yapımına başlanan ve son taşı 1300’lerde eklenen Çin Seddi tamamen %100 insan emeği yapımı. Yapımındaki tüm malzemeler duvara elle taşındı. Duvar çok yüksek olduğu için fil, deve gibi yük taşıyan hayvanlar bir noktaya kadar yardımcı olabilmiş.
Ayrıca duvarın yapımında ölenlerin anında öldükleri yere gömülmesi kuralı varmış. Tahminlere göre 400.000 kişinin yapım sırasında ölüp buraya gömüldüğü hesaplanıyor! Aslında bu harika yapı bir yandan dünyanın en büyük mezarlıklarından biri.
Tüm bu bilgiler ve internet araştırmalarım sonucu ilk resmini gördükten kabaca 20 yıl sonra büyük hayalim Çin Seddi Gezisini planlarımı gerçekleştirmek üzere bir Eylül ayında yollara döküldüm. Önce Singapur, sonra Pekin’de 2 gün derken duvarın en orjinal hali ile kalmış ve en az turist istilasına uğrayan hem de yerden en yüksek kısımlarından olan Mutianyu’ya doğru iki Japon, iki Avusturalyalı, iki Meksikalı, üç İngiliz artı Çin’li rehberimiz ile minik bir otobüsteydim.
Önce Pekin’in sınırlarından çıktık, sonra sis (aslen hava kirliliği) gerimizde kaldı ve yeşil ve yüksek kırsal alanlara doğru Çin kültürü hakkında rehberi dinleyerekten ve not alaraktan ilerledim. İki saat sonra gelmiştik en aşağıdaki kısmındaydık; duvar 500 metrecik kadar yukardaydı, teleferikle çıkacaktım. Ama uzaydan görüldüğünü iddia ettikleri (ki bu maalesef gerçek değil) duvar aşağıdan bile görünmüyordu. 🙂
Çin Seddine Varış
Sıramızı bekleyip teleferiğe bindik; genelde dağlarda karda binmeye alışık olduğum için ormanın üstünde yarım kilometre yukarı doğru Çin yapımı ve kemersiz bir teleferikte ilerlemek korkuttu açıkçası. Ama bir iki dakika sonra karşımdaydı. Ve gerçekten hayal ettiğimden de devasa, büyük, kıvrılarak sonsuzluğa giden büyüleyici birşeydi. Ve doğa o kadar yeşildi, Güneş o kadar parlaktı ki anlatamam. Hemen inip duvarda iç güdüsel olarak sağa doğru 1-2 km yürüdüm. O kadar çok resim çektim ki mutluluktan. Bir ara sevdiceğim beni bırakıp yürümeye devam etti, 2 km daha ilerlemiş ben yavaş yavaş resim çekerek yürürken!
Pratik Notlar
Bu arada bazı pratik bilgiler; mutlaka bol bol su alın, şapka alın, ve güneş kremi alın. Ayrıca çok ama çok rahat giyinin. Dilerseniz 10 km’ye kadar yürüme şansı var. Yürüme derken düz yolda ilerleme düşünmeyin bol basamaklı, inişli çıkışlı bir yürüme, doğası gereği. Artık yükseklikten mi, çocukluk hayalimin gerçek olmasından mı bilemiyorum ben duvarın üstünde yürüdüğümüz süre nasıl geçti anlamadım. Ama geçti ve otobüse geri dönme zamanı geldi çattı.
Gene teleferikle ineriz diye düşünürken Çinli güzel bir insanın Toboggan (Kızak) ile inmek ister misin?sorusuna anında evet dedim. Toboggan nedir? Su parklarındaki kaydıraklara benzer kıvrıla kıvrıla dağdan inen bir kızak düzeneği. Bol virajlı ve saatte 40 kmye kadar hız yapabiliyor. Çin usulü hasır şapkamı iyice sabitledim, ellerimdeki ceplerimdeki herşeyi sırt çantama doldurup güzelce kapadım ve kızağıma atladım.
Tobaggon Deneyimi.. Wuuhuu!
İlk başta çok yavaş gidiyordu hatta ben mi yapamıyorum diye düşündüm sonra çok hızlandım ve virajlar başladı. Acı bir şekilde anladım ki benim fren çok zor tutuyor. Ama her 20 metrede bir dağda gözetmenler var. Aman dedim en kötü yolda kalırım, ya da hafiften pistin dışına uçarım, gelir alırlar. Korku ile karışık sevinç çığlıkları ile 40 km hızla başladım inmeye. Yaklaşık 10 dakika sürdü toplam tobaggon deneyimi ama ben Mutianyu kesimini “wuuhuuu”larım ile inletip çoook eğlendim. Hızdan dolayı çantam düşse alamayacak durumdaydım video & foto çekemedim. Ama aşağıda tüm sürüş sonucu iniş anımı ve hızdan ne kadar korkup bir o kadar da eğlendiğimi görebileceğiniz minik bir video var.
Özetle iyi ki de Çin’e gitmişim ve Çin Seddi’ni görmüşüm, ertelememişim diyorum. Aşağı geri indiğimde ne kadar mutlu oldum, ne kadar çok konuşup güldüm anlatamam. Aradan altı aydan fazla geçti ve düşündükçe hala mutluyum. Yaşadığım için çok minnettar kaldığım deneyimlerden biri oldu. “İyi ki yapmışım” listeme kocaman bir tik attım. Darısı henüz gidip keşfetmediğim ülkelerde göreceklerimin yaşayacaklarımın başına 🙂 Amin.
Dip Not: GoPro ile çekilmiş bir deneyimi de aşağıdan izleyebilirsiniz. 🙂