Çok uzun süredir zor zamanlar yaşıyoruz, zor zamanları atlatmak üzerine düşünüyoruz. Bu dönemde benim için en baskın iki duygu “endişe” ve “korku” oldu maalesef. Yüzeyde ne kadar sakin & hayatın tadını çıkarıyor gibi dursam da içimde öyle değilim. Daha önce blogda ve sosyal medyada paylaşmadım ancak bir kaç bir şey anlatmak, derleşmek isterim. Mesela benim için yurtdışına ve maceraya açılan kapı olan Atatürk Havalimanı saldırısından sonra 3 ay seyahat etmedim. Bir daha Atatürk’e gidemem sandım. İlk gidişim de çok hüzünlü oldu. 🙁
Paris, Brüksel, Nice saldırılarından sonra tüm Avrupa şehir seyahatlerimde hava alanından şehre giderken (eskiden yaptığım gibi) başta metro olmak üzere toplu taşıma kullanamaz oldum. Paris’te taksiye düşünmeden 50 euro verdim – eskiden ölsem vermezdim. Londra’ya 180 tl’ye uçuş bulup havalimanından soho’ya hiç düşünmeden über’e uçak biletimden fazla 70 pound (280 TL) ödedim. Metroya binme fikri benim için imkansızdı çünkü. 🙁 En son ne zaman kendimce “İstanbul’da güvenli” belirlediğim Anadoluhisarı, Bebek, Etiler hattından iş harici sebeple çıktım tam hatırlamıyorum bile.. Biliyorum yaptıklarım doğru değil. Ama belki benim durumunda olan birileri varsa.. “yalnız değilsiniz” demek istiyorum. Birlikte endişeleniyoruz…
Eskiden daha mutlu günlerimde gülüp burun kıvırdığım, zor zamanları atlatmak üzere kişisel gelişim yazıları kovalıyorum bir süredir. Tonlarca yazı okudum; içlerinden en aklıma yatan ve bana en gerçekçi ve samimi gelen zor zamanları atlama önerilerini derledim. Umarım güzel günler geri gelir ve bu yazıya baktığımda “ne zor zamanlardı, çok şükür atlattık” derim.
1) Duyguları Olduğu Gibi Tanımlayıp Kabullenmek
Psikologların fikir birliğinde olduğu bir konu zor zamanlarda duyguları bastırmadan, “bir şey yok, iyiyim ben.” demeden olduğu gibi tanımlamak. Sonra da o an nasıl hissettiğimizi kabullenmek. Evet, berbat hissediyorum. Korkuyorum. Sinirliyim. İntikam almak istiyorum. Nefret hissediyorum.. gibi..
Zor zamanlarda vaktimiz el verdiğince günde 10-15 dakika kendi kendimize kalıp duygularımızı tanımlamayı tavsiye ediyorlar. Hatta bir iki satır duyguları yazmak da yardımcı oluyor. Devamında ağlamak, çığlık atmak, bağırmak, eşyaları duvara fırlatmak serbest. 🙂 Yeter ki duyguları bastırmayalım.
2) En Büyük Öncelik : “Kendine Bakım”
Kendine bakım (self-care) denince nedense aklıma hep fiziksel şeyler geliyor; sağlıklı beslenme, spor, su içme vb. Ancak burda bahsedilen hem fiziksel hem de ek olarak ruhsal bir bakım. Kendimize günde belli bir vakit ayırıp yardımcı olacak aktiviteler yapmanın yardımı büyük.
Nasıl aktiviteler? Seviyorsanız yoga, meditasyon. Yok bunlar beni açmaz derseniz yürüyüş, 15 dakikalık kestirmeler, yeni bir spora başlamak. Bu “kendine bakım” saatinizin mümkünse her gün aynı saatte ve eşit sürede olması önemli. Beynimize “ben sana bakıyorum, güncelleme yapıyorum. şimdi de ufak bir re-start atıcam. sen de bana yardımcı ol.” mesajını iletiyor.
3) İyi Şeyleri Farkedip Müteşekkir Olmak
En kötü uyandığımız gün bile en azından bir adet iyi bir şey vardır. Zor zamanlar tam da bu “iyi şeyleri” hazine arar gibi arayacağımız ve varlıklarına minnet duyacağımız zamanlar. Zor zamanlarda ufak şeylerden mutluluk yaratmak ve pozitif olmak saflık değil liderlik & güç göstergesi diyor uzmanlar.
Müteşekkir olunacak şeyleri normal zamanlara göre daha fazla farketmek ve düşünmek yardımcı olacaktır. Bu konuda her gün 3 iyi şeyi not alın gibi bir öneri var. Ben böyle işleri çok beceremiyorum – o yüzden her gün “iyi ki & çok şükür” dediğim 1-2 ufak şeyin fotosunu çekip eşime yolluyorum. Akşam evde şakalaşacak, konuşacak (hem de pozitif) bir konu oluyor. Mesela tatlı bir kedi, türk kahvesinin köpüğüne çıkan bir şekil, biriyle yaşadığım komik/rezil bir yazışma, toplantı sırasında masa altından çektiğim selfim gibi ufak ve rastgele şeyler..
4) Kontrol Alanını Kabullenme & Yapılacaklar Listesi
Neler kontrolünüzde, neler değil güzelce tanımlayın der uzmanlar. Devamında da kontrolünüzde olmayanları sıkı sıkı tutmayın bırakın. Hatta bir defalık oturup boş bir kağıda; kontrolünüzde olan ve olmayan şeylerin listesini yapın diye öneriyorlar.
Sonra listenin “kontrolünüzde olmayanlar” kısmı için neye inanıyorsanız (veya inanmıyorsanız 🙂 ) o güce havale edip güzel dileklerde bulunun. Kontrolünüzde olanlar içinse “yapılacaklar listesi” hazırlayın. Mesela benim yapılacaklar listemde yogayı aksatmamak, sağlıklı beslenmek, (evet çok yanlış ama) metro kullanmamak, kalabalık yerlere gitmemek var şimdilik.. en azından kendimi daha iyi hissedene kadar.
5. Tek Başına Değiliz & Yardım İstemek Yanlış Değil
Uzmanlar der ki zor zamanlarda insanlar kendini tuhaf bir şekilde çok yalnız hissedermiş. Aslında bizim gibi hisseden milyonlar var! Aynı endişe ve korkuları paylaşan. Eğer cesaret edip konuşmaya başlarsak, çok da yalnız olmadığımızı keşfedebiliriz. (yazıyı yazma nedenlerimden biri de bu – bana yalnız değilsin diyecekleri duymaya ihtiyacım var ?)
Bir defa açılıp konuştuğumuzda kendimizi iletişime ve yardım istemeye açık hale getiriyoruz. Bizle aynı korkuları paylaşan insanlarla bir araya gelip birbirimizi sakinleştiriyoruz. İçinde bulunduğumuz zor duruma geçici de olsa yaratıcı çözümler buluyoruz.
Şimdi söz sizlerde. Sizlerin zor zamanları atlamak için önerileri nelerdir? Mutlaka paylaşın! ?
Yazınız güzel ama metroyu kullanmaktan kaçınmak fikrinize kesinlikle katılmıyorum. aynı mantıkla sokağa çıkmak da tehlikeli. evde hapis kalmak ise bizleri daha depresif yapacak. Toplu taşıma olmasa bile hiç değilse eve yakın yerlere yürüyerek gidip gelmek insanı daha pozitif yapar. Kendi adıma yürüyüşün çok faydasını görmüşümdür. bir de uzman kelimesinde n harfi eksik kalmış.
Yazar
metro & diğer fikirlerim çok mantıklı diye yazmadım. tam aksine “endişe” ve “korkudan” yaptığım saçmalıkları paylaşmak istedim rahatlamak için. katılmamanız bence süper, benden görece daha iyi bir psikolojide olduğunuzu gösteriyor. 🙂
yazım hatasını da düzelttim. sevgiler 😉
Ben de çok üzgünüm & endişeliyim. Dün adliyede olan patlama iş yerime çok yakındı. İlk defa bu kadar yakından şahit oldum ölüme 🙁
Kendimi tek iyi hissettiğim yer evim. O kapıyı kapatıp sevdiklerime sıkıca sarılmak bana iyi geliyor. Bir de orijinal tatlı tarifleri bulup mutfakta onları yaparak vakit geçirmek, sonra o yaptıklarımı sevdiklerime yedirmek bana iyi geliyor.
Yazar
çok büyük geçmiş olsun 🙁 ben de aynen dediğiniz gibi evde bir medeniyet kurdum kendime. spor salonu, sinema salonu, 3rd wave kahveci, bar, restoran gibi takılıyorum. ancak sizin gibi becerikli tatlı yapabilen biri değilim. maksimum mercimek, somon vb yapıyorum. 🙂 sevgiler
Adres verirsen seve seve gönderebilirim yaptıklarımdan
Yazar
çok teşekkürler 🙂 aşırı mutlu oldum gerçekten de.
hiç size zahmet vermiyim tatil dönüşü bol bol yemek içmekten klasik diyetimdeyim zaten. 😀
sevgiler
Adres verirsen seve seve gönderebilirim yaptıklarımdan 🙂