İzmirliyim ve üniversiteye kadar İzmir’de yaşadım; okul için İstanbul’a geldim ve tabii ki de aşık oldum. Sonra okul bitti ve 2010-12 yılları arasında iş nedeniyle Antalya’da yaşadım bir buçuk yıl kadar. Bu arada Antalya’ya bayılırım, İzmir’den bile çok seviyor olabilirim, asla laf ettirmem Antalya’ya ama İstanbul’umu çok özledim bu süreçte. Sonra gene iş nedeniyle 2012 sonunda İstanbul’a geri döndüm. 2013 başlarında foursquareuygulaması aşırı popülerdi (henüz swarm yoktu) bir de aşırı derecede hayran olduğum Saffet Emre Tonguç’un İstanbul kitapları ard arda çıkıyordu. Artık İstanbul’u nasıl özlediysem her hafta içi hafta sonu gezilecekler & yapılacaklar ve İstanbulda huzur listeleri yapmaya başladım. Ve hafta sonlarımı askeri bir disiplinle planladığım bir dönem geçirdim.(bir senecik kadar sürdü bu dönemim!:) ) En büyük keyfim gezilecek yerler listemdeki yerlere gidip check in olmaktı bir dönem. Artık nasıl abarttıysam 189 maddelik bir listem vardı. 🙂
İşte bu dönemde, yani 2013 yılı kış aylarında Yıldız Şale‘yi ve harika bahçesini keşfettim. Yıldız Şale, Yıldız Sarayı’nın bir parçası ancak girişi tamamen ayrı. Şale kelimesi; Fransızcada “dağ evi” anlamına gelen “chalet” kelimesinden geliyor. Burası Osmanlı döneminde yabancı konukların ağırlandığı bir “konukevi” görevini görmüş üç binadan oluşuyor. Birincisini 1880’de Sarkis Baylan, ikincisini 1899’da D’Aranco yapmış. Üçüncü kısım ise Alman İmparatoru II. Wilhem’in ziyareti için hızla yapılmış. Yıldız Şale, Yıldız Porselen fabrikasının hemen yanında. Ancak Yıldız Sarayı ile bağlantısı yok maalesef. Rehber eşliğinde geziliyor, 15-20 dk sürüyor ve giriş ücreti 5 TL. Size turda mimarlardan, iç dekorasyondan ve günümüzde burda ağırlanan konuklardan (misal Bill Clinton) detaylıca bahsediyorlar.
Ancak canınız bu köşkleri gezmek istemiyor ve sadece İstanbulda huzur ve sessizlik (çok nadir kavramlar 🙂 ) arıyorsanız Yıldız Şale’nin çok harika bir bahçesi var. Hatta sırf bahçede oturup bir şeyler okumak, çalışmak için bile buraya gidilir. Kesinlikle bir vakit yaratıp gidin derim. Ben köşkü ziyaretimden sonra iki defa daha bahçede oturup kendimle kalmaya, kafa dinlemeye geldim. İyi tarafı burayı çok az kişi biliyor ve Yıldız Sarayı ile bağlantısı olmadığı için tam bir İstanbul huzur köşesi.
This is great blog, I will certainly be back.
Superbe photo