Seyahat etmek; rutinden çıkıp yeni yerler, yeni tadlar keşfetmek harika birşey. Mutluluk hormonlarının tavan yaptığı, tersliklerin o kadar da kötü olmadığı, hayatın ne kadar harika birşey olduğunu düşündüğümüz zamanlar oluyor tatillerimiz. Bazen o kadar mutlu oluyoruz ki; günde 10 km üzeri yürümek yormuyor , tam gün bir bardak su içmediğimiz oluyor, her gün alkol alsak başımız ağrımıyor ve de yediklerimizin kalorileri sanki sayılmıyor. Ancak seyahatler bitip ülkemize dönünce bazen aynalar ve tartılar acı gerçekleri yüzümüze vuruyor. O nedenle hem gezgin olmanın ruhundan feragat etmeden hem de sağlığımızı ve kilomuzu koruyarak seyahat etmek önemli. Konumuz; Sağlıklı Seyahat Etme İp Uçları: Tatilde Kilo Almamak İçin Neler Yapmalı?
Önce Alkali Denge – Yeteri Kadar Su İçmek & Diğer Kısayollar
Sağlıklı kalmanın ve dinç olmanın yolu mutlaka “alkali denge”den geçiyor.Alkali denge vücudun-asit ve baz dengesi ve ph 7 üzerinde olunca bazik duruma geçiyor vücut ve çok daha az çaba harcayarak daha sağlıklı oluyor. Çünkü vücut ne kadar bazikse o kadar az enflamasyon, o kadar az kireçlenme/damar tıkanması ve hastalanma riski. Vücut asidik olduğunda çok büyük enerji harcayarak bazik olmaya çalışıyor ve bol bol artık hücre ortaya çıkıp organlara ve damarlara yapışıyor.
Alkali kalmak için günde minimum 2 litre ph’ı 7 üzerinde su içmek, asitli ve kafeinli içecek tüketimini sınırlamak, bol bol yeşil sebze tüketmek gerekiyor. Ben yeni bir yere gidince her sabah günlük 2 litre suyumu alıyorum ve ne zamanlar içeceğimi (4 şişe 500 ml) kafamda planlıyorum.
Peki, “Diğer Kısa Yollar” Nelerdir?
1)Gittiğiniz yerde bulabiliyorsanız soğuk sıkım yeşil sebze suyu alıp için. Anında ph seviyenizi yükseltecektir. Yalnız sadece sebze olması kritik; meyveler asidik oluyor genellikle.
2)Gittiğiniz yerde varsa doğalı, veya kartonda ama 100% doğal seçeneği ile hindistan cevizi suyu varsa için. Alkali dengenin en büyük dostu.
3)Çok kahve & gazlı içecekler & çay içmeyi planlıyorsanız.. ya içlerine alkali damla dökün ya da yanına bir bardak su söyleyip ingiliz karbonatı atın.
Size bender garanti; vücudunuzun alkali dengesi çok bozulmadıkça dinç ve enerjik hissedeceksiniz. 😉
En Büyük Düşman – Yorgunluk Nedenli Yüksek Kalori Alımı
Uzun uçuşlar ve devasa saat farkları en büyük yorgunluk nedeni. İmkanınız var ise bir yere gitmeden 24-12 saat içinde oranın yerel saatine göre yaşamaya başlayın. Uzun uçuşlarda (çok cazip biliyorum ama) alkol, kafein ve tein (çay) tüketmeyin. Bol bol su ve soda için. Hatta tuvalete gitmeyi gözünüzde büyütmez ve uçakta 2 litre su içerseniz gittiğiniz yerde 1-0 önde başlayacaksınız enerji olarak.
Tüm bunlar olmadı ve siz bitik bir halde okyanus aşıp gezeceğiniz ülkeye vardınız diyelim. Kendinize 1-2 saatlik öğlen uykuları veya bütçeniz el veriyorsa ufak bir masaj hediye edin. Gidilen yerin zamanına alışmak için vücudunuzun dinlenmesine izin verin. Zira vermezseniz bol şekerli, kafeinli ve kalorili herşeye saldırıp negatif bir spirale girme ihtimaliniz var. Gelin anlaşalım; uçakta o 2 lt su içilsin, alkol ve çay/kahve alınmasın? 🙂
Hayat Kurtarıcı – Sayılı Öğünde Planlı Çoşma Kuralı
Yeni bir yere gidince kaç gün ve kaç öğününüz var bir hesaplayın. Sonra kendinize çok dürüst olarak kaç öğünce görece sağlıklı ve az kalorili beslenip kaç öğünde çoşacağınızı bir gözden geçirin. Zamanın üçte birinde coşacağım da diyebilirsiniz; yarısında da. Önemli olan gerçekten uygulayabileceğiniz bir hedef vermek. Mesela Amsterdam’dayız; sabah omlet veya yulaf ezmesi yiyelim, oh mis sağlıklı. Öğlen beyaz et ve yanında salata/patates vb yiyelim, oh gene sağlıklı. Akşam pizza/hamburger/bol nutellalı krep/kroket/waffle gibi sokak lezzetleri ile çıldırmalar yaşayalım. Hakettik! 🙂
Air B&B’de kalmak bazı öğülerde kendi yemeklerinizi yapabildiğiniz için hem daha sağlıklı hem de daha ekonomik bir opsiyon. Kahvaltısı ile meşhur bir şehirde değilseniz yerel marketlerden alışverişinizi yapıp kahvaltı ve ara öğünlerinizi hazırlayabilirsiniz. Veya bir şehre pek çok defa gittiyseniz zamanın yarısında evde yemek hazırlayıp yemek sizi üzmeyecek, ama kilonuzu koruyacaktır.
Yürümek & Bisiklet Her Zaman En İyi Fikirlerdir
Yeni bir yere gitmişken zaten mümkün olduğunca yavaş hareket edip herşeyi görmek ve beynimize kaydetmek isteriz. İklim ve şehrin büyüklüğü el veriyorsa en güzel seçenek yürümek. İkinci güzel seçenek ise bisiklet. Üstelik pek çok bisiklet yolu ve park imkanı ile pratik de bir seçenek.
İkisi de yoksa; sınırlı & merkezi alanlarda her zaman yürüyebilirsiniz. Gideceğiniz yerden 1-2 durak önce inip yürüyebilirsiniz. Ben seyahatlerimle günde 10-20 km arası yürüyorum ve gerçekten hiç yorulmuyorum. İstanbul’da 20 km yürüsem akşamına söylenmekten ölürüm muhtemelen. 🙂
Sosyalleşme Yöntemi Olarak – Yereller Gibi Spor Yapın
Yeni bir yere gidince evdeki rutin yaşantımızdaki spora zaman ayırmak vakit kaybı ve yorucu geliyor. Ancak her zamanki rutin sporumuz yerine oranın yerelleri neler yapıyor gözlemleyip aralarına karışmak; spor yapma konusunda çok motive edici oluyor.
Yerellerin spor yaptıkları parklarda koşabilir, paten kayabilir, bisiklet kiralayabilirsiniz. Dilini anladığınız bir ülkede pilates, yoga, fitness gibi saatlik derslere katılabilirsiniz. Crossfit salonlarında WOD’lara (workout of the day) katılıp yerellerle terleyebilirsiniz. Hem ders sonunda belki birşeyler yemek & içmek için yerel arkadaşlar edinirsiniz. Neden olmasın?
Spor Araçlarınızı Yanınızda Götürün – İlla ki Kullanacaksınız!
Koşu ayakkabılarınız, spor giysiler, yoga matı, ağırlık eldiveni, pilates bandı gibi hafif spor eşyalarınızı bavulunuza atıverin. Ben büyük boy bavuluma ilk iş hep yoga matımı koyuyorum. Bir gün yüzüne bakmıyorum, iki gün.. üçüncü günde “bu kadar getirdim boşa gitmesin” diyerek odamda bile olsa temel hareketleri yapmaya başlıyorum. 🙂
Yürüyüş, koşu, pilates, ağırlık vs ne spor yapıyorsanız hafif bir kaç aksesuarını yanınıza alın. Mutlaka kullanmak isteyeceğiniz bir an gelecek. Hem seyahatteyiz diye normal hayatımızda kim olduğumuzu bir kenara atamayız. Ben 3 gün yoga yapmasam stres yüklü sevimsiz bir canlı oluyorum. Seyahatte de yogaya ihtiyacım var.
Günün sonunda seyahatler gönlümüzde coşmak ve yeni şeyler denemek hakkımız. Ancak eve minimum hasarla dönmek ve sonrasında “tatil bitti” depresyonuna bir de diyete girme stresi eklememek önemli. 🙂
Sizlerin tatillerde kilo almama (varsa hatta verme) yöntemleriniz nelerdir? Mutlaka yorum bırakın, bekliyorum!