İlham Veren Kadınlar Serisi – Suyun Öte Yakası ile Atina’da Yaşam Üzerine

0
shares
Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+
Bu Nedir?

İlham veren kadınlar serisinin 33. haftasından herkese selamlar & sevgiler. Her hafta ilham veren gezgin kadınlar ile röportajlara tam gaz devam. Bu hafta ülkemizin “komşu” bir köşesinden bildiren ilham veren bir kadınla karşınızdayım. =)  Bu haftaki ilham perimiz Yasemin Buket. Onu blogu ve sosyal medyadan bildiğimiz adıyla suyun öte yakası. Atina’da yaşayan ve gazeteci olarak çalışan, gezgin, blogger ve bolca ilham veren bir içerik üreticisi kendisi. O zaman (varsa) frappemizi elimize alıp suyun öteki yakasına ışınlanalım. Atina’da yaşam nasıldır, komşu gerçekten de bize benzer mi ve oralarda yaşamak seyahat durumlarını nasıl etkiler öğrenelim…

S:Seni hiç tanımayanlar için biraz kendini tanıtabilir misin?

C:Öncelikle “İlham Veren Kadınlar” bölümünde bana da yer ayırdığın için teşekkür ederim. Birilerine ilham olabilirsem ne mutlu bana.

Adım Yasemin. İzmir’de büyüdüm ve kendimi bildim bileli bir Yunanca ve Yunanistan hayranıydım. İzmir’den çeken Yunan radyolarında dinlediğim şarkıları anlayamıyorum diye üzülürdüm hep. Üniversite zamanı gelince içimdeki gazeteci olma isteği ve Yunanca ilgimi harmanlayarak Atina muhabiri olma hayali ile gazetecilik okudum. Bu arada Yunanca öğrenmeye başladım. Mezun olur olmaz staj için Atina’ya geldim ve Atina Haber Ajansı’nda 1 yıl staj yaptım. Şimdi ise Avrupa menşeli bir TV kanalının Türkçe servisi için çalışıyorum ve tam dört yıldır Atina’da yaşıyorum. Eşim de Yunan olunca artık buranın yerlisi oldum ama ruhum hala turist. 🙂

Genel olarak seyahat etmeye, yemek yapmaya, fotoğraf çekmeye ve dil öğrenmeye bayılıyorum.

S:Atina’da nasıl bir hayatın vardır? Sıradan bir gününü hayalimizde canlandırmamız için anlatabilir misin?

C:Atina’da hayatı gerçekten dolu dolu yaşayabildiğimi farkettim. Çok büyük bir şehir olmamasından dolayı gerçekten çalışsanız da kendiniz için zaman yaratabiliyorsunuz. Ancak Atina’da yaşamaya başladığımdan beri kahvaltı etme kültürümü kaybettim. Çünkü burada kahvaltı, kahve ile birlikte “tiropita” yani peynirli börek ya da “kuluri” simit demek. Ben de bu şekilde Yunan usülü kahvaltımı ettikten sonra işe gidiyorum. İşim merkezde olduğu için ofisten çıkınca hava güzelse biraz Ermou Caddesi’ni gezip sonra Plaka’da bir kitap kahve molası veriyorum. Eğer deniz özlemim bastırırsa tramvaya biniyorum ve sahilde biraz yürüyüş yapıyorum. Yani anlayacağınız hayat burada yavaş yavaş ve keyfini çıkararak geçiyor. 🙂

S:”İyi ki Yunanistan’dayım!” dediğin anlara örnekler var mıdır?

C:Aslında o kadar çok ki… Güzel bir ülke olması, insanların rahatlığı, kimsenin kimseye karışmaması beni burada en çok çeken özellikler. Onun dışında küçük bir ülke olmasına rağmen çok fazla güzellik barındırması. Mesela, 2-3 saatlik vapur yolculuğu ile ufak ada kaçamakları yapmak ya da arabayla 2-3 saatlik uzaklıktaki dağ köylerine gitmek harika bir şans.

S:”Yok artık bu kadarı da olmaz” dediğin, çok şaşırdığın kültür şokları yaşadın mı oralarda?

C:Atina’daki ilk aylarımda arkadaşlarım ile birlikte bir kafeye gitmiştik. Kahveleri sipariş ettikten beş dakika sonra garson gelip hesabı ödememizi istedi. O an çok şaşırıp acaba bizi kibarca kovuyorlar mı diye düşünürken aslında bunun Yunanistan’da çok normal bir şey olduğunu öğrendim. Arada oluyor böyle ufak kültür şokları ama sonra bir şekilde buradaki hayata uyum sağlıyorsunuz.

S:Avrupa’da yaşamak seyahat durumlarını nasıl etkiledi?

C:Avrupa’da yaşayınca Avrupa içi seyahatler de kolaylaşıyor haliyle. Vize sorununun olmaması ve birçok ülkeye uygun uçak biletleri bulabilmek büyük bir artı. Bu şekilde istediğim birçok ülkeye rahatça gidip gezdim. En çok da vakit buldukça İtalya’da hafta sonu kaçamakları yapmayı seviyorum. Çünkü çok düşük fiyatlara bilet yakalayabiliyorum.

S:Atina’da günlük yaşam nasıldır? Oradakilerin yaşamına dair gözlemlerini paylaşabilir misin?

C:Biraz önce de bahsettiğim gibi gün kahve ile başlar. Bizim ülkemizde çay neyse Yunanistan’da da kahve o. Ayrıca Atina geç saatlere kadar yaşayan bir şehir ve ister merkezi ister lokal bir semtte olsun birçok taverna, kafe, bar bulabilirsiniz. İnsanlar geç saatlere kadar dışarıdadır. Hafta sonları kimse pek evinde durmaz. Hele ki Cuma ve Pazartesiye denk gelen resmi tatiller olursa Atina boşalır. Herkes bir yerlere kaçar. Yunanların her şeye ragmen hayatı bu kadar dolu dolu yaşamalarını çok seviyorum. Bu size de hayatı bir yerden yakalamayı ve geçirdiğiniz zamanın kıymetini bilmeyi öğretiyor.

S:Dünyada yaşamak istediğin diğer ülke ve şehirler nerelerdir? Neden?

C:Sanıyorum Lizbon’da yaşamak isterdim. Portekizliler’in sıcakkanlı olmasını ve muhteşem tarihi güzellikler ile hüznü bir arada bulunduran Lizbon’u çok ama çok sevmiştim. Belki okyanus kıyısında olması da beni çekmiştir. Çocukluğum deniz kenarında geçince denizden uzak yaşayamıyorum.

Kısa Kısa:

  • Yeni bir yere varınca ilk iş ne yaparsın: Öncelikle civardaki bir kafeye oturup günlük planıma göz atarım ve sonra versin elini yeni maceralar!
  • Seyahatlerinde her zaman yanında olan 3 şey: Not defterim, kitabım ve telefonum.
  • Yemeklerini en sevdiğin 3 ülke: İtalya, Portekiz, Yunanistan.
  • Bıkmadan defalarca gidebileceğin 3 ülke: Portekiz, İtalya, İspanya.
  • Ruh ikizin şehir/ülke: Şehir değil de ada olmaz mı? ☺ Kimolos Adası, Yunanistan

Bi’ Takım Faydalı Linkler

Röportajı okurken, aralara serpiştirdiğim linklere dayanamayıp girmeyenler, sabır gösterenler için tüm gerekli linkleri nazikçe aşağıya bırakayım. =)

Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bumerang - Yazarkafe