Kitap Önerisi: Pürdikkat Odaklanma Becerisini Nasıl Yitirdik, Nasıl Geri Kazanabiliriz?

0
shares
Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+
Bu Nedir?

Cumartesi akşamı. Yatakta uzanmış elimde bol buzlu kolam (çok severim. en kötü huyum) ile şu dünyada en çok sevdiğim dizilerden biri olan South Park’ı izliyorduk. Yeni bölümdü üstelik. Amazon’la ve Jeff Bezos’la sağlam dalga geçiyordu. Gülmekten gözlerimden yaş gelmek üzereydi. Benim için fevkaladenin fevkinde sayılacak bu an içindeyken gene de durdum. Durdum ve elimi telefona uzattım. Yüz tanıma sistemi ile kilidi otomatik açıldı, mailler, site trafikleri, sosyal medyaya şöyle bir bakıp kapattım. Kayda değer hiç bir gelişme yoktu. Sonra diziye döndüm. Muhtemelen en çok keyif alıp güleceğim bir kaç dakikasını kaçırmıştım. Pardon da BEN MANYAK MIYDIM? Neden yaşamakta olduğum bu harika andan koparak mutluluğumu sabote etmiştim? Neden kendime bunu yapıyordum?

Bu sadece bir örnek. Gün içinde 90808043 defa iyi – kötü anları böyle bölüyordum. Sevdiklerimle konuşmaları bölüyordum. Tam bir şey öğrenecekken, yeni bir bakış açısı kazanacakken bölüyordum. Aklıma bir fikir gelmişken bölüyordum. Zorlu ve konsantrasyon gerektiren bir iş yaparken bölüyordum. Hayatımı, anlarımı bölüyordum da bölüyordum. 7/24 online’dım da ne oluyordu? Zamanın 99.9%’unda hiç de kayda değer şeyler olmuyordu.

Kendimi gözlemleyip bu durumdan mutsuz olmaya başlamıştım. Ne yapmak gerekti? Tam şu anda bir işaret olsa çok iyi olurdu. Öğrenci hazırdı. Öğretmen de belirdi. En sevdiğim formatta yani kitap olarak geldi çok sevgili öğretmen. Böylece benim gibi sürekli online olmaktan, akıllı telefonda geçirilen anlamsız ve üretken olmayan zamanlardan ve anda kalıp olanları deneyimleyememekten şikayet edenlere gözüm kapalı önereceğim ayın kitap önerisi hazır: Pürdikkat Odaklanma Becerisini Nasıl Yitirdik, Nasıl Geri Kazanabiliriz?

Önce Çirkin Bi’ Yüzleşme ile Başlayalım

Kitaptan alıntılar yapmaya ve kitabı övmeye başlamadan önce ufak bi’ mola. Eğer internete bağlı olarak veya telefonunuzda çok zaman geçirmediğinizi veya herkes kadar geçirdiğinizi düşünüyorsanız gelin çirkin bir yüzleşme yaşayalım beraber.

Akıllı telefonunuz (iPhone ve Samsung için kontrol ettim) ayarlar altındaki pil kısmına girin. biraz aşağıya doğru inin ve son 24 saat ve son 10 gün için ekranda kaç dakika geçirdiğinizi ve bu zamanı hangi uygulamalara harcadığınızı görün.

İşte çirkinlik bu noktada başlıyor. Ben ilk baktığımda günde 3-4 saat arası ekranda geçiriyordum. Yolda giderken, sıra beklerken, iş toplantılarında benim işimle alakadar olmayan şeyler konuşulurken, yemek sonrası kahve içerken… say say bitmez yerde minik minik minik zamanlar ayırarak günde 3-4 saati etmiştim. Ki bu bahsi geçen günlerin ikisinde “zamansızlıktan” meditasyonu atlamış, arkadaşlarımla buluşmamış bazı planları iptal etmiştim. Zamansız olan bensem o dört saati telefon ekranında geçiren kişilik kimdi?

Siz de telefonunuza bakıp o minik minik minik rakamların günde ortalama kaç saat ettiğinizi görüp dehşete düştüyseniz gelin kitap önerisini ve bize neler katacağını konuşalım. Yok zaten günde 10-15 dakika gibi harika bir rakam size gülmsüyorsa tebrikler. Burdan sonrasını hobi olarak okuyabilirsiniz. 🙂 Kitaptan altını defalarca çizmek istediğim alıntılarla sizleri başbaşa bırakıyorum.

Pürdikkat Odaklanma Becerisini Nasıl Yitirdik, Nasıl Geri Kazanabiliriz?

Bilgisayar bilimleri alanında profesör olan Cal Newport – verimlilik, üretkenlik, kaliteli işler çıkarma, dijital minimalizm vb konularda çok uzun süredir derin derin düşünen ve içerikler üreten bir abimiz. 10 yıldan uzun süredir yazdığı blogu, 6 adet kitabı, bir sürü konuşmaları, bir adet de TED X konuşması var. Yani ne anlattığını biliyor, kolay yoldan başarı önerileri vermiyor ve yapılacaklar için net bir yol haritası çiziyor. Harika bir öğretmen. Daha ne yapsın?

Kitabına yüzeysel çalışma ve derin (pürdikkat) çalışmayı tanımlayıp daha iyi anlamamız için örneklendirerek başlıyor.

Yüzeysel çalışma: tamamen odaklanmayı ve bilişsel çaba harcamayı gerektirmeyen, operasyon ve organizasyona dayalı işler. Yüzeysel çalışmayla üretilen değerler dünyaya yeni birşey katmaz ve ikame edilmeleri çok kolaydır.

Derin/Pürdikkat çalışma: üretimimizi maksimum seviyeye çıkarmak üzere, uzun periyotlar boyunca, sadece tek bir iş üzerinde, dikkat çelici uyaranlardan koparak, tamamen odaklanmış bir halde çalışma. Elimizden gelenin en iyisini ancak pürdikkat çalışma ile ortaya koyabiliriz. Maksatlı çalışma (deliberate practice, deep work) de deniyor.

Bir eylem olarak öğrenmenin diğer adı derin çalışmadır.

Bilimsel, Felsefik ve Yaşanmış Örnekler Veriyor..

Derinleşerek yaşanan bir hayat, yalnızca maddi açıdan kazançlı değil, aynı zamanda dolu dolu yaşanan bir hayattır da.

Zanaatkar örneği: işinin ehli bir zanaatkar günün büyük bölümünü dikatini yoğunlaştırmış olarak geçirir. Derinleşmeyi yüzeyselliğe tercih ettiğimizde anlam arayışımıza cevap bulacağımızı anlatıyor.

Mileyin kavramı ve basit tanımı şöyle: Nöronların çevresinde bir tür yalıtkan madde gibi gelişip bu hücrelerin daha hızlı ve daha kusursuz şekilde ateşlenmesini sağlayan yağ dokusu katmanı. Fiziksel ve entellektüel her beceri en sonunda beynimizdeki elektrik akımlarından başka bir şey değiller.

Dikkat dağıtıcılar: daima ulaşılır olma kültürü, kolayına kaçma eğilimi (somut ölçüm değerlerinin yokluğunda insanın en kolaya meyletmesi), kendini başkalarının görebileceği şekilde meşgul gösterme, internet-merkezci kültür (internete dair sosyal meyda vb her şeyin tartışmasız çok iyi olduğunun kabul edilmesi).

Yüzeysel işlerle geçip giden bir işgünü muhtemelen bunaltıcı ve üzüntü verici olacaktır.

Akışta Kalmak ve Derinlere Dalmak İçin…

En değerli anlar, genellikle kişinin zor ve mühim bir işi başarmak için istemli çaba esnasında bedenin veya zihninin sınırlarını zorlamasından doğar.” – Czikzentmihalyi bu durumu “akış/flow” olarak adlandırdı.

Bir işin derinliklerine dalıp gitme eylemi, bireyin bilincini hayatı daha yaşanır kılacak şekilde düzenliyor.

Homo sapiens deepensis tanımı: Türümüz derine indikçe gelişen, yüzeyde kaldıkça yolunu şaşıran bir canlıya doğru evrilmiş düşüncesi. Derinlemesine yaşanan bir hayat, dolu dolu yaşanan bir hayattır.

Derin/Pürdikkat Çalışmaya Nasıl Ulaşırız?

Emaileri, sosyal medyayı kontrol etmek, internette gezinmek, video izlemek, müzik dinlemek vb vb sayısız arzu. Pürdikkat çalışma haricinde hemen her şey her an arzu nesnesine dönüşebiliyor.

İrade, kullanıldıkça tükenen kısıtlı bir kaynaktır. (bu kitap boyunca en aklıma kazınan cümle ve en büyük farkındalığım oldu. bu gerçeğin bilincinde olup hayatımızı ve zamanımızı ona göre planlamak harikalar yaratabilir gibi hissediyorum)

Zaman geçtikçe ilgimizi çeken bütün o şeyler zaten sınırlı bir kapasiyete sahip irade havuzlarını boşaltır ve daha fazla direnemez hale geliriz.

Püf nokta: çalışma hayatımıza bir takım rutinler ve ritüeller eklemektir. beyin alışkanlıkla çalıştığı için – harcayacağımız irade miktarını bu rutin ve ritüeller sayesinde azaltabiliriz.

Pürdikkat / derin çalışma saatleri takvime oturturken belli bir düzene bağlı kalın ve her seanstan önce konsantrasyonunuzu yoğunlaştırmanızı sağlayacak ritüeller geliştirin.

David Brooks der ki: Büyük yaratıcılar sanatçı gibi düşünür, ancak muhasebeci gibi çalışır. (bilgisayara ve telefona ekran koruyucu yapılacak bir söz değil mi?)

Derin çalışma düzenini korumak için ritüellerinizin bir takım kuralları ve süreçleri kapsaması gerekir. Örneğin bir fincan kahve, sağlıklı atıştırmalıklar, kısa bir yürüyüş veya fiziksel aktivite, mum – tütsü vb.

Pürdikkat çalışmak ciddi bir iştir, hafife alınacak tarafı yoktur ve bu çabayı başkalarına tuhaf gelebilecek ritüellerle pekiştirmek gayet normaldir.”

  • en hayati konu neyse ona odaklanın
  • gözünüz kılavuz ölçütte olsun (örneğin: günde pürdikkat çalışmaya ayırdığınız vakit)
  • sağlam bir skor cetveli tutun
  • düzenli bir icraat takvimi tutun
  • aralarda şarteli indirip dinlenin
  • beynin kaliteli dinlenmeye yani sadece dinlenmeye çok ihtiyacı var

Yoğun konsantrasyon becerisi, ancak ve ancak düzenli egzersizlerle edinilir. (bu kitap boyunca en etkilendiğim ikinci cümle oldu. hayattaki her şey gibi konsantrasyon becerisi geliştirip süresini uzatmak da bir pratikmiş. ya ne olacaktı? 🙂 )

Odaklanma becerinizi güçlü kılmak için kararlı biçimde egzersiz yapmak gerekiyor. Alışkanlık edinmeye çalışır gibi odaklanmaya ve süresini artırmaya çalışmak gerekiyor. Ayrıca odaklanma harici zamanlarda zihnimizi toksik girdilerden de korumalıyız.

Kendim ve sizler için uygulanabilir & işe yarar bir öneri: internet kullanımı (youtube ve sosyal medya da dahil) için ayrı bir zaman dilimi belirlemek. Zihnimizi eğitmek için o zaman harici internette gezinmemek. mesela banka sırasında sıkıntıdan patlayana kadar beklesek bile elimizi telefona uzatmamak.

“Toksik Girdiler” Demişken…Sosyal Medya

Bu hizmetler kullanıcıları kendine bağımlı edecek şekilde tasarlanmıştır.

araya kişisel not: Cal Newport TED konuşmasında bu örneği verince ÇOK ETKİLENMİŞTİM. O kadar etkilendim ki 40 günlük bir instagram arası verdim. Etkilenmemin nedeni 2017’deki Las Vegas seyahatimdeki kişisel bir anım aslında. 90’ların başında olduğunu tahmine ettiğim melek yüzlü, şık giyimli bir teyze slot makinesine KELEPÇELİYDİ. Ama yüzü gülücükler saçıyordu. Merakım baskın geldi yanına gidip sordum. Arada bayılıyormuş, kelepçesi düşmesin diyememiş ve slot makineleri dünyada en sevdiği yermiş! Ben tüm bu teyze olmak istemiyoruuuum!

Anlamlı içerik üretmek büyük çaba gerektirir ve ancak bu çabanın karşılığında insanların ilgisini kazanırsınız. Sosyal medya ise insanlara çaba göstermeden ilgi toplama imkanı sunuyor. Çok kabaca örnek vermek gerekirse: “Sen benim içeriğime ilgi gösterirsen ben de seninkine gösteririm. İçeriğinin ne olduğu önemli değil.”

İnternetle ilgili her şeye devrimci nitelik atfeden retoriği bir kenara bırakır bırakmaz, iletişim araçlarının aslında o kadar da istisnai ya da olağanüstü bir tarafı olmadığını farkedeceksiniz.

İletişim aracı seçiminde zanaatkar yaklaşımı: Mesleki ve kişisel hayatınızı başarılı ve mutlu kılacak temel faktörleri tanımlayın. Eğer bir iletişim aracının bu faktörler üzerindeki olumlu etkileri olumsuz etkilerinden daha fazla değilse onu kullanmayın. Kullanacağınız sosyal medyayı seçerken ince eleyip sık dokuyun.

Sığ Sularda Yüzmeyin, Derinleşin

İş/okul vb harici boş zamanlarınızı nasıl değerlendireceğinize kafa yorun. Boş vakitlerinizi daha nitelikli şeylerle doldurduğunuzda, ilgi çekici ve yüzeysel şeyler dikkariniz üzerindeki pençelerini gevşetir.

Mesai haricindeki 16 saate tam kapasite enerji ayırdığınızda, mesaide geçireceğiniz sekiz saatin kalitesizleşeceğini düşünüyorsunuz. Öyle değil mi? Hiç de öyle değil. Bilakis, bu şekilde mesaideki sekiz saatin kalitesini yükselteceğinizden emin olabilirsiniz. Temsili ofis memurunun her şeyden önce öğrenmesi gereken şey şu ki insanın zihinsel yetileri zor faaliyetleri sürdürmeye uygun; kol ya da bacak gibi yorulmazlar. Zihnin tek gereksinimi değişim ve tazelenmedir. Dinlenmek değil – tabii uyku hariç.”

Sırf varolmanın ötesinde hayatı yaşamanın gerçekten nasıl bir şey olduğunu deneyimleme hedefine de ulaşabilirsiniz.

Kitaptan paylaştığım detaylı alıntılarla sizi ikna etmeyi başardıysam ilk iş bu ekranı (ve diğerlerini) kapatın..derin düşünmek, çalışmak ve yaşamak için neler yapmak istersiniz bir düşünün derim. Yorumlarınızı merakla bekliyorum.

Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bumerang - Yazarkafe