Manchester’da 24 Saat, 3 Öğün

0
shares
Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+
Bu Nedir?

sackville-gardens

Bazen, hayattaki herşeyde olduğu gibi, seyahatler de planladığımız gibi gitmiyor. Eğitim için gideceğim Cumbria’da havalimanı olmadığı için Manchester’ı kendime üst olarak belirleyip Pazar 12, Cuma 12 saatten toplam 24 saat geçirmeyi planlamıştım. Bu saatlerde Manchester’da yapacaklarımın listesini ve hatta biraz abartıp öncelik sıralarını da çıkarmıştım. Direkt söyleyeyim.. listemdeki 1 maddeyi bile yapamadım! 🙂 Kişiden kişiye bakış açısına göre değişecek bazı talihsiz/talihli olaylar birbirini kovaladı. Ben 12-12 toplam 24 saatimde bol bol ve lezzetli yemekler yedim ve güzel kahve, bira ve kokteyller içtim. Dolayısıyla konumuz: Manchester’da 24 Saat ve 3 Öğün.

KENDİME NOT..

Pazar günü Manchester’a vardıktan sonra türlü olaylar birbirini kovaladı ve ben instagram sayfamda güzel bir dış alan resmi ile aşağıdaki notu paylaştım. Ki yazdıklarım kelimesi kelimesine oldu..

“Bugün yerel saatle 2:00de Manchester’a varıp 2:30-3:00 arası yemek yedikten sonra City Bus’a binip her yeri gezip notlar alacaktım. Fotoğraflar çekecektim.  Sonra da rehberin anlattığı yerlerden aklıma yatan bir kaçına girecektim kapanmadan. Gözüm şimdiden devasa ulusal kütüphanedeydi. Ancak yemek için oturduğumuz yere (muhtemelen uyuşturucu kullanan) evsiz bir adam dalıp olay çıkardı ve bize her yerini gösterdi. ? Sonra olayın şoku ile garsonlar dağıldı resmen ve yemekler tam 1 saatte geldi. ? Yemekten sonra city bus durağına yürüdük ve tüm otobüslerin kaldırıldığını öğrendik ?. Hatta bilgi merkezi ve otobüs durağı da yerinden sökülmüştü. ? Neyse dedim haydi 5 çayına gidelim; şehirde sayılı güzel yerde yer bulamadık Pazar olduğu için. ?? Bu arada benim gözüme kestiğim kütüphane de kapalı çıkmasın mı? ?Tam söylenirken herşeye bir güzel takılıp yere düştüm. ? Sonrasında gülme krizine girdik tabi. ?? Hemen tüm haritaları, seyahat app’lerini kapadık. Kafamıza göre yürüdük yürüdük; resimdeki ortaçağ barına geldik. Çok güzel biralar içiyoruz ve bi süre plan yapmayalım diyoruz. ??????”

KAHVALTI..

federal-coffee-brekkie

Manchester, çok fazla turistik bir şehir olmadığı için “İngiliz kahvaltısı” çılgınlığı yaşanmıyor. Bol bol başka ülke ve kültürlerden kahvaltı alternatifiniz var. Hafif ve organik birşeyler yemek ister, bir yandan da leziz kahve olsun, taze meyve suları olsun… hatta laptop ile çalışmalık bir yerler olsun derseniz ilk hedef Federal Cafe.

Ben aşağıdaki fotoğraftaki espirili “I like big cups and I cannot lie” yazısını görünce “tamam” deyip girdim. Girince anladım ki her türlü mecrada harika yorumlar alan, kahveleri sık sık instragramda boy gösteren, kökenleri Avusturalya ve Yeni Zelanda’ya dayanan tam bir hipster mabedi burası. Menüde neler var? poşe yumurta ile yapılan herşeyler, bol avokado, chia pudding, granola, tost çeşitleri (evet glütensiz de var), kahveler, bloody mary gibi kokteyller.. Bir de süper hızlı wifi internet bağlantısı!

Adres ve harita için tık tık

ÖĞLE YEMEĞİ

Hiç bir aplikasyona, haritaya bakmadan ayaklarım beni Sackville Parkı’na.. oradan da karşıdaki kiremit rengi harika Manchester Üniversitesi binalarının muhitine çekiyor. Amaçsızca bol bol geziniyorum, öğrencileri izliyorum. Asyalılar çoğunluk, sonra 2 çocuk görüyorum “kopyaları daha ufak yazalım yazalım abi” diye konuşuyorlar. Elimde olmadan kocaman sırıtıyorum, onlar da anladığımı anlayıp selam veriyor. 🙂

chez-cafe-manchester1

Derken karşıdan karşıya geçerken kafamı kaldırıp üst resimdeki mekanı görüyorum “Chez” – mavinin en sıcak tonu ile beni çağırıyor. Kahve dükkanı sanıp giriyorum, ama kapıdan girer girmez kendi kırmızı etleri için özel bir çiftlikte hayvanları “serbest dolaşan” şekilde yetiştirdiklerini okuyorum. Sonra sebze ve meyveleri organik aldıklarını okuyorum. İyice ilgimi çekiyor, ufak bir internet araştırması sonucu arasam bulamayacağım kadar güzel bir yere geldiğimi anlayıp seviniyorum.

img_0448

Peki menüde neler var? Gün boyu yumurta bazlı kahvaltılıklar, türlü tost, kendi yetiştirdikleri ineklerden leziz et yemekleri, İngiliz payları, “comfort food” denebilecek sıcak, püre kıvamında bol kalorili yemekler, türlü çorba, sayısız smoothie ve kahveler! Ben chorizolu ve çedarlı tost ile bol çikolatalı mocha’ya girmeyi seçtim. 🙂

Adres için tık tık

ÖĞLEDEN SONRA BİRASI

Aklımda hiç bira içme fikri yokken bir barın camında şu 3 kelimeyi görüyorum “Earl Grey IPA“. Hem Indian Pale Ale hem de Earl Grey çay aromalı mı derken kalp atışlarım hızlanıyor ve içeri dalıyorum. Mekanın adı? Marble Bar. Muhiti? benim kendimce “Soho” adını uygun gördüğüm gerçekte ise Thomas Street üzerinde.

earl-grey-ipa

Adres için tık tık 

AKŞAM YEMEĞİ

Akşam yemeğinde ayaklarım beni Gay Village’a götürüyor (bu semtin adını kendim böyle uygun görüp uydurduğumu söyleyenler oldu- buyrun wiki’den okuyun). Semtte gezinip sokak sanatlarına hayran hayran bakarken içerisi botanik bahçesi gibi tatlış bir yer görüyorum. Camda bazı kokteyllerin adları yazıyor.. gözüm iki kelime grubuna  kitleniyor “lavanta vodkalı xxx” ve “earl grey cinli yyy” (evet x,y kısmını hatırlamıyorum 🙂 )

evelyn-cafe-and-bar

Fotoğraftan anladınız siz; ilk iş lavantalı vodkalı leziz kokteyli kapıyorum. Artık “turist” modumdan ne kadar uzaklaştıysam yerel İngiliz yemeklerine göz bile atmadan bal kabağı çorba ve yoğurtlu patlıcan söylüyorum. Galiba bu noktada evi özlemeye başladım… yoğurt, patlıcan 🙂 Menüde neler var peki? İngiliz, azıcık Asya, bol bol organik yemek ve tatlılar. Ayrıca sonsuz vegan ve vejeteryan seçenekler. Burası koskoca Birleşik Krallık içinde (evet İskoçya da dahil!) ortamını, kokteyllerini (evet dostlar, cini de içtim) ve ortamını en sevdiğim mekan oluyor. İtiraf edeyim 24 saatim içinde 2 kere geliyorum. Bir akşam yemeği bir de kahvaltıya. 🙂

 

Adres için tık tık

Uyumak için otele dönerken yolda kendime yeniden bilmediğim bir şehre gidip stres olmadan, harita ve aplikasyon kullanmadan ve plan yapmadan gezmek için söz verdim. 😉

Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+

3 Comments

  1. Kasım 18, 2016 / 6:50 pm

    elinize sağlık güzel bir yazı olmuş, sitenizde çok hoş takipteyiz 😉

    • zeynepcansoylu
      Yazar
      Kasım 27, 2016 / 6:32 pm

      çok teşekkürler 🙂 sevgiler

  2. atiye
    Kasım 4, 2017 / 11:33 am

    ben de kuzeyde yasiyorum cok tali bir anlatim o yerlere her zaman ugrak yerlerimiz .fakat goller bolgesi windermere mutlak gidin muhtesem otesi bir bolge dogal gol ve daglik yessilin bol tas evlerin koyunlarin ciftliklerin bulundugu muhtesem bir bolge .iyi gezmeler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bumerang - Yazarkafe