İlham Veren Kadınlar Serisi: Good City Guides ile Tanışın

0
shares
Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+
Bu Nedir?

İlham veren kadınlar serisinin 34. haftasından herkese selamlar & sevgiler. Her hafta ilham veren gezgin kadınlar ile röportajlara tam gaz devam. Bu haftaki ilham perimiz Özge Onu blogu ve sosyal medyadan bildiğimiz adıyla good city guides. İstanbul’da yaşayan ve çalışan, gezgin, blogger ve bolca ilham veren bir içerik üreticisi kendisi. O zaman kahvemizi elimize alıp rahat bir köşeye kıvrılalım Özge’nin harika fotoğrafları ve anlatımı eşliğinde peşine takılalım..

S:Seni tanımayanlar için kendinden bahsedebilir misin?

Ben Özge, İstanbul doğumluyum ve İstanbul’da yaşıyorum. Global bir şirkette gıda departmanında pazarlama müdürü olarak çalışıyorum; yeni mutfaklar ve lezzetler keşfetmeyi de çok sevdiğim için bu açıdan şanslıyım diyebilirim. İstediğim gibi yemek yiyebilmek adına da bol bol spor yapıyorum! Evde yanlızken podcast dinlemeyi, altın ve bronz renkli vintage takılar toplamayı, fotoğraf çekmeyi, yemek ve seyahatle ilgili dergiler okumayı ve rehberler yazmayı seviyorum.

Good City Guides  websitesini açmadan önce de oldum olası gittiğim şehirlerle ilgili rehberler yapardım. Notlar, illa ki gidilmesi gereken yerler, fotoğraflar, ilustrasyonlar.. Daha önceleri arkadaşlarımla bu notları mail olarak paylaşıyordum; sonra daha çok kişinin faydalanması için bir websitesi kurmak istedim. Ve belki artık eskidi ama benim için hala bir websitesinde rehberler oluşturmak, instagramdan daha keyifli.

S:Zamanının ne kadarını seyahate ayırıyorsun? Hayatını planlarken seyahat ne kadar öneme sahip? Kaçıncı sıradadır?

C: Bana göre seyahat etmek 3 aşamalı: Öncesinde yaptığım araştırma, sonra uçağa atlayıp o şehire ayak basmak ve geri dönünce de yaşadıklarımdan rehber yapmak. Her aşamanın keyfi ayrı; şuan mesela Meksika’ya alınmış bir uçak biletim yok ama bir gün olur da gidersem diye dergilerden & belgesellerden bulduğum yerleri kaydediyorum hep. Veya döndükten sonra fotoğraflarımı düzenlerken; o fotoğrafı çektiğim anki duygumu, havanın durumunu, yanımdan geçenlerin seslerini hatırlayıp; o ana geri seyahat etmiş oluyorum.

S:Seyahat ederken her kültürden insanda olan hangi ortak özellikleri fark ettin?

C:Sık seyahat etmeye başlamam, Barselona’daki master dönemime denk geliyor. O zaman 1.5 sene Barselona’da yaşadım ve okul arkadaşlarımla sürekli İspanya’da uzun roadtripler yapıyorduk. Arkadaşlarım çoğunlukla İspanyol değildi; Latin Amerika’dan, Avrupa’nın farklı yerlerinden gelenlerle karışık bir ekiptik.

Orda şunu farkettim; biz kendi yaşadığımız coğrafyanın getirdiği politik ve ekonomik zorluklar sebebi ile çoğunlukla kendimizi şansız görüyoruz – özellikle de Avrupa’da yaşayanlara göre dezavantajlı olduğumuzu düşünüyoruz. Ve bunu sadece biz yaşıyoruz zannediyoruz. Ama bir Avrupalı ile konuştuğunuzda, o da geleceğinden endişe duyuyor – iş bulup bulamayacağı konusunda sıkıntı yaşıyor, kiradan şikayet ediyor. Latin Amerikalılar da başka yerlerde yaşamanın hayalini kuruyorlar. Tabi ki bu bahsettiklerim tüm toplumu kapsamaz ama kendi jenerasyonum için ortak bir düşünce şekli olduğunu düşünüyorum diyebilirim. O yüzden yanlız değiliz ?

S:Seyahat ederken “iyi ki” dediğin anlara bir kaç örnek yazabilir misin?

C:Hafta içi çok yoğun çalıştığım için, çoğunlukla sadece seyahat ederken o anı yaşadığımı hissediyorum. O yüzden seyahatler hep “iyi ki”lerle dolu! İki an aklıma geldi:

Biri Kapadokya. Ekim’de annemle Kapadokya’ya gittik. Bu Kapadokya’ya üçüncü gidişim ama her seferinde etkilenmekten kendimi alamıyorum. Bu sefer gittiğimizde balona binmeyelim, balonları izlemeye gidelim dedik. Saat sabahın 6’sı; hava yavaş yavaş aydınlanıyor. Göreme Milli Parkındayız; devasa balonlar ateşin sıcaklığında havalanırken birden parka koşarak atlar girdi. Üstünde de insanlar, balonların arasından süzülüp parkın içinde kayboldular. İnanılmaz bir andı; şu an anlatırken bile içim ürperdi.

Bir örnek de Lizbon’dan. Uzcan’ın (eşim kendisi?) Lizbon’un sahil kasabası Cascais’te bulduğu deniz mahsülleri ile meşhur bir restoran vardı, şehir merkezinden metroya atlayıp oraya gittik. Birçok farklı şey denedik, şiştik, bittik diye hissediyoruz. Bize bakan garson gülümseyerek yanımıza geldi ve “Bir daha buraya gelirseniz, size çok efsane birşey tattıracağım” dedi. O an Uzcanla birbirimize baktık, ikimizin de içinden geçen “Bir daha ne zaman buraya gelebiliriz ki?” oldu ve adamdan getirmesini rica ettik. Dev kırmızı karides, yanında tereyağ sosunda acı biber ve sarımsak. Sanki hiçbir şey yememişiz gibi, hiç öyle birşey tatmamış olmanın şaşkınlığı ile gözlerimiz dolarak yemiştik.

S:Yaşanırki burda” hissini en derinden hissettiğin şehirler/ülkeler hangileridir? Neden?

C:Barselona. İnsanların hayata bakış açısı, pazar günleri cümbür cemaat saatlerce meydanlarda oturmaları, mükemmel yemekleri, sahilden evine sırtında havlu ile dönebilme lüksü, sokaklarındaki sürekli festival havası,… Tekrar yaşamak isterdim Barselona’da.

S:Türkiye’de mutlaka görün dedin 5 yer nerelerdir?

C:İstanbul her zaman favorim! Her ne kadar kaybolmaya başlasa da, şehirde bir yaşanmışlık hissi var. Pera’ya her gittiğimde, 1930’larda İstanbul’da yaşamak nasıl olurdu diye düşünürüm. Arnavut kaldırımlı sokaklar, şapkalarıyla şık adamlar, yeni kurulan cumhuriyetin heyecanı. İstanbul dışında, en sevdiğim yerler şimdiye kadar yediğiniz her şeyi baştan yazdıracak Antep, bahar aylarında Bozcaada, Toskana’da hissettiren Çeşme-Urla ve köyleri ve Kapadokya.

Kısa Kısa:

  • en iyi seyahat arkadaşın kimdir: Uzcan ve annem
  • yeni bir ülkeye gidince ilk iş ne yaparsın: Yurtdışı seyahatlerimizi Uzcan’la yapıyoruz. Uçaktan indiğimizde birbirimize söylediğimiz ilk cümle “Çok acıktım!” olur. Uzcan’ın gittiğimiz şehirlerde hem lokal hem de baya lezzetli restoranlar bulmak gibi bir süper gücü var; eşyalarımızı odaya bırakıp direk onun bulduğu restorana doğru yürümeye başlarız.
  • yemeklerini en sevdiğin 3 ülke: İlki İspanya ve özellikle San Sebastian şehri; İtalya ve Antep! Hayalimse Japonya ve Meksika mutfak kültürlerini yerinde deneyimlemek.
  • bıkmadan defalarca gidebileceğin 3 ülke: İspanya, Portekiz, İtalya.
  • ruh ikizin şehir/ülke: Barselona.

Bİ’ TAKIM FAYDALI LİNKLER

Röportajı okurken, aralara serpiştirdiğim linklere dayanamayıp girmeyenler, sabır gösterenler için tüm gerekli linkleri nazikçe aşağıya bırakayım. =)

Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+

1 Comment

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bumerang - Yazarkafe