Doğası Cennet, İnsanı Minnoş Filipinler Hakkında İlginç Bilgiler

0
shares
Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+
Bu Nedir?

Asya kıtası ve uzak doğu ülkelerine bayılan biri olarak Filipinler, çok uzun süredir gitmek istediğim yerler sırasında üst sıralardaydı. Tropik cennet denebilecek doğası bir yana Asya’da İspanyol etkileri görecek olmak tuhafça merak ettiğim bir durumdu. Filipinler öncesi -Singapur’u saymazsak- kendi kültürünü korumuş Japonya, Çin ve Tayland’a gitmiştim. Asya 101 dersini başarıyla vermiş Asya 102’ye hazır hissediyordum. Kış ortasında sıcacık ve tropik El Nido’ya gidecek olma mutluluğu ve yeni bir Asya ülkesi keşfetme heyecanı ile gece 2’de kalkan uçağımıza bindim. 10.5 saat sonra dünyanın metre kare başına en çok insan düşen şehri Manila’daydım.

Bolca şaşırıp, yeni şeyler öğrenip, “Pinoy”larla bol bol muhabbet edecektim. Hem bizzat yaşayıp deneyimleyip, hem insanlara sorarak hem de merak edip internetten araştırıp çok değişik bilgiler de öğrenecektim. Yazının sonucunda varacağım sonucu baştan söylemek isterim: şu ana kadar Asya’da gördüğüm en minnoş topluluklardan biri kendileri. O zaman hızlıca konumuza geçiyorum: Filipinler Hakkında İlginç Bilgiler.

Önce Filipinler’i Tanıyalım…

  • Filipinler 7500 adedi geçkince adadan oluşuyor. Bu adaların yaklaşık 2000 tanesinde yerleşim yok. 5000 tanesine ise dünya haritasında isim verilmemiş bile! Yani ülkeye girip izinizi kaybettirip kendi tropik adanızda kaçak yaşayabilirsiniz sanki… Yalnız telefon çekmiyor, internet falan yok benden söylemesi! 🙂
  • Filipinlilere İspanyol etkisi ile “Filipino” deniyor. Günlük kullanımda daha kısa olması nedeniyle (bir de İspanyolların her şeye saçma sapan kısaltma yapma merakından ötürü) “pinoy” da deniyor.
  • Ülke adını İspanya kralı II. Philip’ten alıyor. İspanyol etkisini ve uzun süren sömürgelik tarihini kısaca özetleme çalışıyorum. Nefesinizi tutun bir sonraki maddede özetin özeti Filipinler tarihi var. (yalnız bence dikkatle okuyun. bir yerde denk gelir anlatırsınız baya genel kültür puanı toplamalık konu.)
  • Filipin yerlileri kendi eyalet benzeri devletlerini kurup yaşayıp gidiyorlar. Arada devletler arası savaşlar vb oluyor tabii. Ancak 1500’lerde İspanya gelip savaşarak yönetimi ele alıyor. Manila tamamen yakılıp yıkılıyor. Ülkenin kuzeyini ve orta kesimlerini ele geçiriyor.
  • Ülkenin güneyinde Müslüman halk ve yöneticiler var. İlişkileri Hollanda ve İngiltere ile iyi. Hollanda, İngiltere ve İspanya ülke genelinde hakimiyet için savaşıyor. Kısa bir süreliğine İngiltere kazanıyor ancak dominant ülke hep İspanya oluyor. 1500’lerden 1800’lere gelindiğinde artık İspanyol etkisi ve dili tüm ülkede egemen oluyor.
  • 1900’ler başında İspanya – Amerika arası savaş sonucu Filipinler “Amerikan bölgesi” ilan ediliyor. O sıralar dünyada işler iyice karışıp İkinci Dünya Savaşı çıkınca 1942-43 arası Japonya’ya ait bölge oluyor. Japona savaşı kaybedince yeniden Amerikan oluyor.
  • Filipino dostlarımız manidar bir şekilde ABD’nin de bağımsızlık ilan etme günü olan 4 Temmuz 1946’da bağımsızlığını ilan ediyor. Ancak 1965-86 yılları arası kendi yönetimine açık açık “diktatörlük” diyen Ferdinand Marcos (adı İspanyolca ama kendisi %100 yerli Filipino) tarafından kötü şekilde yönetiliyor. Kötü derken canilikler, yozlaşma vb vb. 1986’da sonunda seçim yapıp kendisini yolluyorlar. O günden beri cumhuriyet olarak seçimle gelen liderlerce yönetiliyor.
  • Tüm bu olaylar sonucu Filipinler kültüründe ciddi bir İspanyol ve Amerika etkisi var. Mesela rakamlar İspanyolca, konuşulan İngilizce aksanı ise Amerikan.
Filipinler’in milli gururu fast food zinciri Jollibee
  • Ülkenin nüfusu 105 milyon civarı ve hızla artıyor. Dünyanın en kalabalık 12. ülkesi.
  • Bu 105 milyon insanın %11’i yurt dışında hemşire/bakıcılık gibi işlerde çalışıyor. Dünyadaki hemşirelik mesleğini icra edenlerin %25’i Filipinli. OMG OMG. (bu arada süper iş çıkarıyorlar. ilerleyen bölümlerde nedenlerini detaylıca konuşuruz)
  • Ana dil Tagalog olsa da 125 ile 170 arası dil/lehçe olduğu tahmin ediliyor.
  • Nüfusun %52si harika İngilizce konuşuyor. Kişisel gözlemim o kadar iyiler ki İngilizce konusunda.. gramer bilgileri, Amerikan aksanları, kelime çeşitlilikleri cidden çok başarılı.
  • Ülkenin %80’i katolik ve Asya kıtasının en büyük Hristiyan nüfusuna sahipler.
  • Katolik olmaktan gelen 13 sayısı sevmeme durumu var. Manila’da yüksek binalarda 13. kat yok. Bir toplantı veya davetin 13 kişi olmamasına özen gösteriliyor. El Nido’da bindiğim tekne turlarından biri 13 kişi diye 2 kişi başka tekneye aktarıldı!
  • Bir de üçe bölünen sayılarda basamakla (9, 12 vb vb) merdiven yapılmıyor. Bunun da kötü şans getirileceğine inanılıyor. Tuhaf ama peki dedim.
  • Ulusal sembolleri maymun yiyen kartalmış. (evet cidden böyle bir hayvan var ve Pinoy dostlarım kızmayacaksa baya da sevimsiz duruyor). Ancak sembol kartalımızın soyu tükenmekte. Dünyada 180 ile 500 adet arasında kaldığı tahmin ediliyor.

Tanış Olduysak Biraz Daha Yakınlaşalım…


Şimdi biraz genel kültür, genel bilgiler biraz da gereksiz ama akılda kalan bilgilerle devam edelim Filipinler hakkında ilginçli bilgiler yazımıza…

  • Dünyanın en büyük tropik meyve (hindistan cevizi, mango, papaya başta olmak üzere) ihraç eden ülkesi kendileri. Macrocenter’da coconut sularına, meyvelere şöyle bir bakın o zaman dikkatinizi çekecek etiketlerde “made in Philippines” ibaresi. 🙂
  • Son on yılda dünyanın en fazla yeni hayvan türü keşfedilen (özellikle memeli) ülkesi de Filipinler. Son on yılda 16 yeni tür memeli hayvan keşfedilmiş. Bunu öğrenince cidden şaşırdım. En fazla tür keşfedilen ülke neresi deseler insan yerleşiminin çok çok az olduğu yerleri düşünürdüm.
  • Ülke genelinde doğal olarak 900 adetten fazla orkide türü yetişiyor.
  • Konu doğadan açılmışken devam edeyim: Palawan adasındaki Puerto Princesa şehrinde 8.2 kilometre boyunca uzanan bir yer altı nehri var. Mutlaka görülmesi gereken dünya harikalarından. Yakın zamanda Meksika’da 10 km’lik yer altı nehri keşfedilene kadar dünyanın en uzunu imiş.
  • Filipinler’deki Denizanası Gölü (Jellyfish Lake) tam 12.000 yıl yaşındaymış. WOW! Bir de denizanasından hiç haz etmeyenleri hafiften gerecek bir data paylaşmak isterim: Bu gölde 13 milyondan fazla denizanası yaşamakta!
  • Jollibee ruhu: Maskotu çalışkan ve güler yüzlü arı olan ulusal gurur fast-food zinciri Filipinleri ve kültürünü anlamak için ilk duraklardan biri olmalı bence. Filipinlere ek olarak Asya ve Amerika’da da (evet ABD) başarılı ve çok seviliyor. Menüsünde kızarmış tavuk, sosisli, patates kızartmaları gibi klasik fast food yemeklerine ek olarak ananaslı Hawaii Aloha burger’ı gibi değişikli şeyler de var. Jollibee için: bol çeşitli, neşeli ve hızlı/çalışkan yani tam bir Filipino diyorlar.
  • Karaoke mucitleri: müzik üzerine şarkı söylenen karaokeyi icat eden Filipino’ların müzik kulakları ve sesleri gerçekten de çok iyi! Ayrıca AVM’ler veya süper marketlerde karaoke ile şarkılar söyleyip ürünleri, kampanyaları da tanıyorlar. dkjdklgjkld.
  • “No Wang Wang Zone”: evet Manila havalimanı çıkışında böyle yazan bir tabela var. Görünce aklıma türlü (terbiyesiz) şakalar geldi. Ancak wang wang korna sesi demekmiş. 10.5 saatlik uçuştan sonra size kahkaha attıracağı kesin.

Son Olarak Birkaç Kişisel Gözlemim…

Filipinler seyahatimizin neredeyse tamamını El Nido’da geçirdik. Denizle iç içe ve turistik olmasına karşın hala kırsal ve köy-gibi sayılabilecek bir yerdi. O nedenle tüm gözlemlerim buradan ve burada konuştuğum kişilerden geliyor baştan belirtmek isterim.

  • Horozlar, horozlar ve daha fazla horozlar: her evin, hatta bazen hostellerin horozları var. Arada serbest gezinmekle birlikte genelde ufacık kafeslerde bahçede tutuluyorlar. El Nido’da 7/24 horoz sesi duymaya alışkın hale geldim. Ü ürü üüü!
  • Horozlara bu düşkünlüğün nedeni asırlardır gelen horoz dövüşü alışkanlığıymış. Dünya horoz dövüşleri şampiyonası Malina’da yılda iki defa düzenleniyormuş. Hayvanlara yapılan eziyet cehalettendir diyorum geçiyorum. Böyle çirkinlikleri desteklemeyerek azalmalarını sağlayabiliriz.
  • SMS’leşme ve selfie çekme hastalığı. Evet ikisi de hastalık derecesinde ve ülkeye gitmeden okuduklarım doğruymuş.
  • Önce SMS’den bahsetmek isterim. Ülke genelinde günde 450 milyon SMS gönderiliyormuş. Ülkede kalan nüfus 90 milyon civarı. Hadi 50%si çocuk gönderemez desek eder 45 milyon. Kişi başı 10 adet SMS demek bu. Ne yapıyorsunuz sayın Pinoylar? Ancak en son benim adımı ilginç bulup yazmamı isteyen bir tuk tuk şoförü yazdığım metni (metin derken şu: ZEYNEP) karısına SMS atınca (ne alaka?) SMS hastalığı boyutunu anladım. WhatsApp biliyorlar ama SMS birinci tercih.
  • Selfie konusunda gelirsek sanırım bir Asya hastalığı bu veya kendi fotoğraflarını çekmeyi seven insan hastalığı. Özellikle katıldığım tekne turlarında doğal güzellikleri fotoğraflamak yerine kadrajın 90%’ını kapatacak şekilde kurulup sayısız selfie çekip durdu Filipinli dostlarım. Filipinler’deki Cebu şehri dünyanın kişi başına en çok selfie çeken şehriymiş. Ayrıca resmi bir data olmamakla birlikte Filipinolar küçük yaşlardan itibaren sosyal medya hesapları olması ve günlük bol bol selfie yüklemeleri ile övünüyorlar.
  • İyi dinleyici olma & kaliteli muhabbet: gittiğim ülkelerde yerel halktan birilerini gözüme kestirip muhabbet açmak en sevdiğim aktivite olabilir. Ancak 10 kişi ile muhabbet etmeye çalışıyorsam hepsinin de süper geçtiği bir ülkeye hiç gitmemiştim. Ta ki Filipinlere kadar! Bir defa herkes çok cana yakın, yardımcı ve güler yüzlü. Sizi gerçekten samimiyetle ilgili dinleyip severek anlatıyorlar. Filipinlerin doğası cennet gibi ona şüphe yok ama ben bu seyahatimde en çok muhabbetlerimi sevdim. Genelde hassas olan ve batıda konuşulmayan din, siyaset, hayatta en önem verdikleri şeyler, çocuk yetiştirme gibi konuları dibine kadar konuştuk. Bir de defalarca söylediğim gibi İngilizceleri çok iyi. Samimi ve arkadaş canlısı olmaya ek olarak dil bariyerinin yok denecek kadar az olması da harikaydı.
  • Hristiyanlığa uzak doğulu yorumu: bu harika muhabbetlerim sayesinde (konuşmaktan gittiğim turların birinden neredeyse hiç foto çekmeden dönüyordum!) anladım ki katolikliği Asyalı tadında ve ada ülkesi kafa rahatlığında kendi yorumlarını katarak yaşıyorlar.
  • Toplu Taşımaya pragmatik ve yaratıcı yaklaşımlar: yolların toprak ve bol çukurlu olduğu yerlerde motorsikletin yanında ekleme yapıp tricycle kullanımı yaygın. Yolların dört tekerlekli araca uygun olduğu yerlerde ise Jeepney adı verilen araçlar. Jeepney’ler jeep + knee (diz) kelimelerinin birleşimi. Diz dize, kalabalık bir yolculuk için ideal. Yereller horoz, tavuk vb hayvanları ile binebilir, şaşırmayınız. 🙂

Buraya kadar okuduysanız ki 1500 kelime civarı ediyor, bence siz Filipinler hakkında ciddi düşünmeye başlamışsınız demektir. O zaman söz sizde: Okuduklarınızdan favoriniz hangileri oldu? Sizi en şaşırtan ne oldu? Mutlaka yoruma bekliyorum!

Facebook Paylaş
Twitter Paylaş
Google+ Paylaş
LinkedIn Paylaş
Pinterest Paylaş
StumbleUpon Paylaş
+

2 Comments

  1. Gamze
    Şubat 24, 2019 / 12:35 pm

    Yazılarını merakla bekler oldum 🙂 Favorim elbette tropikal meyveler ve muhteşem doğası , beni şaşırtan şey dünyadaki sağlık çalışanı oranının yüksekliği oldu bir eczacı olarak denklik alabilir miyim dersin?:) tabi önce verdiğin güzel bilgiler ışığında gidip görmem lazım bu tatlı ülkeyi☺️ Sevgilerle🤗

  2. Gökberk
    Şubat 25, 2019 / 6:15 am

    Detay sever birisi olarak yazını harika buldum.. umarım devamı gelir.. maymun avlayan kartallara bakacağım:)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bumerang - Yazarkafe